İSTANBUL (AA) - İslam Hukuku, İslami Bankacılık ve Finans Danışmanı Edib Smolo, İslami finans fikrini pazarlamanın çok zor olduğunu belirterek, "Hatta bunu Müslümanlara pazarlamak, gayrimüslimlere pazarlamaktan daha zor. Çünkü gayrimüslimler en nihayetinde kâra bakıyor. İster inanın ister inanmayın Malezya'daki İslami banka müşterilerinin çoğu gayrimüslimler. Çünkü bunun faydalarının farkındalar." dedi.
Smolo, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Türk Standardları Enstitüsü (TSE) ile İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC) iş birliğinde gerçekleştirilen Dünya Helal Zirvesi kapsamında düzenlenen "İslami Finans Penceresinden Ekonomik Krizler" başlıklı panelde, yapılan bir çalışmaya göre yalnızca geçen 20 yıl içinde kimi büyük kimi küçük 100 mali krizin olduğunu kaydetti.
Son mali krizin Büyük Buhran'dan bu yana yaşanan en büyük kriz olarak görüldüğünü ve bu krizin konvansiyonel finans sistemi içerisindeki hataları gösterdiğini aktaran Smolo, ancak bu mali krizden 7-8 yıl sonra bile işaret edilebilecek tek bir sebep ya da suçlunun olmadığını dile getirdi.
Smolo, bu krize sebep olan birçok sorun ve birçok hatanın mevcut olduğuna işaret ederek, bunların bazılarının düzenleme ve denetim eksikliği, borcun kontrolsüz artması, risklerin yanlış yönetimi ve şeffaflık eksikliği olduğunu ifade etti.
"İstikrar uzun vadede istikrarsızlık getirir." sözünü anımsatan Smolo, son krize yönelik geriye dönük bakıldığında insanların uzun yıllar kredi kullandığını, ihtiyacı olmayanların bile yatırım fırsatı açısından kredi kullandığını belirterek, "Fakat sonra faiz oranları tekrar yükselmeye başladı. Böyle olunca ödeme konusunda sıkıntı yaşadılar." şeklinde konuştu.
Smolo, bugün İslami finansın büyüklüğünün 2 trilyon doların biraz üzerinde olduğuna, ancak bu rakamın küçük kaldığına dikkati çekerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Hatta küresel mali sistemin yüzde 1'i kadar ancak. Dünyada 1,7 milyar kadar Müslüman var. Bu da şu anlama geliyor; 5 Müslümandan birisi bu sektörden hizmet alıyor. Yani İslami finansı yalnızca Müslümanlara uygularsak, dünya nüfusunun yüzde 20'si kadar bir pazarımızın olması gerekiyor. Yani İslami finansın çok büyük bir gelişme potansiyeli var. Müslüman nüfusun yüzde 80'ine henüz hizmet etmiyor.
Avrupa'da çok az ülke İslami finans üzerine çalışıyor. Bunun desteklenmesi ve ilerletilmesi gerekiyor. İslami finans fikrini pazarlamak çok zor. Hatta bunu Müslümanlara pazarlamak, gayrimüslimlere pazarlamaktan daha zor. Çünkü gayrimüslimler en nihayetinde kâra bakıyor. İster inanın ister inanmayın Malezya'daki İslami banka müşterilerinin çoğu gayrimüslimler. Çünkü bunun faydalarının farkındalar. Müslümanlar için bu biraz daha farklı. Müslümanlar her ne kadar İslami kanuna uyumlu çalışsalar da en nihayetinde ne kadar ödeyeceklerini önemsiyorlar. Yani İslami kontratlar mevcut olsa da konvansiyoneli seçiyorlar. Çünkü taksitler daha düşük. Bu da İslam’a dair yanlış algılardan birisi. Müslümanlar genelde faiz yoksa daha ucuz olmalı diye düşünüyorlar ama iktisadın temel dinamiklerini anlamıyorlar."
- "İslami bankalarla çalışan işletmelerin krizi çok daha kolay atlattığını gözlemledik"
Birleşik Fon Bankası AŞ Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Kalav ise Türkiye'deki faizsiz bankacılık uygulamalarının çok köklü olmadığını söyledi.
Yaptığı bir çalışmaya göre İslami bankalarla çalışan işletmelerin krizi çok daha kolay atlattığını gözlemlediklerini aktaran Kalav, "Buradaki en önemli etken, kriz dönemlerinden İslami bankaların doğasında olan kar payı sisteminin değişmemesi. Yani ekonomi dengesiz bir duruma düştüğünde, faizler hızla yükselmeye başladığında, bankalar faizleri yükseltip para musluklarını kısıyorlar. Ama katılım bankalarında zaten geri çağırma gibi bir şey olmadığından ve belirlenmiş kar oranlarının çok kısa sürede değiştirilememesinden dolayı işletmeler açısından daha avantajlı olduğunu gördük." ifadelerini kullandı.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Saraç da İslami finansı anlamak için daha geniş bir çerçeveye ihtiyaç olduğunu, bu çerçevenin de "helal" olduğunu kaydetti.
Toplumun mali hafızasının 20 yıldan kısa olduğunu belirten Saraç, 20 yılda bir insanların bir önceki krizde olanları unuttuğunu ve tarihin tekerrür ettiğini dile getirdi.
Saraç, fıkhın çok iyi oturmuş bir içtihadı olduğuna işaret ederek, "Diğer inançlarda böylesi kapsamlı ve oturmuş bir hukuk sistemi yok. İslam ile diğer inançlar arasındaki temel fark; oturmuş, kapsamlı ve iyi bir içtihat sunuyor olması." diye konuştu.
AA