ANKARA (AA) - AYNUR EKİZ - AK Parti Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Fatma Benli, "Bu millet, çok partili döneme geçişin ardından demokratik sürecin kesintiye uğradığı darbe dönemlerinden çok çekti. Milletimizin, yargı birliği örneğinde olduğu gibi kendi iradesinin üzerinde askeri vesayetin son izlerinin silinmesini destekleyeceği düşüncesindeyiz." dedi.
Benli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, anayasa değişikliği referandumu için meydanlara inmeye hazırlanan AK Parti'nin halka akıllarında kalan tüm soru işaretlerini sonlandıracak açıklamalar yapacağını bildirdi.
Ağır işleyen, vesayetçi bir hükümet sisteminden, iki başlılığı kaldıran halkın layık olduğu icraatlara ulaşmasını kolaylaştıracak bir sisteme geçileceğini belirten Benli, "Biz önemli bir mutabakat sonucu ülkemiz ve bundan sonraki çocuklarımızın geleceği için bu değişikliği Mecliste kabul ettik. Halkın onayına sunduğumuzda değişikliklerin, kendi hayatlarını nasıl olumlu olarak etkileyeceğini anlatacağız." diye konuştu.
Benli, "Anayasadaki iki başlı yönetimin neden olduğu, AK Parti iktidarı zamanında en aza indirilen ancak örneğin Ecevit-Sezer arasında anayasa kitapçığının birbirine atılması örneğinde olduğu gibi daha önce herkesin hayatını çok ciddi derecede olumsuz etkileyen sorunların, bundan sonra yaşanmaması için bir değişiklik önerdiğimizi açıklayacağız" ifadesini kullandı.
- "Darbe dönemlerinin izlerini silecek değişiklikler"
Bu sistemle sıkıyönetim ilan yetkisinin kaldırıldığını, Jandarma Genel Komutanlığının MGK'dan çıkarıldığını, disiplin mahkemeleri dışında askeri mahkemelere son verildiğini, Anayasa Mahkemesinin yapısının tamamen sivilleştiğini belirten Benli, şunları kaydetti:
"Böylece anayasada darbe dönemlerinin izlerini silecek önemli değişiklikler getiriliyor. Sonuçta bu millet, çok partili döneme geçişin ardından demokratik sürecin kesintiye uğradığı darbe dönemlerinden çok çekti. AK Parti iktidarının bu denli benimsenmesinin önemli sebeplerinden biri de bu. Biz meşruiyetimizi halkın içinden olmaktan, aynı dönemde aynı acıları yaşamış olmaktan alıyoruz. Milletimizin, yargı birliği örneğinde olduğu gibi kendi iradesinin üzerinde askeri vesayetin son izlerinin silinmesini destekleyeceği düşüncesindeyiz."
Benli, "Yürütmede çift başlılığın sona ermesi ve koalisyon hükümetlerine ihtiyaç kalmaması sonucunda ülkemizin güçleneceği açıktır." ifadelerini kullandı.
- "Bugünü değil, ülkemizin geleceğini de düşünmek zorundayız"
İstikrarın, AK Parti iktidarının yıllardır halkın büyük bir çoğunluğunun desteğini alabilmesi dolayısıyla var olduğuna işaret eden Benli, "Bugün AK Parti halkın yüzde 50'sinin desteğiyle ülkeye istikrar getirmiş olsa da biz sadece bugünü değil ülkemizin geleceğini de düşünmek zorundayız." dedi.
İki başlı yönetimin ülkenin sorunlarıyla etkin olarak mücadele edilmesini engellediğine dikkati çeken Benli, şöyle devam etti:
"Daha önce bunun örneklerini pek çok defa yaşadık, başbakan ve cumhurbaşkanı arasında birbirlerine anayasa kitapçığı atılması neticesi tek bir gecede yüz binlerce insan iflas etti. Şu an istikrarlı bir hükümetimiz olduğu için, anayasadaki çift başlılığın neden olduğu sorunları minimumda yaşıyoruz, ancak Türkiye şu an hem FETÖ, hem DEAŞ, hem PKK, hem DHKP-C gibi dört farklı terör örgütüyle mücadele etmek durumunda. Bin 400 kilometrelik sınırı olan iki komşusunda da yaşanan ateş, Türkiye'yi direk etkiliyor. Türkiye, çok büyük bir ülke olduğu için bir taraftan terörle diğer taraftan ekonomisinin istikrarda olması için verdiği için mücadelesinde başarılı oluyor. Biz bundan sonrasını düşünmek ve anayasadaki çift başlılığın neden olduğu istikrarsızlığı ortadan kaldırmak zorundayız. Örneğin şu sorunun cevabını düşünmek ve önlem almak zorundayız. 15 Temmuz halkımızın muhteşem direnişi ile akamete uğratıldı. Ancak bu hain girişim, cumhurbaşkanı ile başbakan arasında uyumsuzluğun olduğu bir dönemde ya da bir koalisyon hükümeti zamanında gerçekleşseydi Türkiye bugün aynı konumda olabilir miydi?"
