Kelt Müziğinden Bir Seda: Enya

yazar-64

Geçtiğimiz haftalarda kelt müziğinin divası  olarak bilinen Loreena McKennitt’ten bahsetmiştim. Şarkılarıyla ve sesi ile ilgili duygularımı da sizlerle paylaşmıştım. Uzun zamandır aynı türde şarkı söyleyen sanatçıları araştırıyordum. Güzel bir tevafukla Enya’ya rastladım. Ve özellikle “only time” isimli şarkıyı ve klibini izlerken en az,  Kennitt’in “Santiago” su kadar etkilendim diyebilirim. Ancak bu şarkıyla kulağımın tanışma anı, klipin dört mevsimi anlatan görüntüleri arasında dışarıda  büyüleyici bir karın yağdığı bir zamana denk gelen, kış mevsimine gelindiği dakikalardı. Hayatın tek düzeliği arasında bunalan ruhuma, bir serinlik veren ve ruhuma nefes aldıran  bir müzikti. Adeta kulaklarımdan gönlüme inen bu ses miydi vuslat yaşayan yoksa his dünyam mıydı bilmiyorum. Ama karşımdaki ses Loreena’ya göre daha az derûnî fakat; ondan daha rahatlatıcıydı. Kendimi ekrana, ve o ekranda  ezgi ve konu ile bütünleşen görüntülere bıraktım. Sonra “may it be”, “orinoco flow” keltleri merkeze alan “the celts”  geldi birbirinin peşi sıra… Bu durum beni Kelt kültürünü, mitolojisini ve müziğini araştırmaya itti ve hülasa şeklinde karşıma şunlar çıktı:

 “Kelt mitolojisi en yalın tanımıyla, Kelt politeizminin mitolojisidir. Kelt politeizmi Demir Çağı keltlerinin diniydi. Demir Çağı'ndaki diğer Avrupalılar gibi, erken dönem Keltleri de politeistik mitoloji ve dini yapıyı benimsemişlerdi. Kelt insanlarının içinde, Roma ile yakın iletişimi olan Galyalıların ve İber Yarımadasındaki Keltlerin mitolojileri Roma İmparatorluğu altında devam edememiş, daha sonra ise bu insanlar Hristiyan olmuş ve Kelt(ik) dillerini de kaybetmişlerdir. İronik bir şekilde, bu insanların inanç ve geleneklerine dair bilgiler çeşitli Roma ve Hristiyan kaynakları sayesinde bugüne kadar ulaşmıştır. Bir başka açıdan ise, kendi politik veya lenguistik (dilsel) kimliklerini korumuş olan Keltler Demir Çağı'ndaki atalarının mitolojilerinin en azından artakalan küçük bir kısmını iletebilmişlerdir. Bu iletilebilmiş kısım genellikle Orta Çağ'da kaydedilmiş, yazılmıştır.” (http://tr.wikipedia.org/wiki/Enya)

Evet konuyla ilgili ulaştığım sanal kaynaklardan birinde bilgi bir gazete okurunu sıkmayacak şekilde böyle hülasa edilmiş. İsterseniz aynı sanal kaynaktan birde Kelt müziği ile ilgili bilgi verelim sonra da bu müziğin yaşayan temsilcileri üzerinde duralım.

“Kelt müziği ya da Keltik müzik İskoçya, İrlanda, Galler, Asturias vs. gibi bölgelerde yaygın olan geleneksel bir müzik türüdür. Özellikle son yıllarda Dünya çapında dinleyici kitlesi bulmuştur. Kelt müziği, pentatonik bir müzik olup keman, gitar, arp, gayda ve flüt gibi çalgılar önemli yer tutar. Bayan vokale erkek vokalden daha sık rastlanır. Rahatlatıcı ve dinlendirici özelliğiyle tanınan bir müziktir.” (http://tr.wikipedia.org/wiki/Enya)

Şimdi de şahsi kanaatim olmakla birlikte dinleyen herkesin bu kanaate katılacağını tahmin ettiğim Kelt müziğinin II. Kraliçesi ya da bir başka tabirle –biraz ironik kaçacak ama- Kraliçe II. Loreena’yı tanıyalım:

ENYA: “Asıl adı Eithne Ní Bhraonáin olan Enya, İrlanda'nın en ünlü müzisyenlerinden biridir. 2001 ve 2002 yıllarında Dünya çapında albümleri en çok satan bayan vokal olmuştur. Özellikle Kelt müziği üzerine eserler veren Enya, bu müzik türünün bu gün Dünya'da bu ölçüde tanınıp dinlenmesinde en önemli katkısı olan sanatçılardan biridir. Kökleri çok eskiye dayanan ve birçok ülkede geleneksel olarak yaygın olan Kelt müziğine yeni bir soluk getirip şarkıları, geleneksel tonları ve melodileri güçlü sesiyle çok yaygın bir kitleye hitap edecek şekilde yeniden yorumlamıştır. Böylelikle Loreena McKennitt'in de aralarında bulunduğu birçok ünlü vokaliste esin kaynağı olmuştur.” (http://tr.wikipedia.org/wiki/Enya)          

Evet Kelt müziği ile tanışıp da benim gibi Enya’yı yeni keşfeden birisi zor bulunur ama; yine de kıyıda köşede haberi olup da duymayan varsa –ilgilenenler için söylüyorum tabi- önemle duyurulur. Şu an gönül rahatlığı ve iç huzuru içinde, dinleyeceğim bir sanatçı daha oldu en azından bu sevinci sizinle paylaştım. Zira insan, müzik adına  her yeni ve farklı şeyler aradığında tekrardan ve cinsel dürtülerden ibaret olan medyatik saman alevi hükmündeki zırvaları ve mankenden bozma sanatçıları(!) karşısında bulunca, ister istemez, köklü ve soylu klasik müziğimizin ışığında başka kültürlere de hicret etmek zorunda kalıyor.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.