Konya aşağı, Erbakan yukarı

M. Ali Köseoğlu

Konya Üniversitesi (Necmettin Erbakan Üniversitesi) Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker’i ziyaret ettik geçen hafta…

Selçuk Üniversitesi’nin bölünmesiydi…

İsminin Necmettin Erbakan olmasıydı, derken pek çok gerekli-gereksiz tartışmanın odağında oldu ‘yeni’ üniversite…

Fakat ne yalan söyleyeyim; bu son ziyaretimizde Muzaffer Hoca’yı daha bir rahatlamış gördüm… Meselelere takılmıyor…

Siyasi iradenin yapacağı-yaptığı şeylere yorum getirmiyor.

Kendi işine bakıyor…

Bu arada ‘Necmettin Erbakan Üniversitesi’ panoları/levhaları da hazır bekliyormuş…

Cumhurbaşkanı ne zaman imzaladı…

O zaman ‘Konya’ aşağı, ‘Necmettin Erbakan’ yukarı…

Ne diyeceğiz: Hayırlı, mübarek olsun.

500 akademisyeni, 547 asistanı, 12 bin öğrencisi var Hoca’nın.

Bu öğrencilerden yalnızca 28’i yüksek lisans öğrencisi olarak Konya Üniversitesi’nce alınmış. Diğerleri Selçuk’tan gelenler…

Yakında 65 hoca kadrosunun da açılacağı bilgisini aldık Muzaffer Hoca’dan…

Hem Muzaffer Hoca’ya, hem de üniversite camiasına kolaylık diliyoruz.

Kendilerinden beklentimiz çok yüksek.

***  

Meram Belediyesi sosyal ve kültürel etkinliklerde hızını artırıyor

Önceki gün, haber7.com’un Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Erdoğan, yazar Esra Elönü ve Radyo 7’nin programcısı Barış Cem Kaya’yı dinledik Konevi Kültür Merkezi’nde…

İbrahim Erdoğan’la program öncesi yaptığımız sohbette Konya’ya 4. gelişi olduğunu söyledi…

Haber7 olarak Konya’nın ne kadar önemli bir şehir olduğundan bahsetti.

Hatta İstanbul’dan sonra sitenin en çok takip edildiği şehir Konya’ymış…

İbrahim Erdoğan konuşmasında da, Konya’nın kadim medeniyetimizin önemli bir şehri olduğunu söz başı yaptı.

Şu sözler ona ait: Yaptığımız araştırmalarda karşımıza çıkan bir tabloyu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Konya, İstanbul’dan sonra bizi en çok takip eden ikinci şehir. Nüfusa oranla en çok takip edildiğimiz yer olduğumuzdan Konya’ya teşekkür borçluyuz.

***

Programda Esra Elönü’ye gelen sorular bir miktar can sıkıcı gibi görülebilir.

Fakat öyle zannediyorum kendisi bizatihi ‘can sıkmaktan çekinmeyen’ bir üslubu benimsediği için gelen tepkileri de kabul edecek olgunluktadır.

Fakat hem tepkilerde hem de Esra Elönü’nde bir ayarsızlık var.

Misal: ‘Yatılı Kur’an Kursları kapatılsın’ diyen Esra Elönü, bunların karşısına neleri koymuştur?

Kapatılmasını istemek yerine sorunlu görülen alanlarla ilgili önerilerde bulunmuş mudur?

Yatılı Kur’an Kursları’nda yöneticilik ve eğitmenlik yapanların ‘formasyon’ almalarının sağlanması gibi bir takım metotlar önerilemez mi?

Bir de yatılı sistem sadece Kur’an eğitiminde değil, çeşitli liselerde de –hatta üniversitede- kullanılıyor.

Neden odağına Kur’an Kurslarını almıştır?

Eleştirisini neden ‘yatılılık’ üzerine odaklamamıştır da, ‘Kur’an Kursu yatılılarına’ söz etmiştir?

Sonra: “Müslüman birisi ‘Kur’an kursları kapatılamaz’ diyemez” diyen hanımefendi de sadece hoşgörüden değil, Müslüman olmanın şartlarından da haberdar değil sanırım…

Kur’an Kursları Türkiye’de bir sistemdir.

İran’da, Afganistan’da, Arabistan’da ya da Almanya’da, Amerika’da ayrı ayrı Kur’an eğitim metotları vardır.

Metotlara yönelik eleştiri, Kur’an öğrenme ve öğretmeye yönelik bir eleştiri değildir ki!

Esra Elönü, ‘Kur’an öğretilmesin’ demeyecek kadar bizdendir ve işin farkındadır.

Fakat onu Müslümanlıktan reddeden zihniyet -sanırım tepkiden de kaynaklı- yaralıdır.

Son söz: Hepimizin birbirimizi daha çok dinlemeye ihtiyacı var.

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.