Vatandaşın otoparkçılarla imtihanı

Mustafa Yiğit

Türkiye’de tabii pek çok şey oluyor,  Türkiye’nin büyük büyük dertleri var.

Çözüm süreci ne olacak nereye gidiyor? Vatandaş merak ediyor…

Ekonomide enflasyon kur tartışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Korkulu  rüyamız olan bu  iki canavarın durumu ne olacak?  Faizler nereye gidecek?  Nasıl  ve ne şekilde bir seyir izleyecek? Bu gıda fiyatları daha nereye kadar artacak?

 7 Haziran’da genel seçim var ne olacak ne bitecek?  Siyasi partilerin seçim vaatleri ne?  Seçim programları ne olacak?

Uluslararası arenada Filistin, Mısır, Suriye gibi meşakkatli konular ve bunlara ilişkin gelişmeler…Ukrayna krizi, Yunanistan’ın yeni başbakanı ve vaatleri…

Evet bütün bu büyük meselelerin, konuların  yanı sıra vatandaşların küçük ama gerçekten mide bulandıran  sorunlarla da uğraştıkları muhakkak…

Mesela  tüm Türkiye’yi saran, büyükşehir, küçük şehir, ilçe kasaba demeden her tarafta gördüğümüz otopark  çilesi ve otoparkçılarla  vatandaşın mücadelesi, imtihanı…

Vatandaşın bu imtihanı özellikle, Ankara, İstanbul, İzmir ve diğer büyükşehirlerde işkenceye dönüşmektedir.

Bence seçim süresince sadece  bu konuyu  konuşan ve gündeme getiren bir siyasi hareket herhalde en çok ilgiyi hakkedecektir.

Nasıl hak etmesin? Kime sorarsanız sorun “otoparkçı terörü” diye bir şeyden bahsediyor.

Yol kenarları ellerinde  belediyeden aldıkları makbuzla gezinen tek tip kıyafetli değnekçi diye tabir edilen adamlarla dolu.

Büyükşehirlerde  yol kenarlarında arabanızı park etmeniz için 5 TL, ilçe ve kasabalarda ise 3 TL otopark parası alıyorlar.  Bu ücretler şehirden şehire değişiyor ancak, hangi şehre giderseniz gidin otoparkçılardan kurtulmanız mümkün değil.  Ancak bunların hangi düzene, hangi kurala, hangi yasal çerçevede faaliyet gösterdiklerini kimse bilmiyor

Arabanızı park ediyorsunuz hemen başınıza dikiliyor, “Park parası vermek zorunda mıyım buna ne hakkınız var ” diye soruyorsunuz, karşınızdaki kaba bir  şekilde “ Valla siz bilirsiniz, arabanıza ne olur ne olmaz” diyor sonra mecburen elinize tutuşturulan makbuzu alıyorsunuz. Sonra “ Ne kadar kalacaksın” diye soruyor, siz “Ne kadar kalacağımı ne yapacaksın” diye mukabele ettiğinizde cevap aynen şu “ Saat 9’dan sonra ben mesuliyet kabul etmem!”

Bu nasıl bir cümledir?

Senli benli hitap eden hikmetinden sual olunmaz parkçının bu cümlelerinde  kuruluşunda ne ararsanız var, tehdit var, uyarı var, başıbozukluk, kural, nizam tanımamazlık  var…

Belediyeler bu duruma  bir an önce çözüm bulmalıdır. Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın bu konuda vermiş olduğu bir soru önergesi bence son yıllardaki en önemli, en faydalı soru önergelerinden biri. Mustafa Kalaycı,  Konya Büyükşehir Belediyesi’ne vatandaşın otoparkçılarla mücadelesini dile getiren  pek çok soru  sormuş. Ben o soruların tamamını burada sormayacağım, ancak  belediye ayrımı yapmaksızın buradan hepsine Kalaycı’nın önergesinde dile getirdiği en can alıcı soruyu yöneltiyorum:

 

 Belediyelerin şehrin her tarafını ücretli otopark haline dönüştürerek, değnekçi gibi davranıp keyfine göre tarife uygulama konusunda yetkisi var mıdır?

 

Türkiye’nin neresinde olursa olsun inanın bütün vatandaşlar bu soruyu ve verilecek cevabı çok ama çok merak ediyor…