Mama çalan anne

Mustafa Yiğit

Mama çalan anne ve onun seçimi…


Aslında gündem çok mu çok sıcak, konuşulacak, yazılacak pek çok konu var.

Mesela bu ülkenin yöneticilerinin sanat anlayışı tartışılıyor...

Aslında öyle demedi diyen bakanını yalanlayan başbakanın sanata bakışı tartışılıyor....

Kendi belediyesi tarafından yaptırılan bir esere "ucube" diyen başbakan...

O eser gerçekten sanat yönünden bir ucube midir, değil midir bilemem...

Ancak "ermeni açılımı" denen bir ucubenin abidesi olarak oraya dikilmişti, iktidarın belediyesi tarafından o heykel.

Politik açıdan ucube olan bu anıta, sanatsal açıdan ne denir bilemiyoruz?

En iyisi onu sanatçılar söylesin.
Garip bir şekilde gerçekleşen tahliyeler var mesela yine gündemde.

İktidar ve yargının birbirinin üzerine attığı ama ikisinin de  hatalı olduğu bir tartışma sürüp gidiyor.

İktidar hatalı, çünkü altı yıldır ertelenen bir 102. madde garabeti var.

Altı yıl önce dönemin parlamentodaki iktidar ve muhalefet partileri tarafından çıkarılmış, ancak sürekli ertelenmiş.

Sanırım yine bir seçim yatırımı olarak 2010 yılının son gününe bırakılmış...
Şimdi siyasetlerini bu tahliyeler üzerinden yapıyorlar.

Hem de öyle acımasız bir tartışmayla yapıyorlar...

“Yandaş” ve “karşıdaş” medya şimdi bu tartışmanın alevlenmesini sağlamış durumda...

Seçime kadar bu sürer gider.

Bütün bu tartışmalar aslında bana referandum öncesi ve sonrası yapılan tartışmaları hatırlattı…

Sahi ben şimdi düşünüyorum da bu Referandum niye yapılmıştı?

Neyi değiştirdi?

Hangimizin hayatında kolaylık sağladı?

Somut olarak elimizde bir veri var mı?

Hani daha demokrat bir ülke olacaktı Türkiye?

Hani yargı kapılarında sürünmeyeceklerdi insanlar?

Hani daha adil bir sistem gelecekti?

Hani kadın erkek eşitliği daha sağlam bir şekilde tesis edilecekti?

Referandum sonrası bu ülkede ben en ufak bir demokrasi rüzgarı göremiyorum.

Aradan dört ay geçti, hala yargının sorunlarından bahsediyoruz.

Aradan dört ay geçti "başörtülü" kızlarımızla ilgili ne gibi bir gelişme var?

Ha unuttum bir gelişme var.

Onlara  mahkemenin yolunu gösteriyoruz.

Bireysel başvuru yapacaklarmış da anayasa mahkemesine, mahkeme de karar verecekmiş...

İşimiz mahkemeye kaldıysa Allah sonumuzu hayretsin.

Hem 12 Eylül'cüler de yargılanacaktı mesela...

Ben onunla ilgili hala bir şey duymadım.

Pardon duydum, 12 Eylül mağdurlarının o süreçte mahkum olarak geçirdikleri seneleri sigortalı olarak gösterme girişimi iktidar tarafından engellendi…

Ayrıca engellilere pozitif ayrımcılık yapılacaktı?

Ama bırakın pozitif ayrımcılığı hükümet neredeyse "engellileri" kendi elleriyle oluşturacakları gettolara hapsedecek, onları sosyal hayatın dışına çıkaracaktı neredeyse. Allah'tan yine bir "engelli" vekilin çığlığı buna engel oldu.

Türkiye bir masallar ülkesi haline geldi.

İçinde daha çok kâbusların yaşandığı bir masallar ülkesi...
Hala yandaş ve karşıdaş medyanın atışmaları, siyaseti yönlendirme çabaları hakim...
Asıl üzerinde durulması gerekenler ise es geçiliyor...
Mesela bir haber;  "Mama çalan anne bebeğiyle cezaevine atıldı" diyor.
Bir alışveriş merkezinden bebeğine "mama" çalarken yakalanan  anne resmini canlandırıyor musunuz gözünüzde?
İşte bu referandum, aç bebeğini doyurmak için mama çalan annenin bebeğiyle birlikte cezaevine konulmasını engelleyebildi mi diye soruyorum kendime…

Aslında hiç bir şey çözülmemiş gördüğünüz gibi…

2011 seçimi öncesi de bu çözülemeyenler üzerinden yapılacak siyaseti göreceğiz yine…

Kendileri çözümsüzlük girdabına sürükledikleri sorunları yine halkın önüne ısıtarak getirecekler…

Yemekler bayat, söylemler bayat ama “mama çalan” annenin durumu gerçekten acı bir hayat…

2011 mama çalan annenin seçimi olacak…