Dünyamız İnsan diye VİRÜS kapmış!

Yücel Kemendi

Pazartesi günü Konya güzel bir konferansa ev sahipliği yaptı. SÜÇEV 'in (Sürdürülebilir Çevre Derneği) organize ettiği  İstanbul  Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu'nun konuşmacı olarak katıldığı konferansta çok önemli konulara değinildi.

Konferansı izlerken böyle hayati bir konuyu dile getirenler beni çok mutlu etti. Buradan Başta SÜÇEV yetkilileri olmak üzere emeği geçenlere sonsuz teşekkür ediyorum.

Gözlerim bu Konferansta olması gerekenleri aradı hiç biri yoktu, bu duyarsızlıkta beni kahretti, bunu da burada yazmak zorundayım.

Bugünkü yazımda Mikdat beyin konferansından tuttuğum notları hocamın ağzından bir haber gibi aktarmak istiyorum. Konferansa katılamayan yetkililer belki buradan bilgi alırlar da bizde bu konuya katkı sağlamış oluruz.

Mikdat Kadıoğlu'nun  Türkiye’nin kuraklık ve su sıkıntısının her geçen gün arttığını vurgulayarak, "Yağışlarımız azalıyor, az yağan yağışı nasıl toplarız diye düşünmemiz lazım. Yağmur suyunu denize veya kanalizasyona göndermemek gerekiyor. Yağmur hasadına gitmeliyiz, eskiden Anadolu’da yaygın olan sarnıçları geri getirmeliyiz" diyerek hem gelecekteki sıkıntılarımızı dile getirdi hem de yetkililere çözüm önerileri sundu.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ’2017 yılı yağış değerlendirmesi raporu’na göre, Türkiye 2017 yılında normalin altında yağış aldı. Buna göre, ortalama yağış 506,6 mm olarak belirlendi. Yağışlar, normalinden yaklaşık yüzde 11,7, geçen yıl yağışından da yüzde 15,2 daha az gerçekleşti. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’ndeki yağışlar normallerine ve geçen yıla göre yüzde 20'nin üzerinde azalma gösterdi. Prof. Dr. Kadıoğlu, yağışın bu nedenli azalması sonucu Türkiye’de şu anda meteorolojik ve hidrolojik kuraklık olduğunu belirtti.

Tarımsal kuraklığın önümüzdeki aylarda etkisini göstereceğine dikkat çeken Prof. Dr. Kadıoğlu, "Su yılının başı olan ekim ayından itibaren mevsim normallerinde yağış alamadık. Bunun da yansıması olarak barajlarda su seviyesi düşük. Yani şu anda hem meteorolojik hem hidrolojik kuraklık var.

Mart- Nisan aylarında arazilerde ekim-dikim başladığında kuraklığın etkisini tarımda da görebiliriz. Ama Türkiye’nin bazı bölgelerinde tarımsal kuraklık da hissediliyor. Fakat bu önümüzdeki aylarda daha çok belli olacaktır" diye konuştu.

Anadolu’daki sarnıçların geri getirilmesi önerisinde bulunan Prof. Dr. Kadıoğlu, "Eskiden Anadolu’da yaygın olan sarnıçları geri getirmeliyiz. Yağışlarımız artık azalıyorsa, ’az yağan yağışı nasıl toplarız’ diye düşünmeliyiz.

Yağmur suyunu denize veya kanalizasyona göndermemeliyiz. Yağmur hasadı çok önemli. Şehirlerdeki havuzlu, göllü, dereli bütün projelere kuraklık zamanlarında kısıtlama getirilmedir.

''Elimizdeki suyu tasarruflu kullanmalıyız'' diyen Prof. Dr. Kadıoğlu, "Kuraklığa dikkat ederek önümüzdeki aylarda hangi ürünü dikip dikmeyeceğimize karar vermeliyiz. Kuraklıkta su bitince yapacak bir şey kalmıyor, kriz yönetimi yoktur. O yüzden risk yönetimine gitmemiz lazım. Elimizdeki sudan tasarruf etmek için önlemler almalıyız. Onu da hemen şimdi yapmalıyız" ifadelerini kullandı.

İklim değişikliğiyle beraber önümüzdeki yıllarda kuraklığın şiddetinde ve süresinde artış olmasının beklendiğini dile getiren Prof. Dr. Kadıoğlu, "Öncelikle iklim değişikliğinin Türkiye’nin nerelerini, nasıl etkileyeceğini toprak, su nemini, yağmur miktarını her şeyini şimdiden belirleyerek doğru bir arazi planlaması yapmak lazım. Yani nereler tarım arazisi olarak öne çıkıyor, nereler tarım arazisi olmaktan çıkıp kullanılmaz hale gelecek buna bakmak lazım. Ona göre binalarımızı, şehirlerimizi doğru yere kurmalıyız. İleride öne çıkacak tarım alanlarını şimdiden başka amaçlarda kullanmamak gerekiyor" dedi.

Prof. Dr. Kadıoğlu, mümkün olduğu kadar yağmur hasadına gitmek gerektiğinin altını çizerek şu önerilerde bulundu:

"Eskiden Anadolu’da yaygın olan sarnıçları geri getirmeliyiz. Yağışlarımız artık azalıyorsa, ’az yağan yağışı nasıl toplarız’ diye düşünmeliyiz Yağmur hasadı çok önemli. Şehirlerdeki havuzlu, göllü, dereli bütün projelere kuraklık zamanlarında kısıtlama getirilmedir.

Ayrıca kişi başına düşen su miktarı var. Normal su miktarının üzerinde kullanılan suya da aşırı kullanımı engellenmeli

Bunu Dünyada birçok ülke yapmış ve %25 su tasarrufu sağlamıştır.

Biz neden Yapmayalım. Dünyamızın Ateşi yükseldi, dünyamız İnsan diye VİRÜS kapmış bu virüsten kurtulmanın yolu Tasarruf, Plan Program yaparak dünyanın ateşini düşürmektir.

Bunu yapmazsak ateşten ölüm kaçınılmazdır..

 

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.