Namazı İkame Etmek

Prof. Dr. Ali Akpınar

Namaz, müminin şiarı ve dinin direğidir.. Namaz, müminle mümin olmayan arasındaki en önemli ayıraçtır.. Namaz, kulun Rabbe olan bağlılığının göstergesidir.. Bunca nimetlerine karşılık, Yüce Yaratıcıya teşekkür ifadesidir.. O’na sunulmuş bir dilekçedir.. O’na takdim edilmiş bir hediye paketidir.. Namaz, bizi Yüce Rabbimize yaklaştıran ve Yüce Allah’ın yardımın hak etmemizi sağlayan en önemli vesiledir.. Namaz, peygamberimizin gözünün nurudur.

Kur’ân, namazla ilgili pek çok ayetinde ‘namaz kılmak’tan değil de ‘namazı ikame etmek’ten bahseder. Peki, nedir namazı ikame etmek?

İkame, bir şeyi düzgün ve sağlam bir şekilde dikmek, ayağa kaldırmak demektir.

Namaz dinin direği ise, namazı ikame etmek, hayatın bütün alanlarına yön veren dinin o muhteşem binasını taşıyacak şekilde, namaz sütununu düzgün tutmaktır. Bunun içindir ki, namaz kılmak büyük bir eylemdir ve bu eylemin layıkıyla yerine getirilebilmesi için cemaat olmak meşru kılınmıştır. Buna göre Müslümanlar, bir araya gelecekler, fizikî görünümleri gibi, gönüllerini de bir araya getirecekler ve bu büyük eylemi gerçekleştireceklerdir.

Namazı ikame etmek, hayata namazı taşımaktır. Yani namaz halini hayatın her alanında sürdürmektir. Bunun için ayetlerde Yüce Allah namazı korumaktan bahseder. Namazı korumak, onu devamlı ve vaktinde kılmak, onu gereği gibi kılmak ve namazdan sonra namaz ruhunu yaşatmaktır.

“Ahirete inananlar, Kur’ân’a inanırlar ve onlar, namazlarını korurlar.” (6/92)

“O gerçek müminler namazlarını korurlar.” (23/9)

“Onlar ki, Namazlarını korurlar.” (70/34)

“Namazları ve orta namazı koruyun, gönülden bağlılık ve saygı ile Allah’ın huzûruna durun.” (2/238)

Namaz ikame edilirse, o namaz sahibini kötülüklerden alıkoyar ve o kişinin hayatına yön verir, yani onu yönetir.

“Kitaptan sana vahyedileni oku ve namazı da kıl. Çünkü namaz kötü ve iğrenç şeylerden men'eder. Elbette Allah’ı anmak, en büyük ibadettir. Allah, ne yaptığınızı bilir.” (29/45)

“Ey Şuayb, dediler, senin namazın mı sana, babalarımızın taptığı şeylerden yahut mallarımız üzerinde dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi emrediyor?” (11/87) Gerçekten de Hz. Şuayb’in namazı, kavmine tevhidi, adaleti ve diğer erdemleri emrediyordu. Ama onun kıldığı namaz peygambere özgü bir namazdı, özeldi ve güzeldi. Bunun için ayette senin namazın ifadesi kullanılmıştır. Demek ki kıldığımız namazı sahiplenebilmeliyiz. Biz namaza sahiplenirsek, namaz da bizi sahiplenecektir.

Namazın emrediciliği arasında, aile bireylerine ve çevremizdekilere namazı emretmek de girer. Çünkü bu da Rabbimizin emridir: “Ailene namazı emret, kendin de namaz kılmaya dayan.” (20/132) “Sabırla, namazla Allah'tan yardım dileyin, şüphesiz bu, Allah'a saygı gösterenlerden başkasına ağır gelir.” (2/45) Ayet, namazı ikame etmenin ne kadar önemli, zorlu ve ciddi bir iş olduğuna da vurgu yapıyor. O halde Allah’ın ve peygamberinin bu kadar ısrarla emrettiği bir ibadet, baştan savma ve üstün körü bir şekilde savsaklanamaz, hele asla terk edilemez.

İşte bu ruh ile namazı ikame etmeli, onu hayatımıza taşımalı ve hayatımızda onu yaşamalıyız. İşte ancak o zaman, ömrümüz sona erince, üzerimize dua niyetiyle kılınacak olan namazı hak etmiş oluruz. Son söz yine Söz Sultanının s.a.v: Namaz dinin direğidir, onu ikame eden dini ayağa kaldırmış olur, onu terk eden e dini yıkmış olur.”

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.