Avrupa'daki kriz lüks otomobil sahiplerini de vurdu. Bankalardan krediyle satın aldıkları cip ve lüks otomobillerinin borcunu ödeyemeyenler bunu ya bankaya ya da bayilere iade ediyor. Gümrükten Türkiye'ye sokarak "sıfır" diye ucuz fiyatla satılan bu araçların gerçek yüzü çok geçmeden ortaya çıkıyor.
Az kullanılmış son model lüks otomobillerin kilometrelerini sıfırlatıp, temizleterek yeni faturası kestiren yan distribütörler bunları gümrükten Türkiye'ye sokarak "sıfır" diye ucuz fiyatla satıyor. Ancak gerçek çok geçmeden ortaya çıkıyor. Yetkili servise gidenler aracın ikinci el olduğunu öğrenince büyük şok yaşıyor.
Bursa Oto Galericiler Odası Başkanı Hakan Yanık, Maliye Bakanlığı ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın tespit ettiği bilgilere göre, bu yolla Türkiye'ye sokulan araç sayısının 10 bine çıktığını söyledi. Emniyet Genel Müdürlüğü'ne yazı gönderildiğini dile getiren Galericiler Odası BAşkanı Hakan Yanık, gümrükten giren araçların iyi kontrol edilmediğini ileri sürdü. Şubat ayında 5 bine yakın olan hileli araç sayısının son aldıkları duyumlarda 10 bine ulaştığını dile getiren Yanık, "Büyük firmalar, araç kiralama şirketi adı altında şirketler kuruyor. Sanayi ve Ekonomi Bakanlığı'ndan teşvik belgesi almak marifetiyle yurt dışından araç getiriyorlar. Sonra da nasıl bir sistem ise bu Türkiye'ye gelen araçlar kılıfına uydurulmak suretiyle sıfır diye vatandaşlara satılıyor. Sıfır faturası olduğu için de Emniyet Müdürlüğü tescil işlemini yapıp plakasını çıkartıyor" diye konuştu.
"HİLELİ ARAÇ ALAN PİŞMAN OLUYOR"
Yanık, hileli araçların genellikle Ankara, İstanbul ve Bursa gibi merkezlerde satıldığını hatırlattı. Maliye Bakanlığı'nın bunu önlemek için çalışmaları olduğunu söyleyen Yanık, "Bürokrasi çok ağır işliyor. Bu araçları alan insanlar pişman oluyor. Suç niteliği taşıyan bir mal. Araçların takibi mutlaka eksiksiz yapılmalı. Çünkü ikinci el ve sıfır arasında gümrükten alınan vergi çok farklı. İkinci elde vergi daha yüksek ancak sıfır otomobilin vergisi daha düşük. Hileli araçlar hem bize hem de devlet ekonomisine zarar. Yan distrübötürler 30-40 tane otomobil getirebilir. Almanya, Belçika ya da Fransa'da az kullanılmış otomobilleri boşa çıkartıp, usulüne uydurarak sıfır faturası kestiriyorlar. Araçların bakımı, temizliği ve kilometre sıfırlaması da yurtdışında yapılıyor. Bu faturalarla araçlar Türkiye'ye giriş yapıyor. 40 bin Euro'luk bir otomobil 20 Euro'ya satın alınıyor. Sonra da Türkiye'de normal sıfır fiyatından yüzde 10-20 düşük fiyatla sıfır gibi satılıyor. Ucuza otomobil aldığını düşünen kişi ise yetkili servise gidip şase numarasından araç kayda girdiğinde aracın 5 bin kilometre bakımının Münih'te ya da Paris'te yapıldığı ortaya çıkıyor. Çünkü büyük otomobil firmalarının yetkili servis sistemleri mükemmel işliyor ve gerçek ortaya çıkıyor" diye konuştu.
"HER ARAÇ KONTROL EDİLMİYOR"
Gümrükte kontrol mekanizmasının kendi tespitlerine göre tam anlamıyla çalışmadığını öne süren Yanık, 10 bin rakamının işin korkutucu boyutlara çıktığını vurguladı. Yanık sözlerini şöyle sürdürdü: "Yurt dışından getirilen araçlardan sadece şüpheli görülenler kontrol ediliyor. Gümrüğe gelen her araç kontrol edilmiyor. Görünümünde herhangi bir sıkıntı gözükmüyorsa araçların fazla kontrol edilmeden Türkiye'ye giriş yapmasına izin veriliyor. Her araç kontrol edilmelidir. Bu aracın trafiğe çıkıp çıkmadığı, nereden geldiği, tescil işlemi görülüp görülmediği sorusu mutlaka sorularak Türkiye'ye girişi yapmalı. Kimse bunun üzerine gitmiyor. Bir göz yumma var. Eğer gümrükte şase numarası üzerinden sorgulama yapılsa ve otomobili üreten fabrika ile online yazışma yapılsa gerçek kısa sürede ortaya çıkar. Türkiye'de ucuz sıfır lüks otomobil alanlar, araçlarının motor ve şase numaralarını yetkili satıcılardan kontrol ettirmeli. Eğer Gümrük Bakanlığı bu işin üzerine ciddiyetle giderse hileli otomobillerin Türkiye'ye gelmesi önlenebilir. Vatandaş da mağdur olmaz" şeklinde konuştu.