İzmir’de Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen bir boşanma davasında, dava sürecinde sunulan samimi fotoğraflar ve tarafların fiili birlikteliği, kararın seyrini belirledi. Mahkeme, evlilik birliğinin sürdüğünü gösteren somut davranışları esas alarak davayı reddetti.
Mahkeme “Af” Değerlendirmesi Yaptı
Davacı kadın, evlilik birliğinin sarsıldığı iddiasıyla boşanma davası açtı. Yargılama devam ederken davalı koca, tarafların birlikte geçirdiği zamanlara ait fotoğrafları ve aynı evde yaşamayı sürdürdüklerini gösteren delilleri dosyaya sundu.
Mahkeme kararında; yalnızca barışma amacıyla görüşmenin tek başına affetme sayılmayacağı, ancak uzun süreli birliktelik ve karı-koca ilişkisinin devamının, geçmişteki olayların hoşgörüyle karşılandığını ortaya koyduğu vurgulandı.
Hukuken Affedilen Olaylar Boşanma Gerekçesi Olamaz
Kararda, fotoğraflarla belgelenen yakınlığın “barış müzakerelerini aşan” bir nitelik taşıdığı ifade edilerek, hukuken affedilen veya hoşgörüyle karşılanan olayların artık boşanma gerekçesi yapılamayacağına hükmedildi. Bu gerekçeyle boşanma talebi reddedildi.
Avukat Ulu: Davranışlar Beyanlardan Daha Etkili
Dosyaya ilişkin değerlendirmede bulunan Yasin Ulu, boşanma davalarında tarafların dava sürecindeki davranışlarının da hukuki sonuç doğurduğunu belirtti.
Ulu, Türk Medeni Kanunu’ndaki “af” kavramına işaret ederek, dava sürerken tarafların bir araya gelmesi, samimi fotoğraflar ve tanık beyanları ile ispatlanan yakınlığın mahkemece af olarak kabul edildiğini söyledi.
“Dava Sürerken Sergilenen Tutumlar Sonucu Değiştirir”
Ulu, eşlerin ayrı evlerde yaşasalar dahi birlikte vakit geçirmeye devam etmeleri ve karı-koca ilişkisini sürdürmelerinin, evliliğin devamı yönünde irade olarak değerlendirilebileceğini vurguladı.
“Mahkemeler, tarafların beyanlarından ziyade somut hayattaki barışçıl eylemleri esas alarak evlilik birliğini koruma yoluna gidebilmektedir” dedi.