“Kur’an Mesajı”nın..

Doç. Dr. Murat Kayacan

“Kur’an Mesajı”nın çevirisi üzerine

Konya Üniversitesi İlahiyat hocalarının yayınladığı ve sayı editörlüğünü Muş Alparslan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat’ın yaptığı Marife adlı hakemli derginin Kur'an özel sayısı geçtiğimiz Cuma günü elimize ulaştı. Dergide; Muhammed Esed’in (1900-1992) Kur'an Mesajı (çev. Cahit Koytak ve Ahmet Ertürk, İşaret Yay., İst.,) adlı meal-tefsirinin 1999 baskısı esas alınarak[1] mealin Türkçe çevirisine yönelik Mahmut Ay’ın eleştiri içerikli bir yazısı yer almakta. Ay, “Kur'an-ı Kerim’i bizzat orijinal dili olan Arapça’dan tercüme etmek yerine, çevrildiği bir başka dilden tercüme etmek, ne ilmi ne de dini açıdan tasvip edilecek bir durumdur.” dese de “Kur’an Mesajı adlı eserde dipnotlu açıklamaların mevcudiyetinden dolayı” bu yöndeki eleştirisini hafifletmektedir. Biz bu yazıda Ay’ın titiz ve uzun soluklu çalışması olan  söz konusu makalesindeki tenkitler içinde makul bulmadıklarımızdan birkaçına değineceğiz. Bu değinimiz, yazarın yaptığı “yerinde değerlendirmeleri” gölgeleyici şekilde algılanmamalıdır.

Ay, “Kalem (68)/17’deki “[As for such sinners], behold We “[but], try them” ifadesi “Ve biz o [günahkâr]ları sadece [sınayacağız].” şeklinde çevrilmiştir. Halbuki ‘[Böyle günahkârlara gelince] Biz onları sınarız.’ şeklinde çevrilseydi hem ‘as for’un anlamı verilmiş hem daha doğru bir zaman kipiyle çevrilmiş hem de Türkçe olarak cümlenin anlamını bulanıklaştıran ‘[sadece]’ kelimesi gereksiz yere kullanılmamış olurdu. Zira kaynak cümledeki ‘“[but]’ bağlacı, ayetin birinci cümlesini (behold We try them) ikinci cümleye (as We tried the owners of a certain garden) bağladığımızda ancak anlamlı olabilir.” demektedir. Ay’ın anlamı bulanıklaştırdığını söylediği “sadece”nin çeviride bulunması bir bulanıklık getirmemektedir. Zira insanın dünyada bulunuş nedeni sınavdan geçirilmesidir. Ayrıca İngilizce’deki “but” “sadece” anlamında da kullanılmaktadır. Söz konusu ayetin çevirisinde “sadece”nin yer almasının sorun çıkarmadığını bir sonraki ayetle birlikte çevirerek şöyle gösterebiliriz: “[As for such sinners], behold, We [but] try them as We tried the owners of a certain garden who vowed that they would surely harvest its fruit on the morrow.”; “[Böyle günahkârlara gelince], biz onları sadece denemekteyiz. Meyvelerini ertesi gün kesinlikle toplayacaklarına dair yemin eden bahçe sahiplerini denediğimiz gibi.”

Esed, Âl-i İmran (3)/119’u şöyle çevirmiştir: Lo! It is you who [are prepared to] love them, but they will not love you, although you believe in all of the revelation…” Bu ifadelerin ‘Siz onları sev[meye haz]ırsınız, ama onlar bütün vahiylere inansanız bile sizi sevmeyecekler…’ şeklinde tercümesinin yerine Ay, şöyle bir ayet meali önermektedir: “Siz onları sev[meye hazır]sınız, ancak onlar, siz bütün vahiylere inandığınız halde sizi sevmeyeceklerdir.” Ayetin ilk kısmının çevirisinin Ay’ın söylediği gibi değil de -sözdiziminin gereği olarak- şöyle olması daha yerinde olur: “Onları sev[meye hazır] olan sizlersiniz...”

Ele alacağımız son çeviri Kehf (18)/16’ya dair Esed’in verdiği meal ve “Türkçe çevirisine yönelik Ay’ın itirazı”dır: Hence, now that you have withdrawn from them and from all that they worship instead of God, take refuge in that cave…” (Bunun içindir ki şimdi siz onlardan da onların Allah’tan başka tapındıkları bütün o asılsız şeylerden de uzaklaşıp şu mağaraya sığının ki…). Ay’a göre, Esed’in ayete verdiği meal Türkçe’ye şöyle aktarılmalıdır: “Madem ki, siz onlardan ve onların Allah’tan başka kulluk ettikleri şeylerden uzaklaştınız, o halde mağaraya sığının ki…” Bu mealde “kulluk ettikleri şeylerden” kısmı “kulluk ettikleri her şeyden” şeklinde olmalıdır. Ayrıca çevrilen, “Kur’an ayetinin Esed’e ait meali” olunca da “mağaraya” kelimesinin “şu mağaraya” şeklinde tercüme edilmesi gerekir.

Hâlâ Esed’in meali ve Türkçe çevirisi hakkında yazıların kaleme alınmasının, onun etkisinin derinliğini gösterdiği söylenebilir.

Her şeyin en doğrusunu Allahu Teala bilir.

 



[1] Ay, “Kur’an Mesajı”nın Türkçe çevirisinin 1999 baskısını esas alsa da 2009 son baskısında düzeltilen ifadelere dipnotlarda yer vermektedir.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.