Merkez Bankasından Zülkif Bey iki saatte imza atar, Vergi Dairesinden

yazar-45

Son bir kaç haftadır bu satırlarda Türkiyemiz’in güzelliklerini, zengin tarihini, engin tabiatını ve bunların bizler üzerindeki olumlu etkilerini yazmıştık. Ancak bu hafta o güzelliklerden farklı olarak, yine Türkiyemiz’in can sıkıcı manzaralarından bahsedeceğiz. İnsanı çileden çıkartan ve bu ülkede yaşayanları her gün hayatından bezdiren hantallaşmış bürokrasi değişmemek için âdeta direniyor.O çetrefilli, girift, kağıt-evrak sistemi ve çoğu zaman anlamsız bürokrasinin savunucuları bazen Merkez Bankası’nda bir müdür olan Zülkif Bey, bazen Vergi Dairesi’nde Şef olan Hilmi beyler olarak karşımıza çıkıyor. Sanki bunlar çağın getirdiği değişmelere karşı koyarcasına bürokrasiyi savunyorlar, anlamsız ve külfetli yasaları kendileri de gayet iyi bildikleri halde. Sanki sosyal değişime karşılar...Gerçi sosyal değişme ya da zihniyet değişmelerinin ne kadar zor olduğunu, Selçuk Üniversitesi eski Rektörü, sosyolog ve halk adamı Erol Güngör’den öğrenmiştik. Değişmenin çetrefilli bir süreç olduğunu biliriz. Mevcut yapı işleyişini devam ettirir. Yeniliklerden korkar. Değişmeye âdeta direnir. Siz Ankara’da istediğiniz kadar yeni yasalar çıkartınız. AB’ye girmek için hazırlıklar yapınız. Eğer bu yasaların uygulandığı alanlarda bürokrasi değişiklikleri uygulayamaz ya da mevcut yasaları yaratıcı bir metodla yorumlayamazsa, işiniz bir hayli zor demektir. Eğer bürokratlarınız, memurlarınız, yani uygulayıcılarınız olaylara tenkitçi bakamıyorsa, kendileri karar veremiyorlarsa, yıllar önce uygulanan sistemi günümüzde uygulamaya çalışıyorlarsa bir hayli işiniz var demektir.İşte bu ülkede yaşayanların her gün, Türkiye dışından, seve seve bu ülkeye gelen ve hayal kırıklığına uğrayan vatandaşlarımızın anlattıkları olaylardan sadece bir kaçı aynen şöyle.Vatandaş parasını Merkez Bankası’na yatırır. Zira Holdinglerden canı yanmıştır. Bunun için yaz aylarında, yani Avrupa’daki vatandaşlarımızın yoğun olarak tatile geldikleri aylarda Merkez Bankası şubeleri bir hayli kalabalık olur. Konya Merkez Bankası’na yolu düşen bir vatandaşımız anlatıyor. Geçen sene bankaya yatırmış olduğu parasını bu yıl çekmek istiyor. Bunun için işlemlere başlamış. İlk önce pasaportu, sonra diğer evraklar sorulmuş. Gayet normal. Üç beş kağıda üç beş imza. Canı sıkılsa da, anlamını bilmese de atmış imzayı, işinin bir an önce bitmesi için. Ve sıra artık beklemeye gelmiş. Vatandaşın parasını alabilmek için memur, müdür yardımcısı ve bölüm müdürü imza atması gerekirmiş. Olabilir. Vatandaş beklemiş de beklemiş. Artık sabrı taşmış ve memura sormuş. Bu imza işi ne zaman bitecek ? Paramı bana geri vermek için bir komisyon filan mı toplanacak, onlar mı karar verecek? Neden bu kadar uzun sürdü bir imza meselesi? Müdür Bey vekaleten bakıyormuş. Esas müdür yokmuş. Memurla müdür beyin masasının arası bir buçuk iki metre uzaklıkta. Evrağın bu mesafeden geçmesi gerekiyor. Ve vatandaş saat tutmuş. Vekaleten müdürlük yapan Zülkif Bey, evrakı tam bir saat elli sekiz dakikada imzalamış. Vatandaş pes doğrusu demiş ve bankadaki parasını tek kuruş bırakmamak