HEPSİ BİR DEĞİLDİR!

Prof. Dr. Ali Akpınar

Mekke Fethi, İslam tarihinin dönüm noktalarından biridir. Ondan önce Müslümanlar çok zor bir süreçten geçmişlerdi. Mekke’de müşriklerin baskı, eziyet ve işkenceleri altında inlemişler, önce Habeşistan’a, sonra Medine’ye hicret etmek zorunda kalmışlardı. Medine’de de müşriklerin dışarıdan, Yahudi ve Münafıkların içeriden saldırı ve entrikalarıyla yine zorlu sınavlardan geçmişlerdi. Nihayet Hicretin 8, senesi Mekke fethi gerçekleşmiş, artık herkesin gözünde hak batıl birbirinden kesin hatlarıyla ayrılmış ve en katı müşriklerin bile çoğu Müslüman olmuştu.

İşte fetihten önce Müslüman olanlarla, fetihten sonra Müslüman olanların sevap-konum bakımından Allah katında bir olmadığını bildiren şu ayet bunu bildirmek için inmiştir:

İçinizden fetihten önce infak eden ve savaşan kimseler, daha sonra infak edip savaşan kimselerle bir değildirler, öncekiler daha üstün derecededirler. Allah, hepsine cenneti vaadetmiştir. Allah, işlediklerinizden haberdardır. (57/10)

Fetihten önce infak etmek ve Allah yolunda savaşmak. Zor zamanda hakkın safında yer almak, malından ve canından geçmesini bilmek. Elbette kolay bir şey değildir. İmkanlar artınca, infak edenlerin ve Allah yolunda savaşanların sayısı artınca kahramanların sayısı artacaktır. Ancak hiç kimse zor zamanlarda elde edilen ecir ve sevaba nail olamayacaktır. Elbette sonrakilere de ecir ve sevaptan pay vardır, ancak bu öncekilerinki kadar olmayacaktır. Çünkü, İyilik yarışında önceliği kazanan Muhacirler ve Ensâr ile, onlara güzelce uyanlardan Allah hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnutturlur. Allah onlara, içinde temelli ve ebedi kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır; işte büyük kurtuluş budur. (9/100) Elbette önden giden öncüler, öncelikli olarak hayırla anılmaya daha layıktırlar.

Bu ayetleri 15 Temmuz gecesi ve sonrasında müşahede ettiklerimiz karşısında bir kez daha hatırladık. Evet, 15 Temmuz 2016 Türkiye tarihinde bir dönüm noktasıdır. O gecenin ilk saatlerinden itibaren Başkomutanın emriyle meydanlara koşanlar, canlarını ve mallarını ortaya koyarak milletin harim-i ismetine kast eden canilere karşı koyanlar. Uykusunu, rahatını, işini gücünü bırakıp sabahlara kadar meydanlarda tekbir sadalarıyla bekleyip dua edenler…

Öte taraftan ne olup bittiğini bir kenarda izleyip, bakalım sonu ne olacak bir görelim diyerek olanları koltuklarında televizyon ekranlarında izleyenler… Yüce Allah’ın mazlum millete bir kere daha merhamet ettiğini, canilerin planlarını bozduğunu görüp sonraki gecelerde meydanlara çıkanlar…

Elbette öncekilerle sonrakiler bir olmayacaktır. Ancak hakikati geç de olsa anlayıp samimiyetle hakkın safında yer almasını becerebilenler mükafattan nasiplerini alacaklardır. Zira Yüce Mevlâ, rızası için zerre kadar iyilik-hayır yapanların amellerini asla zayi etmeyecektir. Ne var ki hayır yarışında geç kalanlar, başlarını öne eğip bu hayır yarışında niçin geç kaldıklarını düşünüp istiğfar etmeyi de ihmal etmemelidirler.

Yaşanan bunca açık delillere rağmen hala zihinleri karışık olan ve fakat günü kurtarma adına meydanlarda görünmek için kendilerini zorlayanlar da tüm sırların açığa çıkacağı, herkese yapıp ettiği amellerinin gösterileceği gün gelmeden kendilerine çeki düzen vermelidirler. Unutmayalım ki Müslüman tek yüzlü ve iki dünyalı bir kişiliğe sahip olandır. Hayat, yalnızca şu geçici dünya hayatından ibaret değildir. Asıl yurt, asıl, makam mansıp, asıl itibar ve konum ahiret yurdundadır. Öyleyse yarışınlar bunun için yarışsınlar, koşturanlar da bunun için koştursunlar!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.