Ufuk turu-13’ün ardından

Şenol Metin

Ufuk Turu programlarının onüçüncüsü Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu Derneği’nin ev sahipliğinde, Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nin(HİSDER) Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları (YTB) büyük katkıları Kosova’da yapıldı. Medeniyet Teması ile tertib edilen Ufuk Turu-13’te, yirminin üzerinde ilden katılımcı Sivil Toplum Kuruluşları ile Konya’dan Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformuna üye kuruluşları temsilen katılımcı kuruluşlara ek olarak Balkan coğrafyasından STK temsilcilerinin katılımları da programa ayrı bir renk kattı.

Birlikte yaşamanın aynı mekanı ve zamanı barış içinde paylaşmanın en güzel örneklerini sunan ecdatın bu tecrübesine insanlığın muhtaç olduğunu ifade eden YTB Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül’ün projenin gerçekleştirilmesine sunduğu katkı her türlü takdire şayandır. Dönüşte Başbakanımızın tahsis ettiği uçakta tüm katılımcılarla ayrı ayrı kritik yapması ve Ufuk Turu-13’e ait geri dönüt temin etmeye çalışması da önümüzdeki dönemde ismini  bir bürokrat ve akademisyen olarak daha çok duyacağımızın işaretlerini vermektedir. Hemşehrimizle gurur duyduk.

Ufuk Turu katılımcılarına yönelik büyük bir nezaket gösteren ve bir selamlama konuşması yapan Kosova Çevre Bakanı Ferid Agani’nin Avrupa Birliği sürecindeki Kosova için Türkiye’nin desteğinin çok önemli olduğunu vurgulaması önemli idi. Ayrıca gençlik ve eğitim alanında Kosova ile Türkiye arasında önemli işbirliği imkanlarının bulunduğunu ifade etmesini bir davet olarak değerlendirmek gerekir.

Ufuk Turu-13 sunumları ile ilgili olarak Yrd. Doç. Dr. Tarık  Kadir’in sunumunu özel olarak zikretmem gerekir. Yrd. Doç. Dr. Tarık Kadir’in İslamafobia konulu sunumunda Batıda islamafobia’nın üretiminde Müslümanların rolunu vurgulaması özeleştiri bağlamında kabullenilmesi mümkün olsa da islamafobia ile mücadelede kritik rolü Müslümanlara, batı ile daha uyumlu bir islam anlayışını önermesini doğru bulmuyorum. Batının İslamafobia değil İslam karşıtlığı olarak nitelenebilecek bir Müslüman algısına sahip olduğu gerçeğinden hareketle, Müslümanların bu alanda yapması gerekenin, kavramsal çerçeveyi islamafobia üzerinden değil, nefret suçları, ayrımcılık suçları kategorisinde değerlendirilmesini sağlayarak, konuyu ceza hukuku ve insan hakları hukuku bağlamında ele almasının daha etkili bir araç olduğunu düşünüyorum.

Sonuç bildirgesinde kendini bulan ‘Merdiven Altı İslam ve Öğretimi’ olarak tanımlanan İslamın öğretimi modellerini tartışmaya açılmasını önemsiyorum. İslam Dininin öğretimi ile ilgili olarak İmam-Hatip Ortaokulları üzerine İmam-Hatip Liseleri ve bu süreci tamamlayan İlahiyat Fakülteleri modelimizin iyi bir model olabileceğini değerlendiriyorum.

Berat Gecesi münasebeti ile Prof. Dr. Ali Akpınar Hocamın irad ettiği hutbede Sultan Murad Hudavendigar’ın Kosova Ovasında şehadeti arzuladığı duasından okuduğu bölüm Fetih Camiinde duygulu anlar yaşanmasına neden oldu.

“..Yâ İlâhî! Bu mü’min askerleri küffâr elinde mağlûb edip helâk eyleme! Onlara öyle bir zafer lutfet ki, bütün müslümanlar bayram eylesin! Dilersen o bayram gününün kurbânı da şu Murad kulun olsun!

Yâ İlâhî! Bunca müslüman askerin helâkine beni sebep kılma! Bunlara yardım eyle ve zafer bahşeyle! Bunlar için ben cânımı kurbân ederim; yeter ki Sen beni şehîdler zümresine kabûl eyle!.. İslâm askerleri için rûhumu teslîme râzıyım... Beni gâzî kıldın. Sonunda lutfen ve keremen şehîdlik de nasîb eyle!.. Âmîn!...”

Son olarak Konya Sivil Toplum Kuruluşları Derneği Başkanı Muhsin Abiye ve programın akademik yükünü çeken HİSDER Başkanı Prof. Dr. Önder Kutlu’ya böyle üst düzey bir programı yüzlerinin akı ile başarmış olmaları nedeni ile tebriklerimi iletirken yeni ufuklarda buluşma temennisi ile Allaha emanet olunuz diyorum. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.