MİLLİYETÇİLİK ÜZERİNE

Arif Köse /ey kavmim

                Bir dönem çok ilgimi çekmişti: Tarihin belirli dönemlerinde yaşamış, fetihler yapmış, medeniyetler kurmuş, değişik konularda oldukça ilerlemiş pek çok kavim, kendisinden neredeyse hiçbir iz kalmamışçasına yok olmuştu. Örneğin Antik Mısır denilen medeniyet, Babilliler, Eski Yunan, Amerika kıtasının yerlisi olup bir anda buharlaşanlar ve diğerleri…

            Çok ilerlemiş, gelişmiş bir medeniyet kuracaksın ve sonra senden geriye hiçbir şey, hiç kimse kalmayacak. Bugün Mısır’da yaşayanların, piramitleri ve sfenksleri yapan insanlar olduğunu düşünemeyiz elbette. Peki onca gelişmiş medeniyet nereye gitti, o insanların hepsi tek seferde mi öldü? Cevapsız sorular…

            Sonra içime bir ateş düştü: Ya biz? Hangi toprakta hangi tür üzümün yetiştiğini ve hangi üzümün hangi hastalığa iyi geldiğini kayıtlara geçiren bir Devlet-i Ali Osman’dan, üzümü kuru üzüm – yaş üzüm, sarı üzüm – kara üzüm diye ancak ayırabilen bir millete… Daha geriye gidelim: Kut almadan Hükümdar olunmadan yaşayan bir milletin evlatları bugün Kut’un ne olduğunu bile bilmiyor.

            Çok açık söylemeliyim ki: Gündelik yaşantıda da, tarih sahnesinde başrol oynayan Türk Milleti’nin fertleriyle, bugün Türk adıyla sokakta gezenlerin özelliklerini kıyasladığımızda  pek fazla ortak yön bulunmuyor. Nerede o Türkler? Cevap: Yoklar.

            Peki ne oldu? O insanların torunları değil miyiz? Ne oldu da onlara dair pekçok şeyi bilmiyoruz, bildiklerimizi de gündelik yaşantımıza, huyumuza suyumuza dökemiyoruz? Giyimimizden ticaretimize kadar neden Hunlar’dan, Göktürkler’den, Selçuklular’dan, Osmanlı’dan eser yok günümüzde?

            Ama gel gelelim ki “bizler milliyetçi insanlarız! Vatanını milletini seven kişileriz!”

            Ama ne yazık ki bizim milliyetçilik anlayışımız bayrak, pkk düşmanlığı, Mehter Marşları, Osmanlı seviciliğinden öte geçemiyor. Üç hilali yüzüğüne işletenimiz milliyetçi kabul ediliyor günümüzde. Bıyıkları aşağı sarkıtan ise anlı şanlı milliyetçi.

            Sokaklarımız, pkklılara uçan tekme atan veya atma hevesindeki milliyetçilerle dolup taşarken, bir sanayici, imalatçı ağabeyimiz dert yanıyor:

            “Alanımızda, ürettiğimiz malzeme açısından Türkiye’deki tek yerli üreticisiyiz. Ürünü A’dan Z’ye biz üretiyoruz. Ürettiğimiz malzeme hayvancılıktan sanayiye kadar her alanda kullanılan bir malzeme. Muadilleri parça olarak İsrail’den, hazır olarak Çin’den geliyor. Doğal olarak bizim üretimimiz yerli olduğu için muadillerine göre cüz’i miktar pahalı. Ancak insanımızın çoğu önce benden fiyat alıyor, ardından Çin’e soruyor. 10 dolar fark olduğunu görünce gidip Çin’e sipariş veriyor.”

            İşte 10 dolarlık milliyetçilik budur.

            Senin milliyetçiliğin 10 doların ötesine geçemiyor sevgili kardeşim. Vatan millet bayrak sevdanın “terketme bedeli” 10 dolar.

            Esas milliyetçilik, “3 kuruş ben fazla ödeyeyim ama param ülke dışına gitmesin, benim insanım kazansın, benim sanayim ve ülkem gelişsin” diye düşünebilmektir. Sokakta pkklı dövebilirsin, vatan düşmanları karşısında canını tehlikeye atmak ta senin taşıdığın kanın göstergesidir ama milliyetçilik dediğimiz kavramın bu kadar yüzeysel olduğunu kabul edecek kadar da sığ olmayalım lütfen.

            Torku’nun ürünleri 3-5 kuruş daha pahalı olabilir, ama Konya’nın markasıyken, bizim sağlığımızı düşünerek üretim yapıyorken, elini taşın altına fazlasıyla koymuşken, bazı hizmet sıkıntıları yaşatsa da Torku’nun ürününü özellikle tercih edip almaktır milliyetçilik.

            Ürettiğin gıdanın içerisine, “maliyetini düşüreceğim, daha fazla kazanacağım” diyerek halkının, milletinin sağlığını bozacak katkı maddelerini koymadan gıda üretebilmek, ülke insanının, milletinin sağlığını paradan daha çok sevebilmektir milliyetçilik.

            Ülkenle ilgili veya küresel çapta bir olay yaşanacağını sezinlediğinde, doların euronun yükseleceği ümidiyle koşa koşa dolar euro almamaktır milliyetçilik. O paraları kar etmek amacıyla alanlara gerçekten şaşıyorum. Beklentiniz şu ey vatanını milletini seven (!) ama koşa koşa dolar Euro alan Türk halkı: “Amerika’nın veya Avrupa’nın ekonomisi, benim ülkemin ekonomisinden daha iyi olsun, onların parası benim ülkemin parasından daha güçlü olsun ve ben bundan kazançlı çıkayım”.

            Rezilsiniz siz. Vatansız fare misiniz ki siz limandan ayrılan her geminin bodrumunda yer bulabiliyorsunuz?

            Örnekleri uzatmak mümkündür.

            Hasılı milliyetçilik, kuru kuru bir bayrak sevgisi, toprak için kanını tereddütsüz akıtabilmek olduğu kadar, o vatanı o ülkeyi yaşatabilmek için fedakarlıklar yapabilmeyi de kapsamalıdır. Daha ilkokul sıralarında öğretilen “yerli malı yurdun malı, herkes bunu kullanmalı” günlerine gerekirse geri dönebilmeli.

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.