Ekranlarda Türk-Yunan Dostluğu

yazar-43

Hafta sonu yaklaştıkça ekranların biraz daha canlanmaya başladığını fark etmişsinizdir. Cuma akşamı Riziko isimli yarışma programından tanıdığımız Serhat Hacıpaşalıoğlu ile Katherina Moutsatsos “Kalimerhaba” adlı yeni bir eğlence programıyla ekrana merhaba dediler. Sanıyorum programın çıkış noktası Türk-Yunan dostluğunu pekiştirmek. Türk ve Yunan kültürü ile örülü “Yabancı Damat” dizisinin Yunanistan’da yoğun ilgi görmesinin ardından bu iki kültürün benzer ve farklı noktalarını ekrana getiren programda iki ülkeden ünlü sanatçıların yer alması dikkatimizden kaçmadı. 2004 yılının Eurovision ikincisi olan Sakis Athanosios Tolis’le bizim Nünü (Nükhet Duru) konuklar arasında yer aldı. Nükhet Duru son zamanlarda atağa geçmiş olmalı ki Akşam’ın Cumartesi ekinde yazmaya başladıktan sonra ekranlarda daha sık görünmeye başladı. Cumartesi akşamı da ‘Bülent Ersoy’la Hatırla Bakalım’da göründü Duru. Yeri gelmişken bir eleştiri de bu programa getirelim. Bülent Ersoy, programına çağırdığı mehterana eşlik ederken, kaç yüz yıllık “Ceddin Deden” marşının sözlerini yazılı bir metinden okumasına çok şaşırdık. Çoluk çocuk herkesin dilinden düşmeyen bu marşı Ersoy gibi bir sanatçının repertuarına almaması yadırganmayacak gibi değildi.

Sanat dünyası dışından konuklarıyla iki ülke arasındaki ilişkileri incelediği için diplomatik bir tarafı da bulunan ‘Kalimerhaba’nın sadece Türk-Yunan dostluğu formatına sıkıştırılması, seyirciye, programın zamanla sıkıcı bir hal almaya başlayacağı izlenimini verebilir. Zamanla ‘dostluğa’ dair ayrıntılar, abartılabilir ve bu durum seyircide rahatsızlık uyandırabilir. Programa Türk-Yunan dostluğunun da ötesinde “dostluğa” dayanan bir içerik kazandırılabilseydi, Türk-Yunan dostluğuyla başlayıp sözgelimi Türkiye-Suriye, Türkiye-Bulgaristan, Türkiye-İran dostluğu ve bu dostlukların renkli görünümleri ekrana getirilse ne iyi olurdu. Dışarıyla irtibatı yüzyılın başında koparılmış halkın kendi toprakları ve komşularıyla yeniden tanışması için bir zemin oluşturulmasından daha büyük hizmet olabilir mi! Ne dersiniz?
***
SÜ Arap Dili ve Edebiyatı Bölüm Hocaları neredeydi?

Bu Cumartesi Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin geleneksel havuzbaşı sohbetlerinde SÜ Arap Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi A. Kâzım Ürün’ün biraz konferans biraz da ders tarzında yaptığı sunumun konusu “Arap Edebiyatına Panoramik Bakış”tı. Aynı zamanda üniversiteden hocam olan Kazım Bey’in çok iyi hazırlandığını gözlemlediğim programın konusu biraz spesifik ve dinleyicilerin pek çoğu da konuya yabancı olunca, “beklenen ilgi olmaz mı acaba” diye endişelenmiştim, ama korktuğum olmadı. Program, hedefine ulaştı ve hazirunun dimağında bize hiç de yabancı olmayan bu edebiyata dair bir çok dipnot bıraktı.

Arap Dili ve Edebiyatı mezunu olarak adeta gününü saydığım programa gelirken, bölüm hocalarımızdan birkaç ismi görmeyi umut ediyordum. Hatta Konya’da oldukları halde “görüşme imkanı bulamadığımız arkadaşlarla görüşürüz” diye düşünmüştüm. Son zamanlarda toplum olarak yaşadığımız gailesizlik ve boş vermişlik burada da beni sükûtu hayale uğrattı. Bölüm hocalarımız tam kadro arkadaşlardan da en azında Konya’da olanların burada olması ne iyi olurdu. Yeni buluşma zeminlerinde böyle fırsatları değerlendirsek iyi olmaz mı?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.