Papatya falı: Darbe mi, irtica mı?

Mustafa Yiğit

Taraf gazetesinin haberi haftanın en önemli olayıydı…

“AK Parti hükümeti ile Fethullah Gülen'e komplo” planı bu haftanın reytingi en yüksek konusuydu…

Gazete köşeleri, televizyon kanalları “darbe” planının bütün ayrıntılarını gözler önüne serdiler…

Anlayacağınız taraflı tarafsız herkes bu konuyu konuştu…

Ordunun içinde yer alan bir takım subaylar darbe yapacakmış az daha…

Neredeyse Türk demokrasisi yeniden kesintiye uğrayacakmış…

Taraf gazetesi bir belge ele geçirmiş, her şey bu belgede yazılıymış…

Bu haberleri ve üzerinde konuşulanları duyunca sadece güleyim mi, ağlayayım mı karar veremedim…

Darbe meselesi bu ülkede bitmiştir!

Nasıl ki bu ülkede “irtica” meselesi bitmişse!

Bu anlamda günümüz “Darbe” söylentileri hiç de masum bir görüntü sergilemiyor…

Geçmişte “irtica” geliyor, “şeriat” geliyor korkusuyla siyaseti yönlendiren ve düzenleyen güçler vardı…

Kendi siyasi iktidarlarını korumak isteyenler, muhafazakâr oyların biraz yükselmesi, muhafazakârların ve İslamcıların birazcık iktidara yaklaşmasıyla velveleye veriyorlardı ortalığı ve “şeriat”, “irtica” geliyor yaygarasını kopartıyorlardı…

Zinde güçleri göreve çağırıyorlardı…

Tam olarak benim anlayabildiğim kadarıyla bugünün “darbe” haberleri ve söylentileri de aynı işlevi yerine getiriyor.

Son yıllarda iktidarın niteliği ve kimliği değişmiştir…

Geçmişte sosyolojik olarak  “çevre”de yer alan dünün muhafazakârları, İslamcıları bugün “merkez” e oturmuşlardır.

Çok büyük güç elde etmişler, televizyonlar, gazeteler, holdingler, hatta korunaklı şehirler kurmuşlardır…

Bürokrasinin zirvesine yerleşmişler, sivil iktidarın neredeyse tüm alanını ele geçirmişlerdir…

Ve bu oluşan yeni “merkez”  ele geçirdiği siyasal iktidarı,  siyasal iktidarla kazanılan konumu ve pozisyonunu korumak için geçmişte kendine yapılanı şimdi karşısındakine yapmayı deniyor…

Dün “irtica”cı olarak kendine yöneltilen suçlamaları bugün “darbe”ci olarak karşısındakine yöneltiyor…

Yeni merkezin silahı da “darbe” korkusu..

****

Darbeye muhakkak ki bütün gücümüzle karşı çıkmalıyız…

Demokrasiye, milletin tercihlerine saygı duymayan her türlü oluşumu elimizin tersiyle itmeliyiz…

Ancak “darbe” olacak söylentilerinin demokrasin kılıcı gibi düşüncelerimizin üzerinde sallanması ve bizi etkilemesine de izin vermemeliyiz…

Nasıl ki, geçmişte  “irtica”  gelecek diyerek bize gözdağı vermeye kalkanlara karşı çıkmışsak, bugün de  “darbe” korkusuyla gözdağı verenlere aynı tepkiyi göstermeliyiz…

Böyle ciddi ve kötü bir oyunu her iki tarafın elinden almak Türk demokrasisinin sağlıklı bir zemine oturması için şarttır.

Varsa darbe heveslileri bilsin ki bundan sonra bu ülkede öyle bir şey olmaz…

Bu işi bıraksınlar…

Türk ordusunu rahat bıraksınlar, asli görevini yerine getirsin…

Düşmana korku salan, dosta güven veren imajına halel getirmesinler…

Darbe karşıtı gibi görünen ve bunu kullananlar da bir çift sözüm var…

“Darbe”  kozunu kullanmaktan vazgeçin…

Halkın psikolojisini bozmayın…

Bir kez daha tekrar ediyorum..

Bu oyuna artık son verin!

Yine aynı şeyi yapmaya başladınız…

Medyanız iyi polis,  kötü polis rolünü oynamaya başladı bile…

Biriniz “darbe karşıtlığıyla”, diğeriniz “darbe yanlısı” olmakla birbirinizi suçluyorsunuz…

Aynı geçmişte olduğu gibi, “irtica yanlısı”, “irtica karşıtı”…

Bir haftadır olan da bu zaten…

Ortalığı velveleye veriyorsunuz…

Güya darbeye karşı olanlar “bu bir demokrasi ayıbı” diye televizyon televizyon geziyor…

Güya darbe heveslileri de “Cumhuriyetin kazanımlarının yok edildiği”nden dem vuruyor gazete köşelerinde…

Bu senaryoyu biz sanırım onbeş yıldır iyice ezberledik…

Darbe planına ilişkin belge gerçek mi yalan mı bilemem..

Ama gerçek olan bir şey var ki, sahnelenen oyun…

İki tarafın oyuncuları da değişmiyor…

Bu oyunlar oynanıyorken, mayınlı arazilerin temizlenme meselesini kimse aklına bile getirmiyor…

Daha dün gündemimizin birinci maddesi değil miydi?

Hani ekonomik kriz vardı…

Paketler açıklanıyordu…

Nereye gitti, göreniniz var mı?

Millet kan ağlıyor, işsizlik diz boyu…

Milyonları bulan üniversite mezunu, eğitimli insan depresyona girmiş durumda evinde kös kös oturuyor…

Evinde oturmayanlar da, kendini çirkefin ve bataklığın kollarına atmışlar…

Kimisi annesini babasını, kimi de karısını çocuğunu kıtır kıtır kesiyor…

Tecavüz, almış başını gitmiş…

Çocuk yaştaki kızlar “töre” cinayeti adı altında infaz ediliyor göz göre göre meydanlarda…

Ya “darbe” , ya “irtica”…

Siz bu papatya falıyla uğraşırken toplum nereye gidiyor görmüyor musunuz?