İstanbul seyahati

yazar-104

Geçtiğimiz hafta sonu bir dostumun davetlisi olarak İstanbul’a gittim. Arkadaşlarımla birlikte harika ve her dakikası dolu bir hafta sonu geçirdik. Gezip gördüğümüz yerleri anlatmaya kalksam 10 köşe yazısı yetmez. Ancak birkaç noktaya değinmek istiyorum.

 İstanbul’a sabahleyin inmemizden dolayı davetlisi olduğumuz arkadaşım, bizi kahvaltı için Paşakapısı’na götürdü. O andan itibaren İstanbul’un etkileyiciliğini hissetmeye başladım. Ayaklarımıza kadar gelen boğazın mavi suları deniz kokusunu misafirlerine ikram etmekte gecikmedi. Harika boğaz manzarası, martı çığlıkları ve vapur seslerinin eşliğinde çaylarımızı yudumlamak ve anılarımızı hatırlamak gerçekten çok keyifli bir gün geçireceğimizin müjdesiydi. İlk gün boğazın Anadolu yakasını ve tüm sahil şeridini gezdik. Hz. Yuşa’ya ait olduğu söylenen mezar ve türbenin bulunduğu hâkim tepeden ve Çamlıca’dan İstanbul’un görünüşü muhteşemdi. Yeşilin tüm tonlarının eteğinde Marmara ve Karadeniz’in tuzlu sularının birleşmesine bir kez de biz şahit olduk.

İkinci günü Avrupa yakasına ayırmıştık. Hemen hemen görülmesi gereken tüm semt, tarihi eserler ve önemli çarşıları ziyaret ettik. Benim için bir şehri gezmek; tarihi ve doğal güzelliklerini görmekten ibarettir. Bunlarda İstanbul’da fazlasıyla var. Bunun yanında modernliğin ve teknolojinin getirdiği yeni hayat anlayışı, batı tarzı yapılar, işyerleri, binalar ve giyim-kuşam İstanbul’a hakim olmaya başlamış. İki farklı yüzün mücadelesine sahne oluyor İstanbul. Maalesef doğal güzellikler ve tarih kokulu yapılar mevzi kaybetmeye ya da çok katlı binaların arasında kaybolmaya devam ediyor.  

Sultan Ahmet’te secdeye varmak, Ayasofya’nın boynu büküklüğünü görüp hüzünlenmek, mavi suların sergilediği büyülü tablolara bakarak manzaranın içinde kaybolmak, Mısır Çarşısı, Eminönü Camii’nin güvercinleri, Galata, Yedikule Zindanları, surlar, saraylar, yalılar vs. vs. Herkesin kendine göre bir dünya bulabileceği bu şehri görmek çok harikaydı.

İnsanı bulunduğu zamandan koparıp asırlar öncesine götüren güzellikler. Atalarımızın ne kadar büyük ve şaşalı dönemler yaşadıklarının ispatı tüm eserler. “kimler geldi, kimler geçti” dedirten muhasebe meydanı gördüklerimiz. Anlatmayla izah edilemeyecek kadar nadide, değerli ve kuşatıcı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.