Ramazan; mazlumun yanında olmayı gerektirir

Salih Sedat Ersöz

Ramazan; zalimin karşısında, mazlumun yanında olmayı gerektirir 

Son yılların en acı, en ızdıraplı ve gönlümüzün en çok yandığı bir Ramazan yaşıyoruz.

İslâm dünyası kan ağlıyor. Müslümanlar perişan ve zillet içinde… Gözyaşları sel olmuş, feryatlar arzı titretiyor, ah u eninler semaları delip geçiyor. 

Müslümanlar, korkunç zulümlerin işlendiği, tarif edilmez acıların yaşandığı bu Ramazan ayını gözyaşıyla yoğrulmuş bir halde yaşamaya mahkûmlar…

Halbuki Ramazan ayı ve arkasından gelecek olan Ramazan Bayramı, Müslümanlar için sevinç ve mutluluk günleridir. 

Ramazan ve bayram; normalde Allah’ın emrini yerine getiren mü’minin, görevini yapmanın ve cehennemden kurtulmanın sevinç, huzur ve mutluluğu içinde olunması gereken günlerdir.

Ancak gel gör ki, zalimler bu sevinç ve mutluluk günlerimizi kâbusa çevirdiler, Müslümanlara cehennem hayatı yaşatıyorlar.

İçinde bulunduğumuz rahmet, mağfiret ve gufran ayı olan Ramazan; yapılan her iyiliğin ve her kötülüğün karşılığının kat kat fazlasıyla alındığı bir ay olduğuna göre, mazlumun yanında, zalimin karşısında yer alarak çok büyük ecirlerin kazanılacağı günlerin içindeyiz demektir.

İnsanoğlu, ne ekerse onu biçer. Şu dünya tarlasına kötülük ve zulüm ekenler, ahirette çok büyük bir azap biçecekler demektir.

Hele hele bu zulümler bir de tam Ramazan ayı içinde yapılırsa, zalimlerin ahirette göreceği cezanın, şu anda yaptıkları zulmü bile aratır halde olacağı muhakkaktır. O zaman mazlumun ahı, şu anda gördüğü zulmün derecesinden kat be kat fazla olarak zalime dönecektir.

Zira, Ramazan’da iyiliklerin mükâfatı arttığı gibi, kötülüklerin de cezası o derece artar.

Mübarek Ramazan ayının başından bu yana, Suriye’de, Mısır’da, Irak’ta, Arakan’da, Afganistan’da, Çin’de, Doğu Türkistan’da, Kerkük’te, Çeçenistan’da, Telafer’de ve de Filistin’de kardeşlerimiz büyük zulümler altında inlerken, şayet hiçbir şey yapamıyorsak bile gönlümüzle, duamızla ve gözyaşımızla onların yanında olamıyorsak Ramazan’ın manasını anlamamış ve ruhunu kavramamışız demektir.  

Allah’ın rızasını kazanmak için tuttuğumuz oruçlarımız, bizi, Allah’ın sevmediğini beyan ettiği zalimin karşısında durmayı, mazluma destek olmayı sağlamıyorsa, bu orucumuzda bir eksiklik var ve bir yerde önemli bir hata yapıyoruz demektir.

Bize oruç tutmayı emreden Allah, namaz kılmayı farz kılan Allah, zalimin karşısında, mazlumun yanında olmayı da emretmektedir.

Zalimin zulmünü engellemek için gayret etmek, mazluma yardım etmek ve destek olmak namaz gibi, oruç gibi farzdır.

Bizler oruçlarımızı büyük bir rahatlık içinde tutuyor iken, Filistin’deki ve diğer bölgelerdeki kardeşlerimiz çok büyük sıkıntılar, acılar, ızdıraplar ve gözyaşları içinde bir Ramazan yaşamaya mahkûm olmuş iseler, onların acı ve ızdırabını yüreğimizde hissetmiyorsak, bu orucumuzun bize sağladığı manevi kâr ne kadar olur Allah bilir.

Ramazan, mazlumun yürek yangınını gönülden hissetmemize ve zalime tavır almamıza sebep olsun efendim.