Tayyip Erdoğan’ın Karizması

M. Faik Özdengül

Seçimler geride kaldı. AK Parti yaklaşık iki kişiden birisinin oyunu aldı. Bu son derece önemli Türkiye için. Özellikle uzunca bir dönemdir bölünmelerin dayatıldığı, dikkatlerin toplum olarak ayrıştığımız noktalara odaklandığı bir dönemde kesinlikle üzerinde uzun uzun konuşup analiz edilmesi gereken bir toplumsal olgu bu.

Bunun çok çeşitli nedenleri olmakla birlikte ben bugün Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kişiliği ve karizması üzerine birkaç şey söylemek istiyorum. Bu özellikle de toplumsal ve sosyal organizasyonlarda görev almak, toplumla bütünleşip halkı doğru okumak isteyenler için yararlı olur diye düşünüyorum.

Onu marka yapan özellikleri ne? Bizim gibi bir ülkede iki kişiden birisinin oyunu almak her babayiğidin becerebileceği bir şey değil. Sadece bir şehirden yada beldeden söz etmiyorum bütün bir Türkiye, farklı sınıftaki insanlar farklı inanışlar, yaşantılar ve bütün bunların güvenini ve sevgisini kazanmaktan söz ediyorum.

Gözlerinden başlamak istiyorum. Gözlerini kısmıyor dikkat edilirse olabildiğince açıyor. Bunun anlamı kendisini gizlemiyor. Bunu anlamak için diğerlerine bakın gözlerini kısan veya kaçıranlara dikkat edin. Duygularını ya da hissettiklerini kolayca anlayabiliyorsunuz. Sevinince gözleri daha da açılıyor. Gözlerinin içi gülüyor. Hep aynı yüz ifadesi değil yüzündeki. Öfkelenince de spontan davranıyor. Ananı da al git lafı bile pozitife dönüp hazmedilebildi ülkede. Kolayca hiç savunmaya geçmeden içindeki çocuğu yansıtabiliyor.

İyi anlaşmanın yolu duygusal birlikteliktir. Aynı duyguları paylaşmak, yetiştiği yer, büyüdüğü ortam geçtiği yerler toplumdan farklı değil en azından büyük bir kesiminden bu yüzden insanlar duygularını anladığından kuşku duymuyor. Hayatında hiç zorluk çekmemiş liderlerle kıyaslandığında bu özellik oldukça artı.

Bir araya geldiğinizde konuşurken yüzü size dönüyor. Sadece direktif vermiyor. Beraber yürümekten söz ediyor. Yukardan balkondan size eğitilmesi ve yönlendirilmesi gereken yığınlar gibi bakmıyor. Aranızda görmek sürpriz olmuyor. Sizinle aynı ortamda olmaktan rahatsızlık duymuyor. Kişisel tercihlerini dayatmıyor. İnsanlar arasında öğleyi nerde kıldığı abdestini nerede tazelediği konuşulmuyor. Kutsalları arkasına alıp korkutmuyor. “Böyle yapmazsanız Allah çarpar” demiyor. Olduğunuz gibi kabul edilebileceğinize dair güven duygusu veriyor.

Çalışkanlığından kimsenin şüphesi yok. Şikayet etmiyor. Lütfen eline ulaşma endişeniz yok, ulaşacak mesafedeyse elini sıkarsınız, öpmek zorunda değilsiniz.

Konuşmalarına gelince olumsuzluklardan çok olumluları dillendiriyor. Umudu konuşmayı tercih ediyor. Gerçeğin dışına kolay kolay çıkmıyor. Zira biliriz ki emniyet gerçektedir. Hemen hemen hiçbir şey vaat etmeden seçim kazandı. Yapabileceklerini söylüyor. Yalnız kaldığınızda “bunlar siyaset icabı söylenir ille her şey yapılacak diye bir şey yok” demiyor. Yapmayacaksa “yapamam” diyor.

Ailesi açısından da artıları var. Eşi onu iyi taşıyor. Onun önüne geçmiyor. Son günlerde oğlu ile ilgili söylentiler olsa da henüz kabul edilemez sınırını aşmış görünmüyor.

Fiziksel görünümü, ses tonu yürüme biçimi, bunlardan söz etmiyorum. Otoritesi tadında. Korkuyu da barındıran Hulusi Kentmen babacanlığı. Çok fazla espri yapmıyor. Ama yüzü sürekli de asık değil. Ekibine sahip çıkıyor. Bencil değil. Kendisi için yakınlarını yem yapmıyor.

Bunlar artıları, çok daha fazla şey söylenebilir, ama yayın müdürümüz lafın çok uzunundan hoşlanmıyor.

Kendi olmayı kaybetmeden siyaset yapmak isteyenlerimiz için bazı tespitlerimi dile getirdim. Unutulmaması gereken en temel özellik Hz. Mevlana’nın da dediği gibi “sen düşünceden ibaretsin gül düşünüyorsan gülsün, diken düşünüyorsan dikensin. Gerisi et ve kemikten ibaret.”

İnsanlara gül kokusu taşımak isteyenler gülü düşünmeliler.

Esenlik dileklerimle…

www.pozitifdegisim.com

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.