ANKARA (AA) - YEŞİM SERT KARAASLAN - Uzmanlara göre "Uykuda solunum durması" olarak tanımlanan uyku apnesi, tedavi edilmediğinde kalp krizi, yüksek tansiyon ve felç riskini artırıyor.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (YBÜ) Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi kulak burun boğaz (KBB) hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Mehmet Ali Babademez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uyku apnesinin, uyku sırasında sık tekrarlayan nefes kesilmeleriyle kendini gösteren bir hastalık olduğunu söyledi.
Hastalarda genellikle sabah yorgun uyanma ve gündüz uyku ihtiyacı şikayeti bulunduğunu ifade eden Babademez, hastalığın gece terleme, sık idrara çıkma ve boğulma hissi, sabah da ağız kuruluğu ve baş ağrısı belirtileriyle kendini gösterdiğini anlattı.
Babademez, uyku apnesinin mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Tedavi edilmediği takdirde uyku apnesi olan kişilerde gündüz dikkatini toplayamama, trafik kazası yapma riski, yaşam kalitesinde düşme gibi sorunlar görülür. Trafik kazalarında, şoförlerde uyku apnesi bulunmasının oranı azımsanmayacak seviyededir. Bu nedenle özellikle uzun yol şoförlerinin, uyku apnesi açısından düzenli kontrol edilmeleri önerilmektedir.
Bunun dışında, sınıfta sürekli hareketlilik gösteren, dikkatini toplayamayan çocuklarda da uyku apnesi olup olmadığı araştırılmalıdır çünkü, kimi zaman bu dikkat dağınıklığı ya da hiperaktivite ile karıştırılmaktadır.
Öte yandan uyku apnesi tedavi edilmediğinde, kalp krizi, yüksek tansiyon ve felç gibi hastalıkların görülme riski artar."
Uyku apnesi görülme sıklığının, erkeklerde yüzde 4, kadınlarda yüzde 2 oranında olduğunu, bunun yaş ve kilo artışı ile yükseldiğini bildiren Babademez, "Uyku apnesi görülme sıklığı 65 yaş üstün erkeklerde yüzde 28'e, kadınlarda ise yüzde 19'a kadar çıkıyor" dedi.
Babademez, birçok hastalığa yol açan aşırı kilonun, uyku apnesinde de önemli bir faktör olduğunu kaydetti.
- "Bir gece boyunca hastanın beyin dalgaları inceleniyor"
KBB uzmanı Doç. Dr. Gökhan Yalçıner de uyku apnesi tanısının uyku testi ile konulabildiğini söyledi.
Uyku testiyle diğer uyku bozukluklarının derecesi ve nedenlerinin de belirlenebildiğine değinen Yalçıner, "Hastanın bir gece hastanede yatırılması gerekmektedir. Bir gece boyunca uyku laboratuvarında beyin dalgaları solunum, kandaki oksijen düzeyi, kalp ritmi, göz ve bacak hareketleri kaydedilerek uzmanlar tarafından analiz edilir" ifadesini kullandı.
Yalçıner, söz konusu testin gün içerisinde sıklıkla uyuma ihtiyacı duyan kişilere, uykuda diş gıcırdatma ya da bacakları sallama, uyurgezerlik gibi sıkıntı yaşayanlara yapıldığını belirtti.
Merkezdeki "uyku odaları"nın, tek kişilik otel odası şeklinde hazırlandığını aktaran Yalçıner, hastanın hareketlerinin, gece boyunca uyurken vücuduna yerleştirilen cihazlar yardımıyla bu odada kamerayla kayıt altına alınarak izlendiğini söyledi.
Bu kayıtların daha sonra uzman hekimlerce incelendiğine işaret eden Yalçıner, bu verilerin hastanın diğer test sonuçlarıyla değerlendirildiğini, uyku bozukluğu tanısı konulması halinde tedaviye başlandığını bildirdi.
Yalçıner, söz konusu testin, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde de hizmete giren laboratuvarda yapılmaya başlandığını sözlerine ekledi.
AA