Benli, demokratik rejimlerde toplumun büyük çoğunluğunun bir partiyi desteklemesinin sıradan bir durum olmadığına değinerek, şunları söyledi:
"Bir gün elbette geçmişte de olduğu gibi seçimlerde oylar farklı farklı partiler arasında bölünebilir ve ülkemiz koalisyon hükümetlerine mahkum duruma gelebilir. Söz konusu dönemlerin yaratacağı gerilim ve istikrarsızlığı tekrar yaşamak istemiyorsak ülkemizin geleceğini düşünmek ve hem demokratik taleplerin karşılanacağı hem de güçlü bir Türkiye hedefine ulaşmamızı sağlayacak bu sistem değişikliğini yapmak zorundayız. Bu değişikliği kendimiz için değil, bizden sonraki nesillerin sorun yaşamaması için gerçekleştirmemiz gerekiyor."
- "Soyut diktatörlük söylemlerinizin somut bir dayanağı yok"
Yeni sistemin diktatörlük getireceği iddialarına ilişkin Benli, bu söylemlerle halkın kafasının karıştırılmak istendiğini, buna karşı gerçekleri anlatmanın yeterli olacağını dile getirdi.
Hükümet sistemlerinin bizatihi demokratik ya da antidemokratik olduklarını söylemenin "abesle iştigal" olduğunu vurgulayan Benli, "Biz hem yasamanın hem de yürütmenin meşruiyetini doğrudan doğruya halktan aldığı bir sistem öngörüyoruz. Bunu yaparken de cumhurbaşkanını şimdiki durumdan farklı olarak işleyebileceği suçlar bakımından sorumlu hale getiriyor, vatandaşlara da kendi cumhurbaşkanı adayını önerme imkanı getiriyoruz. Demokrasiye hizmet edecek düzenlemelerle ülkemizin güçlü ve istikrarlı bir yapıya kavuşmasını tercih ediyoruz. Bu noktada soyut diktatörlük söylemlerinizin somut bir dayanağı bulunmadığı açıktır." şeklinde konuştu.
- "Muhalefet, halkta farklı bir intiba oluşturmaya çalışıyor"
Muhalefetin kafa karışıklığı ile halkta farklı bir intiba oluşturmaya çalıştığını belirten Benli, yargı alanında yapılan değişiklikler konusunda da aynı durumun geçerli olduğunu kaydetti.
Muhalefetin yargının "tarafsız" olacağına dair hüküm konmasına dahi karşı çıktığını savunan Benli, "Muhalefet yargıyla ilgili gerçek dışı iddiada bulunmaktadır. Sonuçta değişiklik teklifinde HSYK'ya yeni düzenlemede HSK'ya cumhurbaşkanın atayacağı üye sayısı aynıdır. Adalet Bakanı ve Adalet Bakanı Müsteşarının HSK üyesi olma durumu aynıdır. Sadece kalan üyeleri Meclis'in seçeceği düzenlenmektedir. Meclisteki milletvekillerini de sonuçta millet seçmektedir. Buna karşı çıkmak, 'ben milletten daha iyisini bilirim' diyerek millet iradesine karşı çıkmaktır." dedi.
Benli, cumhurbaşkanının yetkilendirilmesinin, halk tarafından seçilmesinin doğal bir sonucu olduğuna işaret ederek, dolayısıyla cumhurbaşkanının meşruiyetini doğrudan doğruya halktan aldığını kaydetti.
Anayasa değişikliğindeki amacın bütün ülkenin refahı olduğuna dikkati çeken Benli, "Bu noktada getirilen sistem değişikliğinin, onaylayıcısı milletimizdir. Bize düşen milletimizi değişiklikler konusunda bilgilendirme, bu konuda yanlış anlaşılma ya da kötü niyetle yapılan saptırmaları gidermek için halkımıza tek tek değişikliklerin içeriğini anlatmaktır." diye konuştu.
Referandum sürecinde bu konunun tek bir kişi ya da parti meselesi olmadığı, Türkiye ile ilgili olduğunun anlatılacağını aktaran Benli, "Bilgilendirmeler her düzey ve yerde yapılmaya devam edilecektir. Referandum öncesi tek tek bilgilendirme yapılacaktır. Akabinde sonuç ne olursa olsun milletimizin iradesine sahip çıkılacaktır." ifadelerini kullandı.
AA