Merkezi Ezan sistemi hakkında...

Prof. Dr. Ali Akpınar

Merkezî ezan sistemi hakkında bazı düşünceler!

 

Ezan, İslam’ın en temel ibadetinin vakitlerini duyuran bir çağrı. O, İslam’ın şiârlarının en önemlisi. Müslümanlık göstergesi yani. Ezan cümleleri, İslam’ı veciz bir biçimde özetleyen cümlelerden oluşuyor. Ezan, aynı zamanda Müslüman’ın zamanını ayarlayan, disipline eden önemli bir uyarıcı. Zamanın bütün ânlarının önemli olduğunu hatırlatan bir bildiri. Eskiden çalışma, buluşma, tanışma saatleri ezan saatlerine göre ayarlanırdı. Sabah namazında sonra, öğle namazından önce, ikindiden önce, akşam vakti, yatsıdan sonra gibi cümleler konuşma dilinde çokça kullanılırdı.

Eskiler, saatlerine baktıklarında saatin üçüne beşine bakmaz, namaz vakitlerini kastederek vakit tamam, vaktin çıkmasına çeyrek var, yarım saat sonra vakit giriyor gibi cümlelerle saati öğrenmekten asıl amacın ne olduğunu özetleyiverirlerdi.

Ezân ile ilgili bu hatırlatmalardan sonra güzel şehrimizde merkezden okunan ezânlara sözü getirmek isteriz. Merkezî ezan uygulaması başlayalıdan beri uygulama ile ilgili pek çok şey söylendi. Biz bu söylenenleri tekrarlayacak değiliz. Ancak konu ile ilgili bazı gözlem, tespit, teklif ve hatırlatmalarda bulunacağız. Dileriz konu ile ilgilenenler bunları okur ve gereğini yaparlar.

Merkezî ezan uygulamasının her şeyden önce, halkın içerisinden müezzin yetiştirme imkânını büyük ölçüde ortadan kaldırdığını söylemeye bile gerek yok. Hatta görevlilerimiz bile güzel ezân okumayı unutur oldu. Uygulamanın görevlileri tembelleştirmesi de işin cabası. Uygulama ile genç ihtiyar pek çok insan ezan okuma heyecanını yaşamaktan mahrum kaldı.

Sözgelimi bendeniz küçük yaşta okuduğum ilk ezanımı asla unutmam. Mahalle camiinin sabit mikrofonuna yetişemediğimden yağ tenekesinin üzerine çıkarak okuduğum o masum ezânımı! Daha sonraları imamlık yaptığım yıllarda ve diğer zamanlarda okuduğum onca ezânın içerisinde, o ilk ezanın ayrı bir yeri ve unutulmaz hatırası var. İşte bu heyecandan ve tatlı anılardan mahrum kaldı bunca insan!

Bir de genellikle merkezden seçkin hafızlarımızca pek güzel sadalarla ezanlarımız okunuyor. İyi ya işte, diyeceksiniz! Ama ben bunda da farklı bir şey görüyorum: İnsanımız güzel ezânı kanıksadı gibi geliyor bana. Artık gürül gürül okunan ezanlar pek fazla dikkatini çekmez oldu. Oysa eskiden çeşnili okunan ezanlar içerisinde en güzel okunana kulaklar dikkat kesilirdi.

Ah eski ezanlar diyerek geçmişe mehdiye düzmek için kaleme alınmadı bu yazı. Ancak şunu söylemek isteriz: Bu uygulamaya geçileli şunca yıl ne değişti? Uygulamanın artıları ve eksileri nelerdir? Bu uygulama halkımızda ve görevlilerimiz üzerinde ne gibi etkiler meydana getirdi? Bunların araştırılması gerekir. Maalesef biz de bu gibi araştırmalar pek yapılmaz. Örneğin ezan okumaktaki asıl amaç namaz vaktini insanlara bildirip onları cemaate çağırmak ve namazlarını kılmalarını onlara hatırlatmaktır. Peki merkezî güzel ezan okumasına geçildikten sonra cemaatte yahut namaz kılan insanımızda gözle görülür bir artış oldu mu? Bu konuda herhangi bir anket yapıldı mı?

Burada söylememiz gereken önemli bir husus da çoğu vakit on dakika kadar süren ezân, bazı saatler sözgelimi telefon görüşmelerini aksatıyor, semaya yükselen aşırı tondaki yüksek ses çalışanları, belki hasta ve küçük çocukları rahatsız ediyor olabilir. Katıldığımız birden fazla mecliste, namazında niyazında olan pek çok kişi bu tedirginliklerini biraz da çekinerek dile getirdi.

Tekrar altını çizelim ki ezân İslam’ın önemli göstergelerinden biridir elbet. En güzel ve gür sedalarla okunmalıdır o. Nitekim peygamberimiz bunun için sesi gür ve güzel olanları seçerdi. Onun Bilal Habeşî, Abdullah b. Ümmi Mektum başta olmak üzere birden fazla müezzini vardı. Ama Muhammedî ezan sünnete uygun tarzda okunmalı, ölçüyü kaçırmadan, kimseyi ürkütmeden ve incitmeden tabi ki.

Şu önerilerimizle yazımıza son verelim:

Oluşturulacak gezici ekiplerle aşırı tondaki sesler ayarlanmalıdır. Bu konuda görevli imamlarımız ve cemaatimizden de faydalanılabilir.

Mesâî günleri ve çalışma saatlerinde okunan ezanlar daha kısa tutulmalıdır. Sünnete aykırı aşırı tegannî ve lahin okuyuşlardan kaçınılmalıdır. Özellikle Cuma salâları kısaltılmalıdır.

Merkezî sistem ezân okuma uygulaması her yönü ile gözden geçirilmelidir. Özellikle teknik arızalara artık bir son verilmelidir. İçerisinde bulunduğumuz ayda bizzat şahit olduğum şu iki aksaklık gerçekten bu çağa yakışmıyor: Bir vakit zamanı geldiği halde ezan okunmadı, tetikte bekleyen görevliler kendi camilerinden ezân okumaya başladılar. Ezanlar yarıya geldiğinde ise, merkezden gelen ses hepsini kıstı! Daha geçen gün, sabah namazına durduğumuzda, namazın ortasında merkezden Kur’ân kıraati gelmeye başladı. İki kıraat birbirine karıştı ve tabi ki ne huşu kaldı, ne huzur! Bir tarihte küçük bir ilçemizde Medîne makamında güzel bir ezan okunuyor, yanımızda bulunanlara ‘maşaallah böyle güzel sesli elemanlarınız da var!’ deyince, ‘Yok be hocam bu kasetten okunuyor’ cevabı hepimizi üzmüştü. Bunlara kesinlikle son verilmelidir.

Şairimiz ‘Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli’ derken çoğul ifade kullanıyor. Oysa koskoca şehirde bir vakitte sadece bir tek ezan okunuyor! Bu da düşünülmeye değer bir husus.

Diyanetimizin merkezden hutbe hazırlama ve merkezden vaaz etme uygulamasına son verme kararı aldığı şu günlerde merkezî ezan uygulamasına da bir dikkat çekelim istedik. Gereğini yapmak etkili ve yetkililere düşer tabi ki.

 

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.