SAĞLIKLA KALIN

Durali Göğüş

İnsanlık tarihte, tarihi anlara şahitlik ettiği zamanlar vardır. İşte bir yılı aşan şu zamanda tam salgının merkezinde insanlık. Etkilenmeyen ne insan kaldı. Ne coğrafya, nede ülke kaldı. Teknolojide ve bilimde her şeyin efendisiyim aklıyla azan insanlık, çaresiz, şaşkın ve aciz durumda, panikte. Doyumsuz hırsı neticesinde insanlık hüsranda. Adaleti, kardeşliği bitirip hep ben, her şey bizim diyen, vahşileşen insanlığa yaratının DUR ihtarıdır bu felaket. Haddinizi bilin kendinize çeki düzen verin uyarısıdır. Yaradılışınız ve kodlarınız dışına çıkıp kendi gücünüzün sınırını aştınız. Yaşam kurallarını cüzi aklımızca düzenleriz hüküm sahibi ilan edişinize DUR uyarısıdır, corona virüsü. Güç sarhoşluğu ile mazlum hakların kan ve gözyaşından beslenen medeniyetsizlere DUR uyarısı olarak not düşüldü, bu yüzyılda. Adaletsizliğin zirve yaptığı son yüzyılın tüm insanlığın vicdan muhasebesine bir imkân beklide Corona. Her millet ve her insanın kendisi ve yakınları vasıtası ile tanıştı corona ile. Ey insan sen ki her işini ve düşünceni dünyevileştirip fani dünyalık gördün kendini. Düşünmedi!.. İnsan olmayı, kardeş olmayı ve barış içinde yaşayabilmeyi.

Batılı azgın medeniyet, küresel ve ekonomik güç olma uğruna masum milletleri kan ve ateş çemberinde boğdu. Kitleler halinde Filistin’de, Afganistan’da, Irak’ta, Bosna’da Suriye de, Libya’da Yemen’de Myanmar’da Doğu Türkistan’ da Hocalı’ de soykırım ve katliamlalar yaptılar. İnsanın bir hesabı var. Lakin Âlemlerin Rabbinin hesabının her hesabın üzerinde olduğunu bilmedi ve azdı. Netice Rabbin büyük sınavıyla baş başayız. Ben, sen, o, biz, siz, onlar her insanoğlu bu sınav salonunun içinde, önünde ki corona sorusuna cevap ve çözüm bulamama çaresizliğinde. Yazımızın giriş cümlesine dönersek yüz yıllara konu olacak bir felaket salgın yaşanıyor tarihe not düşercesine. Ülkeler çaresizce herkes kendini kurtarma telaşında içe kapanıp, çözüm bulma koşuşturmasında. Şimdi gelin, ülkemizin bu illetle destansı mücadelesine kısaca bir göz atalım.

DSÖ tarafından ibretle ve takdirle izlenen bir idare ve bakanlığın olduğunu dillendirmeleri alkışlamaları gurur duyulmamız gereken bir durum. Dünya bizleri gıpta ile izlemeye devam etmekte. Sağlıkta ücretsiz ve kaliteli sağlık seferberliğinde, insanını bil hassa yaşlı nüfusu baş üstünde tutan bir devlet. Vatandaşını Allah’ın emaneti düsturunda sahiplenilmesi onuru yeter. Sadece kendi ülkesi değil ihtiyacı olan kardeş ülkelere, hatta farklı etnik ve dinden yabancı ülke insanına, insanı bir vicdanla yardım ve destek. Ne büyük bir medeniyet mirasçı olmamın onuru ve büyüklüğü. Bu bizlere ecdattan kalan bir kültür ve imani bir nimettir. İnsan olana, anlayan kalplere, beyinlere. Tabi ki bizden görünüp ülkesine, inancına yabancı ihanet çeteleri piyonları olsa da.

24 saat gecesini, gündüzünü düşünerek, hizmette koşan uykusuz gözleri görmeyen ahmaklar yok değil. Koskoca şehir hastanelerine kör, panellerle çevrilmiş maket spor salonları komikliği ve biz yaptık diyen, çulsuz çapulcular. Bu milletin nazarında yok hükmünde hiçlik derecesinde patinaj yapanları boş verin siz. İnsani hasletlerini sıfırlamış, aklını ruhunu yitirmiş insan görünümlü varlıklar türedi son dönemlerde. Sanki siyaset tarihi liginde bir araya toplanmış imani, insani ve vatani sevda sinirleri alınmış boş, sarhoş beyinler kulübü oluşturulmuş. Akıbetleri siyaset liginin dibine demir atmış ruhsuz bir takım için kaçınılmaz sonuç ,çapsızlar ligine düşmek. Tam kapanmada içki yasaklandı bahanesi ile inanca ve değerlere saldıran sarhoş bir vekil. Aha!.. Ramazan ayında içki kadehi kaldıran ilkesiz vekil müsveddesine bakmayın siz. Sanatçı apoletli ateist, komünist Orhan Karan ‘lık terbiyesizinin twitti bizler için sıfır değerinde yaşam alanı fosseptik çukuru olan böceklere bakmayın siz. Bir başka tip, fizyolojik görünümü insan, aklı kuş beyninin onda biri bile olmayan bir vekil. Kapanmada içkiyi yasaklayanları Allaha havale ediyorum cahilliğinde değersiz bir varlık.

Tarihin çıkmazı bulaşla mücadelede milletçe;

Biz inancımızdan, kültürümüzden tarihimizden gelen millet olma şuuru ve bilinci olan vatanın evlatlarıyız. Bu virüsün olduğuna inan ve yaşayan biri olarak bir hastanın dikkatsizliği onlarca sevdiğine bulaştırdığımız kesin. Her dakika da kendini yenileyen bir felaket mutant virüsle karşı karşıyayız. Amman Dikkat!.. Diyorum. Gelin bu hikâyeyi Nasrettin Hocamızın olayı ile taçlandıralım.

Bir kış günü sabaha kadar yağan kar, dört bir yanı kaplar. Nasrettin Hoca erkenden kalkıp kapı dışarı çıkınca, bir de bakar ki kar dam boyu olmuş. Dam çöker endişesiyle telaşlanır. Kar küreğini alıp bir an önce karı temizlemek için kürümeye başlar. O anda dengesini kaybedip damdan aşağıya düşer. Nasrettin Hoca'nın sesine toplanan konu komşu, hısım akraba, ‘aman nasıl olmuş, ayağı mı kolu mu kırılmış, doktora götürelim, kırıkçı çağıralım´ derken Nasrettin Hoca:” Ben doktor falan istemem bana damdan düşen birini getirin” der.
Bir kişi, bir başkasının acısını paylaşmak için ne kadar çırpınırsa çırpınsın, o acıyı yaşayanlar kadar bilemezler…

 Bu pandemi döneminde virüsle etkin mücadelede kurallara uymalı, sağlıkçılara destek olmalı. Sevdiklerimizi ve yakınlarımızı korumak için elimizi taşın altına koymalı. Ülkemiz milli gelirinde büyük ekonomik yekün tutan sağlık giderini azaltmak bir vatandaşlık görevi ve sorumluluğumuzdur. Bu bilinç ve duygu ile kapanmaya, maske, mesafe ve temizliğe riayet ederek özlenen sağlıklı günlere kavuşmak temennisiyle…

Sağlıkla kalın…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.