"Ehram" zamana direniyor

Anadolu'nun bazı illerinde geleneksel giysi kültürünü oluşturan, aynı zamanda bir el sanatı olarak değer bulan ehram, gelişen teknoloji karşısında yok olma tehlikesi altında - Bayburt'ta annesinden 12 yaşında dokumayı öğrenen, ehram ve dokumacılığını yaşa

BAYBURT (AA) - ABDULKADİR NİŞANCI - Anadolu’nun zengin kültürel değerlerinden biri olan, bazı illerde geleneksel giysi kültürünü oluşturan, aynı zamanda bir el sanatı olarak değer bulan ehram, gelişen teknolojiye bağlı olarak yok olma riskiyle karşı karşıya.

Bazı illerde kadınların ev dışına çıkarken örtündükleri, tüm vücudu kaplayan, yöresel motiflerle süslenen ve Bayburt'ta köklü bir yer edinen bu geleneğin yok olmasına gönlü razı olmayan Sevim Ataner, "Bir anne çocuğunu nasıl severse ben sanatımı o şekil sevdim" diyerek kendini bu geleneksel sanatı yaşatmaya adadı.

Yöre kadınlarının ev dışında giydikleri bu üst giysinin gelecek nesillere aktarılmasını isteyen Ataner, annesinden 12 yaşında dokumayı öğrendiği ehram ve dokumacılığını yaşatmak için kent merkezinde kiraladığı iki katlı bir evi atölyeye dönüştürdü.

Ataner, burada el tezgahında dokumayı öğrettiği beş kişiyle ehram ve dokumacılığını gelecek nesillere aktarmaya çalışıyor.

Ataner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bayburt'ta 1990'lı yıllara kadar il merkezindeki evlerin yüzde 95'inde ehram tezgahı olduğunu ve ehramın değerinin o dönemlerde altınla eş değer olduğunu söyledi.

Bugün ise Bayburt'ta kendisi ile birlikte atölyesinde çalışanların ehram dokumacılığına devam ettiğini belirten Ataner, "Ehram Bayburtlu kadınların dış giysisiydi ama 1985 yılından sonra azaldı." dedi.

Ataner, yaşattığı ehram kültürü ile bu geleneksel ürünü Bayburt sınırları dışına taşıdığını, il dışından siparişler aldığını, gönderdiği siparişlerin de film setlerine pazarlandığını anlattı.

- "Bir ehram bir altın değerindeydi"

Ehramın tarihinin tam olarak bilinmediğini dile getiren Ataner, "Ehram, Bayburtlu kadınlar için çok önemli bir örtüydü. Mesela genç kızların sandığında en az 10-15 tane ehram olurdu. Nişan yapılırdı, nişanda altın takılırdı, altının karşılığında ehram verilirdi. Bir ehram bir altın değerindeydi. Gelin giden kızın sandığında da en az üç tane ehram olurdu. Gündelik, gezmelik ve ölünce tabutunun üzerine örtülecek olmak üzere en az üç ehram olurdu" ifadelerini kullandı.

- "Gelin, kız ayrımı ehramın nakışından ayırt edilirdi"

Ataner, her yaşta kadının örtündüğü ehramın farklı olduğunu belirterek, "Yaşlılarımız koyu renk örterdi, siyah, mor. Orta yaşlılarımız sütlü kahve, açık renk örterdi. Gelinlerimiz kuş gözü sandal ehram örterdi. Kızlarımız beyaz, beyaz nakışlı ehram örterdi. Gelin, kız ayrımı ehramın nakışından ayırt edilirdi." diye konuştu.

Ehramın aynı zamanda mahrem olduğunu ve hiç kimsenin ehramını başka bir kişinin kullanmadığına dikkat çeken Ataner, "Ehram bizim için değerli ve mahrem. Başka birisine asla verilmezdi." dedi.

Ataner, ehram dokumacılığı kültürünün neden yok olmaya yüz tuttuğunu şu sözlerle anlattı:

"Ehram çok meşakkatli ve çok zor bir sanat, aşamaları zor. Bir koyunun üzerinden aldığın kirli yünü yıkayacaksın, kurutacaksın, tarayacaksın, iplik haline getireceksin, hamur bulamacı ile bulayacaksın, çözcü kazıkları da uzatacaksın, teker teker düğüm atacaksın. Yani zor aşamaları var, onun için terk edildi. Birde pazarı azaldı. Genç nesil daha kullanmadığı için pazarı azaldı. Satışı azaldığı için insanlarda daha dokumadı."

Bir ehramın tüm aşamalarıyla birlikte 55 günde tamamlandığını dile getiren Ataner, "Zor bir sanat ama bir anne çocuğunu nasıl severse ben sanatımı o şekil sevdim. Canım sağ olduğu sürecede bunu devam ettirmeyi istiyorum ve severek yapıyorum. Tabi zor aşamaları zorlukları var ama severek yapıyorum. Bu sanatı seveceksin. Sevmedin mi asla kimse yapamaz." değerlendirmesinde bulundu.

Ataner, bu kültürün yaşaması için Şingah Mahallesi’nde kiraladığı ve atölyeye dönüştürdüğü iki katlı evde çalışanlarıyla dokuduğu ehramların yurt içinden ve yurt dışından alıcılarının olduğunu sözlerine ekledi.

AA

Kültür Sanat Haberleri

Karaman 4 milyon liralık proje ile dünyaya açılıyor
'Küçük Prens' evrenine geri sayım başladı
Fatih Sultan Mehmed'in Yedikule Hisarı'ndaki Mirası Fatih Mescidi Yeniden Hayat Buluyor
Dua Çınarı'nın dalları üniversitede sergileniyor
‘Hain’ filmi afişi yayınlandı