SILA-İ RAHİM ÇOK GÜZEL

Ahmet Demirel

Sıla-i rahim, en güzel kavramlardan. Hem lafız hem de mana olarak.

Sizin için ne anlam ifade ediyor bilmiyorum ama benim için çok önemli.

Sıla: kavuşmak, ulaşmak ve vuslat demektir.

Rahim: Akrabalık, hısımlık, yakınlık, kuvvet, karabet gibi farklı kelimelerle dile getirilen beşeri yakınlığı ifade eder.

Sıla-i rahim: Hısım akrabayı ziyaret etmek ve onlarla görüşmek ve mektuplaşmak; alakayı devam ettirmek akrabanın kusurlarını affetmektir. 

Sıla-i rahim, Kur’an’ın emirlerinden biridir haberimiz var değil mi?

Sıla-i Rahim, peygamberimizin ısrarla üzerinde durduğunu ve “Akraba ile bağı kesen cennete giremez.” Dediğini biliyoruz değil mi?

Yine Peygamberimizin “Akrabaya yapılan infak ve yardım iki sevaptır 1. si yardım sevabı 2. si akrabalık sevabı.” Dediğini de biliyoruz değil mi?

Önceleri “imkanlar artınca iyilikler de artar.” Zannediyordum. Bu günlerdeki realiteyi görünce yanıldığımı anladım.

Çocukluğumda insanların şahsi arabaları çok azdı ama ona rağmen yürüyerek, bisikletle veya otobüslerle akraba ve arkadaş ziyaretleri gerçekleştiriyorlardı. Bu güzellik yaz ve kış devam ediyordu. Üstelik evler de şimdiki gibi kalöriferli değildi.

Lise döneminde can ciğer olan ve belediye otobüsüyle ve bisikletle birbirine giden arkadaşlar aynı şehirde yaşamalarına ve her birinin de arabaları olmasına rağmen bayramlarda bile görüşmüyorlar.

Bu üzücü ve endişe verici bir durum.               

Bunun sebebi tembellik midir, boşvermişlik midir, umursamam mıdır, evlenmemeden mütevellit ziyaret edilecek yerlerin çoğalması mıdır veya teknolojik aletlerin bizi esir alması mıdır tam bilmiyorum. Belki de bunların her birinin etkisi vardır.

Bakıyorum arkadaşlar ancak ya düğün ya cenaze veya arasıra organize edilen buluşma günlerinde bir araya geliyorlar. Hatta bazıları bu anları bile önemsemiyorlar.

Arkadaşlar arasındaki bu durum akrabalar arasında da var maalesef

Akrabalar birbirlerine gitmiyorlar. Yeni nesil çocuklar yakın akrabalarını bile tanıyamaz hale geldiler. Şu anda yaşayan büyükler eğer bu bağı gençler arasında kurmadan bu dünyadan göçüp giderlerse bu en önemli bağ kopmuş olacak ve bir daha da bağlanamayacak. O yüzden şu anda yaşayan 1. Kuşağın üzerine büyük bir sorumluluk düşmektedir. Gençleri ve çocukları tanıştırmaları ve görüştürmeleri gereken tüm akrabalarla görüştürmeleri gerekir.

Üzülerek söyleyeceğimiz husus sıla-i rahim günleri olan bayramlar tatil günlerine dönüştürüldü. Hele birde bayram tatili 9 gün oldu mu insanlar oruç ve kurban ibadetinin bir ödülü olan bayramları ibadetlerin özüne uygun bir şekilde ziyaretlerle ibadet neşesini paylaşmakla geçirmek yerine tatil merkezlerine giderek aile ve akrabalardan, eş ve dosttan uzak bir şekilde geçiriyorlar. Bu tasvip edeceğimiz bir husus değil. Oysa herkese gerek kamu gerek özel sektör tarafından verilmiş yıllık izinler var. Tatil gezilerini yıllık izinlerinde yapabilirler.

Tablo tamamen olumsuz değil tabi ki. Bayram günlerinde insanlarımız arasında çok yoğun bir gidiş-geliş gerçekleşmekte hamdolsun. Bu durum umudumuzu canlı tutuyor.

