IZÎÎN

Haşim Akın

Ehli küfür, Kur'an'a karşı mücadele etmeyi, saldırmayı, kendilerince Kur'an-ı Kerim’i susturabilmeyi her zaman hedef bildiler. Onun için çok büyük gayretler gösterdiler. Ancak biliyoruz ki bunların tamamı boşa çıktı. Onlar üfleyerek Allah'ın nurunu söndürebileceklerini düşünseler de başaramadılar, başaramayacaklar.

Kur’an-ı Kerim bunların aynı inkâr amacına yönelik olarak ortaya koyduğu farklı bir eyleminden bahseder. Hicr Suresi 91- 95. ayeti kerimede Rabbimiz şöyle buyurur.

“91. Onlar ki, şimdi de Kur’an’ı —bir kısmını kabul, bir kısmını reddederek— paramparça ediyorlar.

92. Rabb’ine yemin olsun ki, onların hepsini mutlaka hesaba çekeceğiz!

93. Hem de yaptıkları bütün tavır ve davranışlarından!

94. O hâlde, Sen, sana emredilen hakikatleri korkusuzca haykır! Ve müşriklerden ve onların hayat tarzından uzak dur! Sen onları bize bırak:

95. Allah’ın dinini ve Müslümanları aşağılayan bu alaycılara karşı, Biz sana yeteriz!

Rabbimiz hepsini hesaba çekeceğini bildirerek onların yaptığı bu terbiye ve insaftan yoksun davranışlarıyla çok da meşgul olmamayı istiyor. O gün bir mücadele yöntemi olarak kitabın bir kısmına inanıp bir kısmına inanmayarak parçalayarak yol almaya çalıştılar. Evet, bu durum inkâr ehli için ciddi bir problemdir. İşlerine gelen tarafı alıp, beğenmedikleri ve kendilerine zor gelen tarafı inkâr etmeleri bir çıkış yolu olmuştu onlar için.

Bugün dünyanın değişik yerlerinde ellerine aldıkları bir Mushaf suretini yakarak bir zafer kazanacaklarını sanan zavallılara acımaktan başka bir çare de yok. Amacım onların yaptığına buradan laf saymak da değildir.

Ben “Bu ayeti kerime acaba bize ne söylüyor? Kendi hayatımızda değiştirmek gereken veya düzeltilecek hangi noktaya işaret ediyor?” diye düşünmekteyim.

Vaktiniz ve buna niyetiniz varsa buyurun beraberce kafa yoralım.

Bir önceki yazımızda Ramazan'ın Kur'an ayı olduğunu, bu ayda Kur’an-ı Kerim'i okuma, anlama yolunda çok özel gayretlerin olması gerektiğini yazmıştık. Ramazan ayının ortalarına geldik. Elbette fikir ve hedef değişmedi, aynı yerdeyiz. Kur'an okunmalı ve anlaşılmalıdır. Ama “Müslümanlar Kur'an-ı yeterince okuyup anlayabildiler mi?” diye kendimize bir özeleştiri sorusu sorsak çok da iyimser ve iç açıcı cevaplar veremeyiz.

Rabbimiz Hicr Suresindeki bu ayetlerde Kur’an’ın parçalanması gibi bir hatadan bahsedince ben de kendi adımıza bir endişe taşıyorum. Zira bugün İslam dünyası ve Müslümanların haline baktığımızda bu problemi Kur'an-ı Kerimin ilk nüzulü sırasında olmadığını, bugün de bir şekilde devam ettiğini görürüz. “Müslümanların içerisinde Kuran'ı anlama ve yaşama kaygısı taşıyan ve bunun kavgasını verenlerde benzeri hastalıklar hiç yok mu?” diye de merak ediyoruz. O gün yaşayan adamlar ne yapmıştı? Onlar Kur'an'ın işine gelen ve gelmeyen bölümlerini ayırmışlardı. Belki bunu ayırırken çok farklı kılıflar da buldular.

Bu gün Müslümanlar da Kur'an-ı Kerim’i bir bütün olarak ele alamadıklarını, çok masum gerekçeyle bile olsa bunun parçalanması ve herkesin kendi elinde olana sarıldığını görmek hiç de zor değil.

  • Bir kısmı ilimle uğraşıyor ve Kur'an'ın sadece ilim konusundaki ayetlerini ön plana çıkarıyor, diğerlerini unutuyorlarsa ortada bir problem görmemek doğal olur mu?
  • Müslümanların bir kısmı zikir ayetlerini bayraklaştırıyor ama bunun yanında ümmetin birliğini, beraberliğini, vahdetini ve takva esasına dayalı bir hayat tarzını unutuyorsa buradaki sorunu nasıl çözeceğiz?
  • Başka bir yerde Müslümanlar cihat ayetlerini sadece ellerine bir silah alıp savaş yapmak olarak algılıyor, cihat ayetlerini bu şekilde bayraklaştırıyor ama müminlerin tevazu, muhabbet ve güzel ahlak gibi özelliklerini göz ardı ediyorsa bu alışkanlığı hangi kefeye koyacağız?
  • Kendisi gibi düşünmeyen, giyinmeyen, yaşamayan Müslümanlara hayat hakkı tanımamayı, aynı safta namaza durduğu kardeşine mescit dışında selam vermemeyi kim emretti?

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Maksadımız örnek çoğaltmak değil. Ama ortada bir hastalığın olduğunu haber veriyor Rabbimiz. O da insanların Kur'an gibi hayatın tüm alanını kapsayan bir kitabı işlerine gelen bir küçük bölüme indirgemeleridir.

İslam bir bütündür. Kitab-ı Kerim tüm hayatı kuşatır. Burada her Müslüman bazı ayetleri daha büyük bir şevkle uygulayabilir. Ama bu diğerlerini küçümseme ve göz ardı etme hakkını vermez.

Allah’ın ipine toptan ve hepsine birden sarılma dua ve temennisiyle…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.