Üçler Mezarlığı ve banttan yayın

Esat Çoğal

Üçler Mezarlığı ve banttan yayın

 

 

Sevgili nitelikli okurlarım, ne zamandır devam ediyor bilmiyorum ama bir süredir Üçler Mezarlığı’nda Cuma ve kandillerde banttan ölülerimize Kur’an okunuyor. Üçler Mezarlığı nerde diye sorarsanız Mevlana Müzesini arkanıza alın, karşınızdaki mezarlık.

Şimdi sevgili okurlar Abdül Samet, Minsavi, Tayyar Altıkulaç vb. gibi hafızların kasetleri yada CD’leri Üçler Mezarlığı’nda Kur’an-ı Kerim’in ayetleri banttan toprağın altındaki ölülerimize okunmakta. Arkadaşlar Kur’an ölülere değil dirilere indirilmiş bir kutsal ve yüce kitaptır.

Arapça bilen ve mezarlığın yanından geçenler banttan okunan Kur’an ayetlerinin ‘namaz kılın zekat verin’ dediğini duyarlar, peki ölülerimiz, onları duyar mı sizce? Kuran’da Yasin suresinde 69 ve 70’inci ayetlerinde de bu Kur’an ölülere değil dirilere indirildiği ve okunacağını yüce Rabbimiz bizlere bildirir.

Bence belediye yetkilileri ya da Mezarlıklar Vakfı yetkililerinin, hoparlörleri mezarlığa değil, caddeye çevirmesi gerekir. Sizce de gerekmez mi?

Babamın anlattığı bir fıkra var, Menderes dönemi ortaokulda edebiyat öğretmeni çocuklara (tahrir) komposizyon dersi verir. Ödev şudur: Vatan nedir? Millet kime denir? Ati (Geleceğimiz) nedir?

Çocuk eve gider annesine babasına sorar tabi ki tahsilleri olmadığından pek cevap alamaz ve uyur. Gece yarısı ufak kardeşinin ağlamasına kalkar. Bakar ki, kardeşi anne baba diye bağırıyor, ağlıyor. Çocuk babasını uyandırmak istiyor kalkmıyor, annesini de uyandıramıyor.

O an aklına ödev geliyor. Vatan anamdır yatıyor, Millet (Mustafa Kemal’in dediği gibi ‘Köylü milletin efendisidir’) Babam da köylü ve annem de evde babama efendi der öyleyse babam da Millettir ve uyumaktadır. Geleceğimiz olan (Ati) ufak kardeşim de çiş içinde yüzmektedir.

Şimdi sevgili nitelikli okurlarım fırsat buldukça hatırlatıyorum. Bizler evlatlarımızı gelecek için uyanık yetiştirmeliyiz Kur’an’ı yüzünden okumayı öğretirken anlamını ne dediğini bildirerek öğretelim ki geleceğimizin kalbinde Allah sevgisi, Kur’an sevgisi, Peygamber sevgisi, vatan sevgisi, millet sevgisi olsun; yoksa geleceğimizi gerçekten çiş götürecek.

Mehmet Akif Ersoy’un da dediği gibi ;

İbret olmaz bize her gün okuruz ezbere de,

Yoksa bir maksat aranmaz mı? Bu ayetlerde,

Lafzı muhkem yanlış anlaşılan Kur’an’nın,

Lakin hiç birimiz farkında değiliz mananın,

Ya açar naz mı celilin bakarız yaprağına,

Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına.

İnmemiştir hele Kuran bunu hakkıyla bilin,

Ne mezarlıkta okunmak nede fal bakmak için.

 

Hoşça, sağlıcakla kalın. Ama en önemlisi Kur’an’ı anlayarak Adam gibi Adam kalın.

 

***

 

Bunları Biliyor musunuz?

     

 

* İnsan vücudunun her 7 yılda -ölen hücrelerin yerine yenisi gelerek- tamamen yenilendiğini... 

* Amerikan halkının yüzde 60'ının ülkelerini, dünya haritasında bulamadıklarını...

* Dünyaya her yıl düşen yağış miktarının eşit olduğunu...

* Beşiktaş kulübünün kuruluşundaki Kırmızı-Beyaz renklerinin, Başkan savaşındaki malubiyetten sonra Siyah-Beyaz olarak değiştirildiğini...

* Galatasaray kulübünden, yıllar önce bir grubun ayrılıp 'Güneşspor' u kurduğunu...

* Fenerbahçe Kulübünün ilk adının 'Siyah Çoraplılar' olduğunu...

* İbni Sina'nın göz ameliyatı yaptığını...

* Kirpiler suda yüzer.

* Salatalığın yüzde 96'sı sudur.

* Sivrisineklerin 47 tane dişi vardır.

* Çocuklar baharda daha fazla büyüyor.

* Sigara çakmağı kibritten önce bulundu.

* Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.

* Uranüs çıplak gözle görülen bir gezegendir.

* Dünyadaki tavuk sayısı insanlardan fazladır.

* Salyangozların 25.000 civarında dişi vardır.

* Bir doğumda yaşayan en çok çocuk sayısı 7 dir.

* Bir kadının sahip olduğu en fazla çocuk sayısı 69.

* İlk kule saati 1404 yılında Moskova'da yapılmıştır.

* Hawaii alfabesinde sadece 12 harf bulunmaktadır.

* Timsahlar daha derine batabilmek için taş yutarlar.

* Bukalemunların dilleri,vücutlarından iki kat uzundur.

Haftaya devam edeceğiz saygılar.

***

 

Haftanın Fıkrası

Karadeniz'in doğusunda siyasi başarısından emin 'politikacı' bir grup halkın nabzını tutarken....  Bir köy kahvehanesinde toplanan kalabalıktan bir yaşlı emice:'poliikacılara':

- Ha Uşşağunm de pakayim baa, siz hiç içki içer misinuz?

- Yok dede, biz içkiyi ağzımıza bile sürmeyiz, günahtır.

- Sigaraniz var midur?

- Dede biz sigaraya karşıyız, her yerlerde yasakladık bile.

- Peki kumarinuz var midur?

- Yok dede, biz olduğumuz sürece memlekette kumar oynanmaz.

- Kari kiz işleriyle araniz nasildur?

- Dede hiç olur mu, o da örf adetlerimize aykırıdır. Sümme haşa.

- Peki la' uşşuğum, sizin hiç masrafinuz yoktur...

  Neden pu kadar çalaysunuz?

***

BİZ DE Mİ BÖYLE OLUCAZ

 

Huriye, Nuriye ve Düriye 75-80 yaşlarında, çok eski üç arkadaştır.

Birgün Huriye Nuriye'ye telefon eder ve Düriye'ye gitmeye karar verirler ve giderler.

Biraz muhabbetten sonra Düriye kahve yapar ve içerler. Bi saat sonra Düriye yine:

'Ay kusura bakmayın unuttum, birer kahve yapayım da içelim' der.

Huriye ve Nuriye birşey demezler ve içerler. Aradan iki saat sonra,

Düriye yine:

'Size bir kahve bile yapmadım hemen yapayım da içelim' der ve yapar getirir.

Bizimkiler de yine itiraz yok.

Akşama doğru Huriye ve Nuriye kalkarlar, yola düşerler.

Yolda bastonları ile yavaş yavaş yürürken aralarında şu konuşma geçer:

Huriye:

'Kız Nuriye, gördün mü Düriye'yi..!!! Ne kadar pinti olmuş. Bize bir kahve

bile ikram etmedi'

Nuriye:

'Kiizzz Düriye'yi ne zaman gördün??'

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.