Bir de bayram tebriği için toplu sms gönderme uygulaması var. Tamam o kişiyi unutmadığınızı gösteren bir belge sayılabilir ama bir bayramlaşmanın yerini asla tutmaz. Eğer gelme ve ziyaret etme imkanı hiç yoksa o zaman en azından telefon edilerek bayram mutluluğu paylaşılmadır. Eğer bayram günleri yetişmezse bayramın devamında bu husus gerçekleştirilmelidir.

Sıla-i Rahim yıl boyu devam eden bir güzelliktir. Sadece bayramlarda olan bir husus değildir.

Hatta bazen söyle bir hata yapıyoruz. Başka yardıma muhtaçları akrabalarımıza önceleyebiliyoruz. Buradan başkalarına hiç infak etmeyeceğimiz anlamı çıkmaz. “Tüm Müslümanlar kardeştir.” Bu bizim değişmez hakikatimiz ve parolamız. Buradaki vurgumuz yakın çevremizin ihmal edilmemesine yönelik bir hatırlatmadır. Meşhur Çin atasözünde belirtilen hakikat “Herkes evinin önünü süpürürse tüm şehir tertemiz olur.”

 iş ve ikamet yerimiz akrabalardan uzaklarda ise zaman zaman ziyaretlerine gitmek, imkan olmadığında teknolojik imkanları kullanarak sesli ve görüntülü konuşmalar yapmak, mektup yazıp telefon etmek; sms göndermek, yakında ise arada sırada görüşmek, yardımımıza muhtaçsa yardım etmek, hastaysa ziyaret etmek, bir meselesi varsa ilgilenmek; sürurunda tebrik, üzüntüsünde teselli ve taziyede bulunmak, hal hatır sormak, selam vermek vs. hepsi sıla-i rahme dâhildir. 
Sıla-i rahim öncelikle akrabalara karşı talep edilmiş ise de, komşulara, arkadaşlara, meslektaşlara, iş arkadaşlarına, din kardeşlerine ve her çeşit tanıdıklara karşı da vazife ve borç kılınmıştır. 
Borcumuzu unutmayalım. Herkese alacağını verelim. Kimsenin hakkı üzerimizde kalmasın.

Sıla-i rahim borcu olmadan bu dünyadan gitmeye gayret edelim

Muhabbetlerimle

ERSİN NAZİF GÜRDOĞAN’DAN GÜZEL SÖZLER

  • Kurumlar, kuruluşlar ömürlerini uzatmak istiyorlarsa mutlaka eğitimi sürekli hale getirmek durumundalar”
  • Dünyanın hiçbir yerinde eğitim düzeyi yüksek, gelir düzeyi düşük ülke yoktur. Yine dünyanın hiçbir yerinde eğitim düzeyi düşük gelir düzeyi yüksek insan da yoktur.
  • Çocuklar babalarından, öğrenciler hocalarından, çıraklar ustalarından daha ileriye doğru gitmezlerse o toplumlarda gelişme olmaz. Bu yüzden bizim sürekli eğitim gücümüzü büyütmemiz her evi okula dönüştürmemiz gerekir.
  • Bizim medeniyetimiz iki dünya medeniyeti. Ya dünya ya ahiret diyen bir medeniyet değil; hem dünya hem ahiret diyen bir medeniyet. O yüzden de dünya ve ahireti altın oranda harmanlamak durumundayız. Sinan gibi Süleymaniye, Selimiye inşa edecek, Yunus gibi de yalın ve derin yaşamasını bilecek kişiler yetiştirmeliyiz. Yenidünya, ya A ya B diyen dünya değil; hem A hem B diyen bir dünya. Bu dünya hem Sinan, hem de Yunus diyen bir dünyadır.
  • Bir ülke eğitimsiz olduğu için yoksuldur, yoksul olduğu için eğitimsizdir.
  • Bizim medeniyetimizde yoksullar gibi yaşamak erdem; ama yoksulluk bir erdem değil. Yoksulluğun üstesinden gelmek zorundayız. Bizim ve tüm İslam dünyasının üstesinden gelmesi gereken üç ana sorunu var; eğitimsizlik, yoksulluk, savurganlık.
  • Kurumları kurum, kuruluşları kuruluş, ülkeleri ülke yapan finansal sermayeleri değil eğitim sermayeleridir. Eğitim kadar kârı yüksek bir yatırım yoktur. Ama uzun vadeye dayandığı için insanlar bunun farkına varmazlar.
  • Yılanlar deri değiştirmezlerse yaşayamazlar, kurumlarda öyle.

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.