Kadının insanlık onurunu korumalıyız

Mustafa Yiğit

 

Türk toplumsal yapısına, geleneğine, örfüne hiç de uygun olmayan , utanılası bir  vahşet kadına şiddet….

Kadınlar toplumun yarısı.  Erkekler gibi üretiyorlar, çalışıyorlar, hatta daha fazlasını yapıyorlar.

Gelecek neslin terbiyesi, topluma hazırlanması da onların şefkat dolu ellerinden geçiyor.

Türk toplumu açısından ise kadın gerçek anlamıyla bir “Han’ım” dır.

Tomris Hatunların, Hayme anaların, pek çok tarihi kahramanlıkların adıdır kadın….

Pek çok kahramanın da ilk yetiştiği  ana kucağıdır…

Evin yükü onun sırtına binmiştir, evdeki haneye düşen işlerin neredeyse tamamını o yapar, çamaşır, bulaşık, yemek hazırlama,  akrabalık ilişkilerinin koordinasyonu hep ondadır.

Ancak  sadece ev işleriyle uğraşmaz, bir de dışarıda en az erkek kadar  iş hayatının içinde yer alarak eve katkı sunar.

Yaptığı işlerde bir de negatif ayrımcılığa tabii tutulur.

Erkekten daha az ücretle daha çok iş yaptığı alanlar bile vardır.

Kadının yükü de işi de çoktur anlayacağınız.

Ancak bütün bunlara katlanan kadın bir de şiddetle karşı karşıyadır.

Evde eş dayağı, olmadı eski eş tarafından katledilmek gibi bir çok vakıayla karşı karşıyadır.

Ancak bunda muhakkak ki kimi çarpık geleneksel tavırlar ve anlayışlar da sebeptir.

Bunlardan  “erkek döver de sever de” en klişe olanıdır ve doğrudan doğruya kadına şiddete dönük talihsiz sözlerden biridir.

Kadına yönelik her türlü fiziksel , psiklojik ve sözel şiddete karşı hayır demek için toplumumuzun gereken dayanışmayı ve hassasiyeti göstermesi gerektiği aşikardır

Unutulmamalıdır ki, kadına karşı uygulanan her türlü şiddet bir insanlık suçudur.

Ve unutulmamalıdır ki, dinin de , demokrasinin de  olmazsa olmazı  kadının insanlık onurunu korumaktır.

Onlar eşlerimiz, sevgililerimiz, annelerimiz en kıymetli varlıklarımız ve dahası insanın yeryüzündeki hikayesinin başlangıcıdır…