Kurbanın anlamı

Doç. Dr. Murat Kayacan

Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisinin verdiği bilgilere göre, birçok din ve kültürde mevcut olan kurban kesme ibadeti İbrahimi gelenek olarak, kutsal mabedin 70 yılında Romalılar tarafından yıkılışına kadar İsrailoğulları tarafından da sürdürülmüştür. Tevrat'ta ve Kur'an'da belirtildiğine göre Hz. Musa zamanında İsrailoğullarından sağlam, kusursuz, üzerine hiç boyunduruk binmemiş inek kurban etmeleri istenmiş ve bu kurbanla ilgili işlemler ayrıca bildirilmiştir. Tevrat'ta kurbanın temiz ve eti yenilen hayvanlardan seçilmesi istenmiştir.

Hz. İsa zamanındaki kurban uygulamaları Ahd-i Atîk'e dayandırılmaktaysa da sonradan Hıristiyanlıkta Hz. İsa’yı merkezileştiren farklı bir kurban anlayışı geliştirilmiştir. İncillerdeki, "İsa'nın kanı birçoklarının günahının bağışlanması için döküldü" (Matta, 26/26-28) "İnsanoğlu kendisine hizmet edilmeye değil, ancak hizmet etmeye ve birçokları için canını fidye olarak vermeye geldi (Matta, 20/28; Markos, 10/ 45) ve Pavlus'un mektuplarındaki "günah için bir kurban" (İbrânîler'e Mektup, 10/ 12) ve "Tanrı'ya kurban (Efesosiular'a Mektup, 5/2) şeklindeki ifadeler, Hz. İsa'yı insanlığı aslî günahtan kurtaran bir kurban (Romalılara Mektup, 5/12-21; I. Korintoslular, 15/21-22) olarak gören inanca esas teşkil etmiştir. Böylece Hıristiyan ilahiyatında Hz. İsa'nın haç üzerindeki ölümünün tek başına yeterli ve diğer kurban sunma fiillerini faydasız kılan biricik kurban olduğu inancı kabul edilmiş, Hz. İsa kendisi ilk ve son kurban olarak Ahd-i Atîk'in kurban sistemini iptal etmiştir.

Cahiliye toplumunun dinî hayatında önemli bir yeri olan kurban âdeti İslâm dininde cinayet, şirk, israf, hayvana eziyet ve çevre kirliliği gibi olumsuz unsurlardan temizlenerek taabbüdî, malî ve sosyal nitelikleri bir arada bulunduran bir ibadet halini almıştır.

Saffet Köse’nin Şamil İslam Ansiklopedisi’ndeki “kurban” makalesinden ifade edildiği üzere kurban, Allah'a yaklaşmayı Allah yolunda malların feda edilebileceğini, Allah'a teslimiyeti ve şükrü ifade eder.

Kur'an-ı Kerim’de "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes." (Kevser, 108:2) denilmekte buna paralel olarak Hz. Peygamber (s) de, "İmkânı olup da kurban kesmeyen bizim namazgâhımıza yaklaşmasın." (İbn Mâce, Edâhı, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 321) demektedir. Her iki ifade de bu güzel ibadetten geri durma eğiliminde olanları uyarı niteliğinde görülebilir.

Kurban Allah'a yaklaşmak maksadıyla kesilir ancak Allah'tan başkası adına hayvan kesmek ise haramdır. Kurbanın eti konusunda en güzel olanı 1/3’ünü ihtiyaç sahiplerine, 1/3’ünü eşe dosta ve son kalan 1/3’ünü de ev halkına ayırmaktır.

“Gelsinler de çeşitli yararlarını gözleri ile görsünler ve Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları belirli günlerde kurban ederken O'nun adını ansınlar. Bu hayvanların etinden hem kendiniz yiyiniz, hem de sıkıntı içinde bulunan yoksullara yediriniz.” (Hac, 22: 28) ayetinde Seyyid Kutub’un ifadesiyle, kurban kesilirken Allah'ın isminin anılması öncelikle vurgulanmaktadır. Çünkü kurban ibadet niyetiyle yapılan bir hayvan kesim işlemidir ve kurbandan maksat Allah'a yakınlaşmadır. Sanki ayette, “Kurban kesmenin asıl hedefi budur, kurbanın kendisi hedef değildir.” denmek istenmektedir. Peki, bu ayette niçin kurbanı kesenin de yemesi istenmektedir? Kurban bayramında kesilen kurbandan yenmesine ilişkin emir, bu etten yemenin serbestliğine işaret ya da yemeye teşvik etmek içindir. Ama fakiri doyurmaya ilişkin emir, bu eylemin bir zorunluluk olduğunu göstermektedir. Belki de kurban sahibinin de kestiğini yemesinden maksat, bu etin temiz ve güzel olduğunu fakirlere göstermektir.

Bugün Arefe yarın Kurban Bayramının ilk günü. Bizi bugünlere kavuşturan Allah’a sonsuz hamdu senalar olsun, bayramınız bereketli olsun.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.