İFRAT VE TEFRİT/İKİ UÇ ARASINDA BOCALAYAN BOZGUNCULAR

Prof. Dr. Ali Akpınar

İslam Tarihi, sonraki dönemlerde yaşanan ve yaşanacak pek çok olaya ışık tutacak örneklerle doludur. Tarih ibretle okunmazsa bu yaşananlar tekerrür edecektir. İbret alanlar ise, bu tekerrürlerin olmaması için tedbirlerini alacaklardır. İşte bu örnek olaylardan biri de Haricî zihniyetidir. İbadette, Kur’ân okumada, gece namazı kılmada, nafile oruç tutmada çok ileri noktalarda olan, çok küçük ayrıntılarda son derece hassas olan bu insanların, cemaat taassubuyla neler yapabileceğini anlatması açısından şu bir tek olay ne kadar ibretliktir!

Hâricîlerden bir grup Nahrevan’a gelirken, eşeğiyle gelen bir adam görürler. Bu sahabî Habbab b. Eret’in oğlu Abdullah’tır, yanında da hamile olan eşi vardır. Haricîler onu durdururlar ve ona bize bir hadis rivayet et derler. O da onlara, babasından işittiği şu hadisi aktarır: Bir fitne olacak, onda kişinin bedeni öldüğü gibi, kalbi de ölecek. Kişi mümin olarak akşamlayıp kâfir olarak sabahlayacak, kâfir olarak sabahlayıp mümin olarak akşamlayacak. Sonra ona dört halife hakkında ne düşündüğünü sorarlar, o da dördü hakkında da hayır ve güzel şeyler söyler. Onun Hz. Ali hakkındaki güzel sözlerini duyunca, seni öldüreceğiz derler ve karısıyla beraber bir hurma ağacının altına götürürler.

Tam o sırada ağaçtan düşen bir hurmayı haricîlerden biri ağzına götürünce arkadaşları, sen sahibiyle helalleşmeden mi onu yiyorsun, diye itiraz ederler. Adam ağzından hurmayı çıkarıp atar. Yine o sırada bir Hıristiyan’ın domuzu oradan geçmektedir, haricîlerden biri kılıcıyla ona vurup öldürür. Arkadaşları, bu senin yaptığın yeryüzünde bozgunculuktur, zimmînin malına zarar verdin, diye itiraz ederler. O da Hıristiyan sahibini bulup domuzun parasını öder.

Habbab’ın oğlu bunları görünce şöyle der: Bu gördüğüm hallerde samimi iseniz, sizden bana zarar gelmez, çünkü ben İslam’da bir kötülük işlemedim, der.

Buna rağmen onlar, onu koyun gibi yatırıp boğazlarlar, karısının da karnını yarıp öldürürler, benzer şekilde Tay kabilesinden üç kadının daha canına kıyarlar.

Bu olaydan çok üzülen Hz. Ali, durumu incelemek üzere bir adam gönderir, Haricîler onu da öldürürler. Bunun üzerine Hz. Ali onların üzerine yürüyerek, onlarla savaşır. Onların içinde sahabî olan da vardı. Harkus b Züheyr gibi. (Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiye ve Tevârih-i Hulefâ, 459-460.)

Sahibinin izni olmadan, ağacın altına düşen bir tek hurmayı hesap eden,  zimmînin domuzuna verilen zararı tazmin eden haricîlerin, bir sahabî oğluna ve hamile eşine nasıl haksızca kıydıkları ibret vericidir. Kadınlar, savaşta bile öldürülmezken, onlar kadınları katletmekten geri durmuyorlar. Bu, taassubun insanı nasıl uçlara getirdiğini, bağnazlaştırdığını göstermektedir.

Ve çok daha acısı bu insanların bu yaptıklarını ibadet aşkıyla yapmalarıdır. Kur’ân’ın dediği gibi:

Kendilerine: «Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın» dendiği zaman, «Bizler sadece ıslah edicileriz» derler. (Bakara 2/11)

Dünya hayatında, çalışmaları boşa gitmiştir, oysa onlar güzel iş yaptıklarını sanıyorlardı. (Kehf 18/104)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.