Namazdan haz almak

Prof. Dr. Ali Akpınar

Namazdan haz almak, namaza gönül vermekle olur!

Soru: Namazdan zevk almadığımı fark ettim, namaz kılmayı bıraktım. Zaman zaman ailem, arkadaşlarım, haydi namaz kılalım’ diyorlar, onlar istedi diye namaz kılmış olacağımı düşünerek, riya olmasın diye namaz kılmıyorum. Ne dersiniz?

Namaz, Yüce Yaratıcının bizlere buyurduğu, günde beş öğün alınması gereken ruhun gıdasıdır. Namaz, Huzurda duruştur, manevî şarz eylemidir. Yarattığı kullarını her yönü ile iyi bilen Yüce Allah, herkese günde beş vakit namaz kılmalarını ve buluğ çağından ölünceye kadar ara vermeden kılmalarını emir buyurmuştur. Bu, onların hayrına, beden ve ruh sağlıklarının devamına hizmet eden bir emirdir.

Namaz kılmamak, yahut namaza gereken önemi vermemek, ona özen göstermemek, arada sırada onu kılmak günümüz insanının hastalıklarındandır. Bunun pek çok sebebi arasında inanç zayıflığı, namazı tanımamak, namazın farkında olmamak sayılabilir. Sorunu aşabilmek için şunları tavsiye edebiliriz:

Namazla tanışmalıyız. Niçin namaz kıldığımızı/kılmamız gerektiğini fark etmeliyiz. Nasıl namaz kılmamız gerektiğini bilmeliyiz. Namazdaki söz ve hareketlerin ne anlama geldiğini öğrenmeliyiz. Namaza kendimizi vermeliyiz. Namazı keşfetmeliyiz. Niçin tekbir alıyoruz, niçin ellerimizi bağlıyoruz, niçin kıyamda durup Kur’ân okuyoruz, niçin kıbleye dönüyoruz, niçin rukua varıyoruz, niçin secdede sübhane Rabbiyel e’lâ diyoruz, niçin tahiyyat ve niçin selam… gibi sorulara cevap aramalıyız. Unutmayalım namazı tanıdıkça, kendimizi namaza verdikçe ondan alacağımız haz daha bir başka olacaktır. Namaz zorlu bir ibadettir, ancak o kendini Rabbe verenlere zor gelmez! (2/45)

Namaza hazırlanmalıyız. Önce gönlü namaza hazırlamak gerek. Namazın önemini kavrayarak, namaz kılmanın gereğine inanarak kalben namaza gönül vermeliyiz. Ardından namaz bilincine ulaşarak beyni namaza hazırlamalıyız. Sonra dilimizi ve bedenimizi namaza hazırlamalıyız. Namazda okuyacaklarımızı en güzel şekilde öğrenerek, yapacaklarımızı en güzel şekilde yaparak. Kur’ân, Ey inananlar, ne dediğinizi bilene kadar, sarhoş iken namaza yaklaşmayın (4/43) buyurur. U uyarıyı yalnızca içki içen sarhoşlara has kılamayız. Ne dediğinin bilincinde namaz kılmak gerekir.

Namaz kılacağımız ortamın temiz, sakin ve nezih bir yer olması da son derece önemlidir. Evet, yeryüzünün temiz olan her yerinde namaz kılınabilir. Ancak bazı yerlerin manevî yoğunluğu diğerlerinden farklıdır. Kabe başta olmak üzere mescitlerde kılınan namaz farklıdır. Hatta bulunduğumuz yerin en eski mabedinde kılınan namaz daha bir farklı ve faziletli olacaktır. Bu nedenle kendimizi camiye alıştırmalıyız.

Fırsat buldukça farklı camilerde, farklı imamların ardında namaz kılmalıyız. Böylece aynı cami, aynı imam monotonluğundan kurtulabiliriz.

Evde kılıyorsak, evimizin bir namaz köşesi olmalı. Tertemiz seccadesi, temizliği, sakinliği ile kendimizi namaza verebileceğimiz bir köşe olmalı ve mümkün mertebe orada kılmalıyız namazlarımızı. Evdekilerle cemaat halinde namaz kılmayı alışkanlık haline getirmeliyiz. Kur’ân’da, evlerinizi namazgah edinin ve namazı gereği gibi kılın (10/87) buyruğu yer alır.

Ezan, namaza hazırlıktır. Ezanı anlayarak okumak ve dinlemek, ezan okuyan müezzinin söylediklerini tekrar etmek bizi Huzur’a hazırlar. Abdest de hem manen hem de fiziken bizleri Huzur’a hazırlar. Farz namazlardan önce okuyacağımız kamet de öyle. Namazdaki her tekbir, Büyük olan Allah’ın huzurunda olduğumuzu bize hatırlatan uyarı zilidir.

Namaza zaman ayırmak gerek. Namazları artık zamanlara, yorgun olduğumuz anlara sıkıştırmamalıyız. Geniş zamanlarda ve zinde olduğumuz anlarda kılmalıyız. Bunun için namazları ilk vakitlerinde kılmaya gayret etmeliyiz.

Kitaplarımız, hamalın, sayyadın ve sarikin namazı tam namaz olmaz cümlesine yer verirler. Namaz hamalı, büyük küçük abdeste sıkışık halde namaz kılan kimsedir. Namaz sayyadı, namaza konsantre olamayan, namazda oraya buraya bakmayı alışkanlık eden avcının namazıdır. Namaz sarikı ise, namazın rukunlarından, ruhundan, içtenliğinden çalan hırsızdır. Önemli olan bu üç duruma düşmeden kılmaktır namazı.  

Kıldığımız namazlardan haz alamıyorsak, çare namaza ara vermek değil, haz alacağımız namazlarla buluşuncaya dek namaz kılmaya devam etmektir. Mademki namaz reçetesini bizlere Kalplerin Doktoru yazmış, o halde o ilaçtan sonuç alıncaya, manevî şifayı buluncaya kadar, en güzel namazımızı kılan oluncaya dek namaz kılmaya devam edeceğiz.

Farzların başkalarıyla birlikte ve açıkça yapılması, hem gerekli hem de daha faziletlidir. Bunun için namazda cemaat meşru kılınmıştır. Hem başkalarını namaza çağıracağız, hem de çağrıldığımız zaman namaza koşacağız. Bu riya değil, dini yaşamada birbirine yardımcı olmaktır. Ezanın sesli ilan edilmesindeki temel espri de budur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.