üzere çekmiş. Ve bankadan çıkarken Merkez Bankası’na bir daha Allah yolumu düşürmesin dileğinde bulunmuş.Bir başka vatandaşımızın babası Hollanda’da vefat etmiş. Geride kalanları yasa gereği veraset ilamı çıkartmak için gerekli yerlere başvurmuşlar. Maliyeye bildirimde bulunmaları için vefat edenin bankalardaki hesaplarında var olan paralarının miktarının bildirilmesi gerekirmiş. Halk Bankası’na müracat etmişler. Banka Müdiresi Sıdıka Hanım demiş ki, kardeşim babanızın hesap numarası bu şubede değil, İzmir’de. Ee ne olacak? O şubeye gideceksiniz, söz konusu evrakı oradan alacaksınınız. Vatandaş bunun mümkün olmadığını belirtmiş. Neyse Müdire Hanım ikna olmuş ve demiş ki madem öyle pasoportunuzun bir fotokopisini çektirin, harcını ödeyin ve istediğiniz yazıyı print edelim demiş. Vatandaş olayı anlamakta zorlanmış. Siz demiş, babamın parasını senelerce kullanacaksınız ve bir A4 kağıt için harç isteyeceksiniz. Utanmıyor musunuz bunu isterken demiş ve bankadan çıkmış, gitmiş.Vatandaşın işi bitmiyor. Beyşehir Vergi Dairesi’ne evrak teslim edecek. Bölüm Müdürü gelin buraya diyor, gelin. Bakıyor evraka. Eksik kardeşim bu evrak. Böyle kabul edemeyiz, diyor. Sanki Çalıkuşu’ndaki filmin kahramanı Feride’nin tayin sahnesindeki bürokrasi mübarek... Bütün mallar el yazısıyla yazılacak diyor. Vatandaş, memur bey o liste belediyeden tasdikli olarak zaten ek belge olarak sunulacak. Neden aynı şeyleri tekrar yazalım? Siz belediyenin vermiş olduğu resmi evraka güvenmiyor musunuz? Hayır kardeşim, diyor bölüm şefi Hilmi Bey, hayır. Bizatihi doldurulacak. Vatandaşın bu işin içinden çıkması mümkün değil. Zira bir çok teknik terim var, formülde. Neyse Hilmi Bey yardımcı oluyor, bir sürü zaman harcanıp dolduruluyor formül. Müdür Bey evrakı tam teslim alacakken, bir mavi kitap çıkartıp, vatandaşın eşine siz de mi yurtdışındasınız beyefendi diyor, anlamsız anlamsız. Evet, cevabı karşısında oldukça rahat bir şekilde mevzuatla ilgili yasayı okuyor vatandaşa. Ve diyor ki, beyannameyi dört ay içinde doldurmadığınız için cezalı kabul ederiz diyor. Vatandaş olaya isyan ediyor tabii ki. Kardeşim biz yurtdışındayız, nasıl olur da dört ay içinde müracat ederiz? Ben bilmem diyor, Hilmi bey, bak Mavi Kitap’ta böyle yazıyor diyor. Mavi Kitap’taki cümle muğlak. Memurun yorumuna kalmış bir cümle. Eğer memurun karşısında o cümleden farklı yorumlar çıkarabilen birisi varsa o zaman Hilmi beyler gibilerin alnından ter akmaya başlar. Ve Hilmi beyler alaylı bir şekilde kendilerini haklı çıkartmak için ‘Hem ne olacak devlete katkı olur, fazla bir para değil’ derler. Vatandaşın sabrı taşmıştır artık. Sizin evrakınızın da, beyannamenizin de, cezanızın da .... diyerek, olay yerini terkeder... Elbette çözüm bu değil. Bu sahne ancak üçüncü dünya ülkelerinde olur. Türkiye hızla kalkınan ve çağdaşlaşan bir ülke. Ancak zihniyet ne diyecekseniz, işte…Evet, anlatmaya çalıştığımız olaylar ülkemizin gerçekleri. Hantal bürokrasi ve değişime ayak direten memurlar, vatandaşa her gün, Avrupa’dan gelenlere de bir yaz tatili süresince işkence etmeye devam ediyorlar.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.