Dökme suyla değirmen dönmez

Ahmet Demirel

Allah atalarımıza rahmet etsin. Yaşadıkları hayat tecrübelerini cümlelere dökmüşler ve bunları bizlere kadar ulaştırmışlar. Atasözleri dediğimiz bu cümlelerle uzun açıklamalar gereken konuları kısa veciz ifadelerle bize öz bir şekilde ulaştırmışlar.

Bir eylemin gerçekleşmesinin iç kuvvetlerle gerçekleşmesi gerektiğini en güzel ifade eden cümlelerden biridir bu cümle.

İnsanların bir davranışı yapmalarını ve o davranışın kalıcı hale gelmesini istiyorsak o davranışı kendiliğinden ister hale getirmemiz gerekir.

ÖDÜL

Ödül, insanların yapmadıkları veya yapmak istemedikleri bir eylemi ortaya menfaat koyarak yapılmasını sağlamaya çalışmaktır.

Acaba bu yöntemle kalıcı bir etki oluşturabilir miyiz?

Tüm kurumlar yapılanmasını ödül verme sistemi üzerine yapıyor. Artık ödülsüz öğrencilere ve çocuklara hiçbir şey yaptırılamıyor. Ödül de kalıcı bir etki oluşturmuyor. Ödül alındı mı o konuda çocuktaki ilgi sönüyor. Çocuk ekmek almaya giderken bile ödül istiyor. Ev işlerinde yardım istendiğinde ödül istiyor.

Tüm eğitim sistemimizi ödül üzerine kurmaya başladık. Anasınıfında ödüle alıştırma başlıyor. Artık çocuk her yaptığı karşılığında ödül istemeye başlıyor.

Çocuk normal görevi olup yapması gereken hususlarda bile ödül talep etmeye başlıyor. Bu vahim bir durum ve duracağı bir noktada yok.

İÇSEL BİR ETKİ UYANDIRMAK

Dış etkinin etkisi bir yere kadardır. Esas olan çocuklarımıza kazandırmaya çalıştığımız davranışları onların içinden gelen bir duyguyla yapmalarını sağlamaya çalışmaktır.

Mesela kitapla ilgili bir kitap okuma yarışması yapıyoruz. Ödül kitabın ve okumanın önüne geçiyor. Ödül amaç, kitap ve okuma araç haline geliyor.

Burada kitap bir bilgilenme ve öğrenme amacı değil ödüle götüren bir araç haline geliyor. O kitap okuma sadece ödülü kazanmaya yönelik olarak okunuyor. Soru çıkma ihtimali olmayan yerler doğru dürüst okunmadan geçiliyor.

Eğer kazanma ihtimali yoksa meal yarışması bile olsa katılmıyor.

ELDEN GELEN ÖĞÜN OLMAZ OLSA DA VAKTİNDE BULUNMAZ

Yapacağımız güzellikleri dışa bağımlı olmadan kendi içimizden gelen bir etki ile yapmalıyız. Dış gayretler bir yere kadar bizi götürür. Sonra o etki bitince hemen o güzel davranışı bırakırız.

İyiliği mahza iyilik olarak yapabilmeliyiz. İyiliğin ödülü iyiliği yapabilmek olmalıdır.

Ders çalışmak için ödül olmamalıdır çünkü o öğrencinin zaten doğal yapması gereken görevdir. Ödev yaptığı için çocuk ödüllendirilmemelidir. Eğer ödev seviyesinin üzerinde veya altındaysa bu sorunun çözümü yoluna gidilmelidir.

Karneye ödül olmamalıdır. Öğrencinin zaten görevidir derslerine çalışmak ve iyi bir karne getirmek.

ÖDÜL EĞİTİMİMİZİN EN BÜYÜK PROBLEMLERİNDEN BİRİDİR

Ödül meselesini kesinlikle masaya yatırmalıyız.Bu konuda eğitimcilerimiz deneysel çalışmalar yapmalıdır.

Batıda yapılan çalışmalardan da istifade edilmelidir.Zararın neresinden dönülürse kardır.

Ödülün duracağı bir nokta yoktur.Ödülün faydaları ve zararları bilimsel olarak ortaya çıkarılmalı ve ona göre bir yol haritası belirlemeliyiz.

Okullardaki yarışmalar öğrencileri bitap düşürmektedir. Ödül bir dış etkidir.

Çocuklarımıza dış etki olmaksızın içlerinden gelerek güzellikleri yapmalarını sağladığımız günleri görme dileklerimle

Muhabbetlerimle

DR. ÖZGÜR BOLAT’TAN GÜZEL SÖZLER

  • Karşılaştırma ve rekabet insanlar arasında nefret ilişkisi ve düşmanlık oluşturuyor. Güven ilişkisi kurulmasını engelliyor
  • Aslında insanlar sevdikleri işleri iyi yapmazlar, iyi yaptıkları işi severler.
  • Bir çocuğun ailesiyle ilişkisi ne kadar kötüyse, teknoloji, oyun ve sosyal medyaya o kadar yönelir.
  • Çocuk ödülle iş yapmaya alışırsa, kendi sorumluluğunda olan işler için bile sizden ödül talep eder. Sorumsuzluk bilinci gelişir.
  • Ödül kısa vadeli işler için verilir. Bu durumda doğal olarak çocuk ödülü almak için kısa vadeli plan yapmayı öğrenir ve ödül sonrasını düşünmez. Bu durumda da çocuk uzun vadeli değil, kısa vadeli düşünmeyi öğrenir. Geleceği düşünmez. Günü kurtarır.
  • Ödül vererek bir çocuğu motive edebilirsiniz. Çocuk o işi yapar, hatta heyecanla yapar ama ödül vermeyi bırakınca, çocuk da o işi yapmayı bırakır.
  • Ödülün kendisi sürdürülebilir bir motivasyon kaynağı yaratmadığı gibi, halihazırda var olan iç motivasyonu da öldürür.
  • Bir aile kendisinde olmayan bir değeri ya da kendisinin sergilemediği bir davranışı çocuğuna veremez. Çocuk ne gözlemlerse onu yapar. Bulunduğu ortamda gözlemlediği davranışları doğru kabul eder. Onun için çocuğa değer kazandırmanın yolu, çocuktan beklenen davranışı ailenin ilk olarak kendisinin yapmasıdır, yani model olmaktır.
  • Not ve sınav sistemi de bir çeşit değerlendirme aracıdır ve iç motivasyonu öldürür.
  • Kazanmaya bağlı bir mutluluk sürdürülebilir değildir

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.