SON DAKİKA KROŞESİ

Selman S. Akyüz

Uzun zaman oldu. Konyaspor’u takip ediyorum ama maç olmayınca yazılara ara vermiştim. Galatasaray maçıyla başladığım yeni sezonun ilk yazısında içimden “bir galibiyet yazısı olsun” dedim. 

İlk hafta Ankaragücü karşısında alınan beraberliğe üzülmemek elde değil ama takımın başında Aykut Kocaman olduğu için çok da önemsemedim. Onun takımları genelde lige geç ısınır. O yüzden içerde ya da dışarda klasik anlayışıyla mücadele eder ve mutlak galibiyete değil kaybetmemeye odaklanır. Öyle de oldu ve yine beraberlik gördük. Garip olan Aykut Hoca’nın geçen sezonu da beraberlik ve yenilgi serileriyle kapatmış olmasıydı. 

Galatasaray maçı tabi ki farklı. Bu tür maçlarda sonraki haftalar için hem performans testi yapılır hem de alınacak sonuç moral düzeyine ciddi etki eder. Konyaspor da çok güçlü bir kadrosu olan rakibini özellikle ilk 20 dakika kalesine yaklaştırmamak için yoğun çaba sarf etti. 

Yoğun baskı maçın tek kale oynanmasına neden oldu ama Konyaspor yarı sahasına çok iyi yerleşen Galatasaray, beklentinin ötesinde 20. dakikadan sonra da bunaltan baskısını sürdürdü. Konyaspor’un sağlam alan savunmasını aşamadılar fakat tüm dönen topları alarak oyun kurma ve kontra şansı neredeyse hiç vermediler. Konyaspor adına çok kötü bir ilk yarıydı. Bilinçli savunmayla başlayıp tabiri caizse dayak yediler. 

İkinci yarıya Galatasaray yine yoğun baskı ile başladı. Konyaspor’un muhtemel toparlanmasına, yani ayağında top tutmasına hiç fırsat vermediler ve çok ciddi pozisyonlar gelmeye başladı. Kaleci Serkan gününde olmasa 60. dakikadaki Babel’in golünden çok daha önce maç kopabilirdi. 

Golden sonra Galatasaray daha kontrollüydü ama Konyaspor yine de istediği pas trafiklerini yakalayamadı. Ta ki Seri kırmızı kart görene kadar... O dakikadan sonra 10 kişi kalmış rakibe beraberlik golünü atamasa gerçekten Yeşil Beyazlıların hanesine puandan öte mücadele olarak da büyük bir eksi yazılırdı. 

Aykut Kocaman’ın ön bölgeye yaptığı yerinde müdahalelerle skoru korumaktan başka çaresi kalmayan ev sahibi, tıpkı attığı gol gibi, talihsiz bir top ve Jonson’un doğru yerde durması nedeniyle uzatma dakikalarında kalesinde yıkıcı bir gol gördü. Maç boyunca dayak yiyen Konyaspor, nakavt olacakken son anda bir yumruk atarak maçı rakibi sendeleten boksör gibiydi. 

Skoru ve rakibin 10 kişi kalmasını bir kenara koyarsak, Konyaspor için futbol adına kötü bir 90 dakika geçti. Baskı yediği anlarda eli kolu bağlanan bir takım bir çok rakibin iştahını kabartacaktır. 

Aykut Kocaman özellikle Ömer Ali ve Bajiç’in üzerinde daha fazla durmalı. Daci’nin savunmaya yardımı çok eksik. Hücumda çok savruk. Miloseviç de tek başına bir yere kadar takımı sırtlıyor. Takımın diğer bölgelerinde ciddi problemler yok. Oyuncular hazır olunca taktik olarak önemli dokunuşlara ihtiyaç da olacak. 

4 ve 5. haftalarda takımın daha derli toplu olmasını, özellikle ayağında top tutan Konyaspor’u görmek taraftarın hakkı.