KADEM, KIZILAY KARATAY ve DEPREM

Ümit Savaş Taşkesen

Yaza yaza bitiremedin deprem bölgesinde geçen bir haftayı dedi bir arkadaş. Felaket anlarında yoğunlaştırılmış bir yaşam, trajedi, umut, hayat, ölüm, var oluş sancısının şiddeti bilinen takvim ölçüsü ile ölçülmüyor, etkisi daha uzun sürüyor. Zamanda açılan büyük bir boşluk. Zip dosyasından dışarıya çıkan hesaba, dile, yazıya gelmeyen büyük küçük, önemli şeyler var, yazılması gerekiyor. Resmi kuruluşlarımızın, yardım kuruluşlarımızın, medyaya yansıyan, tartışılan, desteklenen, hak ettiğinden az övgüye mazhar olmuş gereğinden fazla eleştiri almış yönleri var… bunu siz de benim kadar okumuşsunuzdur. Bir de kendi küçük gayretleri, ince dokunuşları ile belki çok görünmeyen ama insanı hayata tutunduran bireysel ya da kurumsal gayretler mevcut. Ben, bireysel olarak şahit olduğum iki örneği, haklarını teslim etmek için yazmak istiyorum.

KADEM

KADEM konusunda depremden önce, sizin kadar olmasa da daha mesafeli, anlamaya çalışan bir tutumum vardı. İstanbul Sözleşmesi ve Feminizm bağlamında kamuoyundan çok eleştiri aldı, şimşekleri üstlerine çekti. Daha elitist, hep kadını haklı gören, aileyi korumak yerine ayrılıklara sebep olabilecek çalışmalar yapan minvalinde sizin de okuduğunuz, belki de yaptığınız eleştiriler. Eleştirilerin çoğuna, büyük oranda katılmasam da ilgi alanımda olmadığı için tam olarak ne yaptıkları konusunda bilgi sahibi de değildim. Hala olduğum da söylenemez. Herkesin çadır, çadır diye bir umut ile arayış içinde olduğu bir dönemde, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesinden Zeynep K. Şişman Danış ile Tarık Tufan ve Aykut Ertuğrul’un Edebiyatçılar Dayanışması grubunda karşılaştık.

Kadem depremin ilk şoku atlatıldıktan sonra kendi faaliyet alanları ile ilgili olarak, aile ve çocuk destek yönlü çalışmalar yapmayı düşünmüşler. Sahaya indiklerinde sahanın gerçeklerinin psiko-sosyal destekten öte fiziksel barınma ihtiyacı, çadır olduğunu görünce, saha çalışmalarını o yöne kaydırmışlar. Çok yerinde bir kavrayış ve değişiklik olmuş. Çok da yetkin oldukları bir alan olmasa dahi, ihtiyacı karşılamak için neler yapılabilir diyerek çadır vd ihtiyaçlar için çalışma başlatmışlar. Şehir Merkezlere bir şekilde yardım ulaştığını düşünerek Kahramanmaraş ilçe ve köylerinde çadır ihtiyaçları konusuna odaklanmışlar. Yardım gitmeyen, ulaşımda güçlük yaşanan görece daha zor bir alana yönelmişler.

Edebiyatçılar Dayanışma grubunda, bu yöndeki talepleri aldıklarını Zeynep Hanımdan öğrenmiştim. Ben de sahada bana ulaşan talepleri toplayıp, bir umut olarak ona ilettim. Başlangıçta çok fazla umudum olduğunu söyleyemem. İlçe ve köylerden bana ulaşanların mesajları, onlara yardım edememenin ağırlığı ile bulduğun her kişiye/adrese bir umutla yazıyor insan...

Zeynep Hanım aracılığı ile Kadem’e ilettiğim mesaj sahiplerinden kısa bir süre sonra teşekkür mesajları almaya başlayınca, şaşırdım. Mutlu oldum. Kadem ve sahada fedakârca çalışanlar belirli bir sistematik içinde, teyit ederek, ilçe ve köylerden kendilerine ulaşanlara çadır ulaştırmışlar. Kuruluma yardım etmişler. Benim ilettiğim belki, on on beş kişi, aile vardı. Kendilerine ulaşan yardım taleplerini ve kurulan sayıyı bilmiyorum. Bu anlamda, Kadem’e, sahada çalışanlarına teşekkür etmek istiyorum. Büyük küçük STK demeden yaralar birlikte, el ele verdikçe sarılıyor. Ne mutlu, bir tutam katkısı olan, elden tutanlara.

KARATAY KIZILAY

Bir diğer konu, Konya özelinde, Kızılay’ın Karatay şubesine teşekkür etmem gerek. Saha çalışması sadece deprem bölgesinde değil, deprem bölgesinden farklı şehirlere gelen depremzedelere destek anlamında da önem taşıyor. Benim birebir çalışmalarına şahit olduğum, ne kadar önemli işler yaptıklarını bildiğim Kızılay’ın Karatay şubesi yönetimine ve gönüllülerine teşekkür etmem gerekiyor. Kendi imkanları, kişisel iletişim ağları, aktif gönüllüleri ile, özellikle kadın kollarındaki gönüllüler, çalışanlara vurgu yapmak gerekiyor, insanları hayata döndüren dokunuşlar yapıyorlar. Diğer şubeler, il ve ilçe, hakkında çok fazla bilgim yok. Ancak benim şahit olduğum Kızılay Karatay şubesi deprem öncesinde de deprem sonrasında da genel yapması gerekenlerin, yükümlülüklerin ötesinde kayda değer çalışmalar yapıyorlar. Görevli olanlar da gönüllü gibi çalışıyorlar. Depremden sonra Konya’ya gelenlere ev bulma, evin ihtiyaçlarını karşılama, elden gelen destek, ilgi… kişisel ilişki ve iletişimlerini kurumsal desteğe katarak etki alanını genişleten, çarpan etkisini artıran bir işleyiş içinde çok önemli, hayata tutunduran dokunuşlar yapıyorlar. Karatay Kızılay’a da ayrıca teşekkür etmem gerekir.

(Şube faaliyeti dışında, Kızılay’a bir parantez açmam gerekirse, Genel Başkanının ismi kurum için artık taşınamaz bir yük olmuştur kanaatindeyim. Kızılay’a daha fazla zarar vermeden ayrılması gerekir. Kızılay gibi ortak hafızamızda belirli, anlamlı bir yeri olan, tarihi kurumlarımızın etkililiğini azaltacak, yıpratacak isimlerden arındırılması gerekiyor. Bellekteki algı zarar gördüğünde yardımla ayakta duran bu gönüllü kuruluşların kaynağı kurur ve bir anda çöker. Daha fazla algı aşındırmasına uğramadan müdahale edilmeli).

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.