Tasarruf ve Hayat

Hasan Ukdem

Kendi değerlerimize sahip çıkmak için önce bu değerlerin bir envanterini çıkarmamız gerek. Bugün ülke olarak mali bir kriz içerisindeyiz. Maliye ile ilgili bakanımız, öncelikli olarak resmi araçlar üzerinden bir tasarruf hareketine girişmiş görünüyor. Bu değerli bir çaba elbette, ancak tasarruf, özellikle yokluk ve kriz dönemlerinde değil, sürgit yapılması elzem olan ve dinimizin de emir ve tavsiyeleri içinde yer alan bir kavramdır. Sadece devlet olarak değil, milletçe de hayatımıza almak zorunda olduğumuz bir olgudur tasarruf. 

İsraf haramdır ve toplumların felaketini hazırlayan sebeplerden belki de en başlarda gelenidir. Benim çocukluğumda hayat israf edemeyecek kadar dar gelirli insanların yaşadığı bir dönemi kapsıyordu sanırım ki, o zaman yeme içme bu denli çeşitlilik arz etmiyor kıyafetlerimizde yama diye bir şey taşıyorduk. Yemekler az malzemeyle çok öğün savma üzerine düşünen anneler tarafından yapılıyor, kıyafetlerin yırtığı söküğü yine o anneler tarafından yama yapılıyordu. Bugün rengini beğenmeyip atılan giysileri görseydi o analar bilmem ne düşünürlerdi bizler için. Ayakkabılar tamir edilir giyilebildiği kadar giyilirdi. İşin en güzel tarafı da o insanlar bugünkü insanlarla kıyaslandığında çok daha mutluydular.  

Konfor içinde yaşamak, mutlu olmak anlamına gelmiyormuş meğer, bunu yaşayarak gördük. Ben israfın yalnızca yeme içme ya da kıyafetler üzerinden değil, esas anlamda insan üzerinden yapıldığına inanıyorum bugün. Kalifiye işçi, ahlaklı ilkeli birey yetiştirmede büyük sıkıntılar yaşadığımızı görüyorum. Hayatı çekip çevirecek, kriz anlarında radikal karar alacak ve gemisini dev dalgalardan koruyup sakin sulara çekecek kaptanlara ihtiyacımız varken, aile yapısındaki sarsıntılar, okul içinde gün geçtikçe artan disiplin sorunları ve toplumu saran kışkırtıcı hazza ve paraya endeksli hayat bizleri büyük bir çıkmaza götürüyor. Gençliği israf ettiğimiz kadar hiçbir şeyi israf edemeyiz, zira bu bütün israfların temelini oluşturuyor. İnsan kalitemizi artıracak, geleceğimizi teminat altına alacak değerli sanatkâr ve zanaatkarlar yetiştirmek zorundayız. Buradaki israfı önlememiz gerekiyor önce. 

Devletin araç tasarrufu bir ilk adımdır ve bütün alanlara yayılması gereken bir başlangıç olmalıdır bu. Peki bu kararımızın hareket noktası nedir? Yani neye göre, kime göre bir tasarrufa gidiliyor? İşte bu soruya verilecek cevap çok önemlidir. Eğer bu hareket uzmanlarına ve dini literatüre bakılmaksızın yapılıyorsa, akim kalmaya, geçici bir yarar sağlar ve kalıcı olamaz. Bu hareket hem geniş bir alanı kapsamalı hem de geniş bir zamanı hedef almalıdır. Geniş alandan kastım bugün devletin hangi kurumunda bir israf varsa hepsini görmeli ve arızayı gidermelidir. Geniş zamandan kastımsa, Bu sürekli hale getirilmeli ve her sahada uygulanmalıdır. İnsani israf da maddi israf da önlenmelidir. 

Devlet, toplumun lokomotifidir. Yarınların raylarında aldığımız yolun istikameti ve güvenliği devletin sorumluluğundadır. Ancak devlet bizim devletimiz yol bizim hedefimizdir. Bu yüzden bütün sorumluluğu devlete yükleyemeyiz. Nasıl bir aile kavramımız varsa ve her birey ailesinin iyiliğini, selametini düşünürse, devleti de böyle algılamalı ve attığımız adımı, yaptığımız işi devletin işleyişini kolaylaştırmak ve nihai hedefine varması için bir gayret ve dikkatle atmalıyız. Hayat bir bayrak yarışıdır, dün dedemizden babamızdan aldığımız bayrağı yarın evladımıza, ahfadımıza vereceğiz. İşte bu sebepledir ki kendi değerlerimizi ve dünyanın rezervlerini hoyratça tüketmek yerine, daha dikkatli ve yerinde kullanarak hayatın deveranını sağlıklı bir şekilde sürdürmesine yönelik adımlar içerisinde ilerlemeliyiz. 

Bu dünyada nasıl kendimizden bir üst mercie kaşı sorumluysak, hakikatte Allah’a karşı da bir sorumluluğumuz olduğunu unutmamak lazım. Her şey kayıt altında, burada mobese kameralarında belki kaçabiliriz ama ilahi gözden kaçmamız mümkün değil. Adalet her şeyin yerli yerinde olması demekse ve biz de hayatın adaletini istiyorsak, kendi hükmettiğimiz alanlarda adil olmalı ve haksızlık etmeden, eskilerin deyimi ile “har vurup harman savurmadan” iyiliği, doğruluğu ve güzelliği çoğaltarak yaşamalıyız. İsraf etmek ne kadar günahsa, esirgemek, yerinde kullanmamak da en az kadar günahtır. Hayat gereksinimler ve onların karşılanmasıyla devam eder, onun için gerektiği yerde vermek, aşırılığa kaçmadan ihtiyaçları gidermek gerekir. Ve kendi payımıza düşeni, düştüğü kadar talep etmek, almak ve tevekkülle rıza göstermek en güzelidir. 

Sevgiyle kalın. 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.