Nerede kaldı sizin insanlığınız?

Mustafa Yiğit

Nerede kaldı sizin insanlığınız, sizin Müslümanlığınız?

Suriye’de işler gittikçe kötüleşiyor.

Artık kimin muhalif, kimin devlet, rejim yanlısı olduğunun önemi yok.

Müslümanlar ölüyor.

İnsanlar ölüyor…

Çocuklar, yaşlılar,  kadınlar, gençler ölüyor…

Buna değer miydi diye sormaktan kendimizi alamıyoruz.

Yaşanan bu tabloda, Türkiye’de özellikle kendilerini muhafazakar olarak adlandıran, İslam dünyasının derdiyle dertlendiklerini, tek gündemlerinin bu coğrafyaların özgürleşmesi olduğunu söyleyenlerin samimiyetini de sorgulamak gerektiğini düşünüyorum.

Hiçbir şey insan hayatından daha değerli olamaz.

Oradaki insanlara, muhaliflere gaz verenler, arkanızdayız diyenler şimdi ABD’nin ağzına bakmaktan başka bir şey yapmıyorlar.

Oradan Amerika’dan  gelecek talimatlar doğrultusunda “Müslümanların” ne kadarının yaşayacağı, yada öleceği belirlenecek gibi görülüyor.

Hangi ideoloji, hangi devrim insan hayatından daha önemli olabilir ki?

Şimdi Suriye’nin dostları toplantıları yapılıyor habire…

Bu dostlar,  Suriye’de akan kanı durduramadıktan sonra ne işe yarar?

Suriye’de akan kanın durması için Büyük Ağabey’den onay bekleyenler  sizce bu kanı durdurabilir mi?

Yazık değil mi oradaki yaşayan insanlara, orada onların bir hayatları vardı, orada insanların geleceğe dair beklentileri vardı, orada insanların yuvaları, çocukları, anaları, babaları vardı…

O hayatları sadece Beşar Esad mı kararttı sizce?

Eli kanlı diktatörleri devirmek için küçük bebeklerin ölmesi mi gerekiyor?

Yüzbinlerce Müslümanın kanına girilmesi mi gerekiyor?

Suriye’nin dostları toplantısında aslında devletler bazında hiçbirşey olmuyor.

Birleşmiş Milletler, diğer uluslar arası komiteler sizce ne yapıyor?

Aslında yapılan şey bu toplantılarda “Suriye’de hiçbirşeye karışmayalım, birbirini boğazlasınlar, enerjileri tükensin sonrasına bakarız” durumudur.

Bunu biz İspanya iç savaşında da görmüştük.

Orada yine İngiltere’nin başını çektiği bir komite kurulmuştu Eylül 1936 yılında.

Bu komite Karışmazlık Komitesi olarak adlandırılmıştı!

 İspanya'daki iç savaşa karışıldığı takdirde bunun Avrupa çapında bir savaşa yol açabileceğinden korkuluyordu. İngiltere'nin ısrarıyla kurulmuştu bu komite.

Komitenin aldığı karara göre her iki tarafa da yardım gönderilmeyecekti. Burada, uluslararası hukuk açısından ilginç bir durum ortaya çıkmıştır. Çünkü karara göre, asiler olduğu kadar meşru merkezi hükümet de dışardan yardım alamıyor ve böylece asilerle meşru otorite aynı statüye indiriliyordu.

Karışmazlık Komitesi'nin aldığı bu karara İngiltere ile Fransa uymuş, ama Almanya ile İtalya uymamıştır. İtalya ve Almanya'nın yardımıyla General Franco 1939 yılında İspanya'ya tam anlamı ile egemen olmuştu. Böylece komite fiilen dağılmıştı. Bu komite İspanya'ya dışarıdan silah ve malzeme gönderilmesini engellemek için Nisan 1937'de, İspanya kıyılarını bölgelere ayırarak, her bölgenin kontrolünü Fransa, İngiltere, İtalya ve Almanya'ya vermişti.

Anlaşılan o ki, o gün İspanya için söylenenler bugün Suriye’ye için de dillendiriliyor.

ABD ve yanında yer alanlar önce bir iç savaş çıkardılar sonra da “Eğer Suriye’ye  karışılırsa bir dünya savaş çıkar”  söylemini oturtarak, orada Müslümanların birbirlerini kırmasını sağlıyorlar. Resim bu maalesef…

Suriye’nin bölgelere ayrılarak kontrolünün yine başta Amerika olmak üzere  bu ülkelere verilmesinin yaşanacağı bir sürece doğru gidiyoruz.

Sonunda kazanan yine büyük güçler olacak ve bu süreçte yüzbinlerce masum Suriyeli ölecek, milyonlarcası mülteci olarak başka ülkelerde yaşayacak.

Peki bu gelinen noktada, bizim muhafazakar takım hiç mi  vicdan azabı duymayacak?

O ölen çocuklara öbür alemde ne diyecekler?

“Biz Esad’ı devirecektik, devirirken de kurunun yanında yaş da yandı” mı diyecekler?

Yazık değil mi O masumlara…

Bir insanı öldürmek âlemi öldürmekle eşdeğirdir diyen Peygamberim Hazreti Muhammed  (SAV) size ne diyecek?

 Nerede kaldı sizin insanlığınız, sizin Müslümanlığınız?