Hurafeler ve İslam...

yazar-28

Allah (cc) dinini tanımlarken ekmel sıfatını kullanıyor. Mükemmel, en kamil, eksiği olmayan, en mükemmel anlamına gelen ekmelettin diye tanımlıyor. Her işi eksiksiz ve mükemmel olana karşı insan aklı, hep eksikler bulma ve onu kendi aklı ile yarattığı ilimle mukayese etmek gibi bir zaafa sahip. Bir kısım akılda haddini aşarak yaratılıştaki hatasızlığı ilim ile ispat ve onama yanlışı içinde.

Avrupa karşısında yenilgiler artınca geçmişten kalan gurur bizi onlar gibi olmaya özendirdi. Onlar gibi olmak yerine onlardan daha üstün olmak gerektiğini söyleyen din arka planda kaldı ve akıl ve ilmin yol göstericiliği diye başlayanlar hep ön plana çıktı. Akılla bilinmesi ve anlaşılması gereken din yerine akıl tarafından onanan din geldi. Bir takım gruplar halen bu yolda akıl aşındırmakta.

İslam kendi kurallarını koymuş ve insana bu kurallara uymasını emretmiştir. Bu emir bir gereklilik ifade etmektedir. Buna uymak manevi bir rahatlama, uymamak ise ruhi bir sıkıntı verir. Eğer gerçekten inanıyorsanız bu emirlere uyar ve onlara uymak için gerekçeler oluşturmazsınız. Bu, bu kadar net ve kısa bir ifadedir. Akıl ile gerekçeler uydurmaya başlarsanız ve bu gerekçeleri de ilmi olsun diye bir takım ifadelere bağlarsanız önce komik, sonra alay konusu olursunuz.

Genellikle Ramazan ayı başladığında orucun insan vücuduna olan faydalarını anlatan ve bunu ilmi delillerle ispat etmeye çabalayanlar televizyonlarda boy gösterirler. Aç kalmanın midenin rahatlaması ve sindirim sisteminin toksinleri atması için nasıl bir fırsat ortaya çıkardığının gösterilmesi onları rahatlatır. İslam’ın şartını akılla onaylatmak, bir başarı gibi sunulur ve anlatılır. Ben orucu vücudumda ki toksinler atılsın diye değil, bir emir olduğu ve inancımın bir şartı olduğu için tutuyorum. Yıllarca önce böyle bir programdan sonra konuşmacıyı aradım. Yukarıdaki görüşlerimi söyleyerek böyle bir ifadenin naklin yerine aklı koyduğunu, bununda İslam’da yeni hurafeler ortaya çıkaracağını söyledim. Böyle düşünmek nakle yani sünnet muhalefet olduğu içinde İslam’da yeni bölünmelere sebep olacağını söyledim. Doğru dedi. Hiçbir şey naklin yerinde olamaz. İlimle din onaylanmaz. İlmin dine uygunluğu akılla bilinir. Ekmel olan, üstte olanın daha aşağıda olanla mukayese edilemeyeceği gibi.

Son günlerde cehalet ve bu yanlış mantık yeni tartışmalar doğurdu. Odak noktasında da hep Milli Eğitim var. Ben de Baykal gibi düşünüyorum. Bu bakanın hataları ve yanlışları öyle makalelerle izah edilecek gibi değil. Ansiklopedi olacak kadar çok. Aslında yanlışı, onunda dini akılla onaylayan gruptan olması. O da ayrı bir konu zaten.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılan 11. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabında yer alan " abdestin tansiyonu normalleştirip alyuvarları artırdığı gibi bir cümle tartışmanın odağına oturdu. Tıbbi konularda referans kitaplar akıl yoluyla binlerce yıldan beri biriken bilgidir. Başka bir kaynak olamaz. Dini konular da kaynak ise nakil yoluyla gelen bilgidir. Kurandır, sünnettir. Bunları karıştırırsanız lezzetsiz ve içene zevk vermeyen bir yemek ortaya çıkar ki bu hata siz altında bırakır, ezer. Sonra da komik durumda kalırsınız.

Bu haberin gazetelerde yayınlanması üzerine birçok İslami bilgi adamı hemen tepkilerini açıkladılar. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu "Eğer bilgiler böyleyse hurafedir, ne diyeyim? Birçok kişi kendine göre yorumlar yapıyor. Biz hurafelerle mücadele ediyoruz" diyor. Eski Diyanet İşleri başkanlarından Dr. Tayyar Altıkulaç, abdestin Allah'ın huzuruna çıkabilmek için maddi ve manevi bir temizlik olduğunu belirterek şunları söyledi: "Tansiyonu düşürdüğü, alyuvarları artırdığına ilişkin bilgiler için tıbbi görevlilerin değerlendirmelerine başvurmak lazım. Ben 'tansiyonu düşürür, alyuvarları artırır', bu böyledir diyemem. Bilim adamlarına sormak lazım. Ancak hekimler 'evet öyledir' derse öyledir o zaman. Bilime inanmak lazım." İşte doğru olan mantık ve izah budur.

 

Buraya bir kıssa sıkıştırmak lazım. Efendimiz Medine’ye hicret etmiş. Artık orada yaşıyor. Hurma ağacı dikme zamanı. İnsanları seyrederken soruyor. Hurmaları şöyle dikseniz olmaz mı. ? Olmaz diyorlar. Hurma bu şekilde dikilir. Ama o alemlere Resul olarak gelmiş biri. İtiraz etmiyorlar. Efendimizin kendi aklı ile diktiği hurmalar tutmuyor. Kuruyor. O Resul ki her sırra vakıf olmasına rağmen bu durumu şöyle izah ediyor. Siz dünya hayatına dair olanlar konusunda benden daha fazla bilgi sahibisiniz. Her konunun uzmanı ayrı.

Yanlışta ısrar, yanlışı kangren haline getiriyor. Kişileri de radikalleştirerek problem büyüyor. Kitabın, Talim ve Terbiye Kurulu ile Din Öğretimi Genel Müdürlüğü yetkilileri tarafından incelendikten sonra dağıtımı için onay verildiği kaydediliyor. MEB tarafından bu yıl 11. sınıflara ücretsiz olarak dağıtılan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabında hurafe bulunmadığını savunuyor.

Ramazan ayını kutluyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.