Eşekleşme mantığı

Cahit Karaalp

Kur’an’ı, terkibi bir okumaya tabi tutmak isteyenlere…

 

           Kur’an’da nice hayvanların davranışları, insan davranışları bağlamında ve ders alma amaçlı zikredilmektedir… Allah; Kur’anda insanların yerilecek davranışları bağlamında üç yerde “eşek” misalini verir… Bu örneklerle kâinattaki her şeyden iyi veya kötü dersler çıkarmamız gerektiği bilgisini de almaktayız… Aslında örneklerde yerilen eşek değildir… Çünkü “eşek” kendi görevini icra etmektedir… Bunun için ayette yerilen “eşek davranışı” değil “eşekleşme mantığıdır”… Eşek mantığı, eşekte güzeldir ve yerindedir ancak insanın eşek mantığına bürünmesi, insan kılıklı bir eşeğe dönüşmesi yerilecek bir davranıştır…

 

             Allah, ”Müddessir 50.” Ayette; Allahın kitabından yüz çevirenleri, “aslandan ürküp kaçan yaban eşeklerine” benzetir… “Cuma 5.” ayette ilahi vahiylerden müteşekkil kitabın sorumluluğu kendilerine tevdi edilen ancak kitabın sorumluluğunu kuşanmayan ehli kitap âlimlerinin “kitap yüklü eşek” gibi olduklarını söyler… “Lokman 19.” ayette ise Lokman’ın yavrusuna nasihatleri bağlamında, Lokman’ın sözü olarak, sesin en iyi şekilde kullanılması öğüdünün ardından, kulakları en çok tırmalayan sesin  “eşek sesi” olduğu belirtilir…

 

               Bu üç örnekte Allah, eşeğin üç durumundan bahseder ilk örnekte korkaklığından, ikinci örnekte sorumsuzluğundan ve üçüncü örnekte ise eşeğin uygunsuz davranışlarından yani bilinçsizce hareket etmesinden bahseder… Bu örneklerden yola çıkarak, eşekleşme mantığının; “korkaklık, sorumsuzluk ve bilinçsizlik” üçlüsünden müteşekkil olduğu sonucuna varılabilir… Bu durumda bize düşen, eşekleşme mantığından uzak kalmak, “cesaret, sorumluluk ve bilinç” denklemini yaşamaktır… Bu denklemin unsurlarında biri eksik olduğunda diğerlerinin varlığı işe yaramayacaktır… Eşekleşme mantığını yeren Kur’an’ın ilgili ayetleri bir araya getirildiğinde günümüz Müslümanlarının kişilik ve kimlik çıkmazları çözüme kavuşacaktır… Çünkü eşekleşme mantığı, kişiliksizlik ve kimliksizlik demektir…

 

               İlk ayette (Müddessir 50); Allah’ın zikrinden, Kur’an öğütlerinden yüz çevirenlerin, aslında bir korkaklık içinde oldukları gerçeği işlenmekte ve gerçek ile yüzleşmemek için kaçıp duranların halini, aslandan kaçan yaban eşeklerine benzetmektedir… Hakikate kulak tıkayan, hakikat ile yüzleşmekten, menfaatlerini kaybetmekten korkan herkese; “Hakikat aslan gibi güçlüdür ve siz korkup kaçtıkça o peşinizden sizi kovalamaya devam edecektir… Korkularınızdan sıyrılıp Hak ile yüzleşmeniz ve hakikati kabullenmeniz gerekmektedir…” mesajını vermekte ve “Korkunun ecele herhangi bir faydasının olmadığı” gerçeğini işlemektedir…

 

            İkinci örnekte (Cuma 5) ise ilk örneğin bir ileri aşamasına gidilmiş ve Allah’ın dininin getirdiği sorumluluktan ve bu sorumluluğun getirdiği gerekliliklerden kaçanları, kitabın sorumluluğunu kuşanmayanları, kitap yüklü eşeklere benzetmiştir… Eşeğe altın yüklense ve eşek açlığından ölecek olsa sırtına vurulan yükten habersiz olduğu ve yükünün değerini bilmediği için yükünden faydalanamaz ve kendini ölümden kurtaramaz… İlmin, eşekleşme mantığına sahip insanlara yüklenmesi ile eşeklerin sırtına altının yüklenmesi arasında kullanım ve faydalanma açısından fark yoktur… Eşek altından, eşekleşme mantığındaki kişi ise ilimden, bilgiden faydalanmaz…

 

              Eşeğin görevi yükü yüklenmek ve yükü yerine ulaştırmaktır… Kur’an, söz konusu ayet ile Kitabı yüklenen herkese; “kitabın getirdiği ve kitabı yüklenmenin gerektirdiği sorumluluğu üstlenmeyecek misiniz? Eşeğin yükünü menzile ulaştırması gibi sizde sadece ilmin taşıyıcısı mı olacaksınız? Yükü ve yükün değerini bilip sorumluluğunuzu kuşanmayacak mısınız?” mesajını vermekte ve adeta bizlere “Eşekleşme mantığından uzak durun” demektedir…

 

             Üçüncü örnekte (Lokman 19) ise, bu iki örneğin biraz daha ilerisine gidilir ve uygunsuz hareket eden, olmadık zamanlarda anıran, uygunsuz davranışları ile etrafa rahatsızlık veren eşeğin, “anırma” örneği verilerek; bilincin önemine dikkat çekilir… Bilinçten yoksun hareket eden herkese “en çirkin ses, eşeklerin sesidir” gerçeğinden hareketle; “Bilginin, bilincin olmadığı her eylem eşeğin anırması gibi çirkindir… Söyleminiz, eyleminiz; bilginiz ve bilinciniz ölçüsünde olsun, ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun…” mesajını verir… Eşek “A” ile başlar “İ” ile devam eder… Yani eşek anırması; tepeden aşağıya, kalından inceye bir seyir izler… Kulakları rahatsız eder… Cahilin sesi çok çıkar, boş teneke çok tıngırdar…

 

               Allah, Kur’an’da kâfirler için, “eşek” tabirini birebir kullanmaz ancak eşeğe benzetmekten de geri durmaz… Bu örnekler bizlere, söz ve eylemlerimizde “cesaret, sorumluluk ve bilinç” dengesini kurmamızı; “korkaklıktan, sorumsuzluktan ve bilinçsizlikten” uzak durmamızı öğütler… Vahyi hayata taşımamak, vahyin insan hayatında can bulması ve can olması için çalışmamak, vahyin sesi olmamak ve nesnesi olmamak “eşekleşme mantığına” bürünmektir… Kaba bir tabirle “eşekleşmektir”…

 

           Eşekleşme mantığı, sürü mantığının çok gerisinde seyreden özürlü bir mantıktır… Bu mantıkta yaşam sürenler zilletten kurtulamayacaktır…

 

            Eşekleşme mantığından uzak kalmak dileği ile…

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.