ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde patlayıcı yüklü kamyonun infilak etmesi sonucu çok sayıda vatandaşın hayatını kaybetmesiyle ilgili "Bu aslında çok daha büyük bir planlı intihar saldırısının önlenmiş halidir. Maalesef orada 13 vatandaşımızı kaybettik. Ama çok daha büyük bir patlama olabilir, kalabalık bir merkezde gerçekleşebilirdi." dedi.
Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu, soruları yanıtladı.
İstanbul'da 23-24 Mayıs günlerinde gerçekleştirilecek Dünya İnsani Zirvesi'ne değinen Kalın, Türkiye'nin 3 milyona yakın Suriye ve Iraklı mülteciye ev sahipliği yapan bir ülke olarak böyle bir zirveye ev sahipliği yapmasının son derece isabetli olduğunu söyledi.
İnsanı zirveye ev sahipliği yapmak için Cenevre, New York ve İstanbul'un son etapta yarıştığını, diğer şehirleri geride bırakan İstanbul'un bu zirveye ev sahipliği yapacağını vurgulayan Kalın, "Şu ana kadar teyitler itibarıyla zirveye 60'a yakın devlet, hükümet başkanı, ayrıca bu sayıda da bakan düzeyinde katılımlar bekleniyor. Bunun yanı sıra sivil toplum kuruluşları, uluslararası yardım örgütleri, özel sektör, aynı zamanda krizlerden etkilenen toplulukları temsil eden kişiler bu zirvede olacak. 5 ila 6 bin kişinin bu zirveye katılması öngörülüyor." diye konuştu.
Zirvenin 23 Mayıs'ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılacağını ifade eden Kalın, "Zirve münasebetiyle ülkemize gelen pek çok devlet ve hükümet başkanıyla da hem kendi aralarında ikili görüşmeleri olacak hem de Sayın Cumhurbaşkanı'mızın bir dizi görüşmeleri gerçekleşecek." ifadesini kullandı.
- "Daha büyük bir planlı intihar saldırısının önlenmiş halidir"
Terörle mücadele konusuna da değinen Kalın, gerek Türkiye topraklarında yaşanan terör eylemleri gerekse Türkiye dışından ülkeye yönelik terör saldırıları konusunda zorlu bir dönemden geçildiğini söyledi.
Türkiye'nin tüm imkan ve kabiliyetlerini seferber etmek suretiyle bu terör belasıyla mücadeleye kararlı olduğunun altını çizen Kalın, şöyle devam etti:
"Özellikle Diyarbakır'da yaşanan elim hadisenin ve orada hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızla ilgili birkaç noktanın altını çizmek isterim. Bu aslında çok daha büyük bir planlı intihar saldırısının önlenmiş halidir. Maalesef orada 13 vatandaşımızı kaybettik. Ama çok daha büyük bir patlama olabilir, kalabalık bir merkezde gerçekleşebilirdi. Bu olay bile diğerlerinin yanı sıra bölücü terör örgütünün hain, alçak yüzünü bir kez daha göstermiştir. Ama maalesef biz gece gündüz terörle mücadele ederken hala birilerinin bölücü terör örgütüne söz söyleyememesi, sesini çıkartamaması, birtakım yumuşak ifadelerle olayı geçiştirmeye çalışması da ayrıca ibretamiz bir tabloyu işaret etmektedir."
Son dönemde Suriye kaynaklı, terör örgütü DAEŞ kaynaklı saldırılarla karşı karşıya bulunulduğuna değinen Kalın, "Eli kanlı, 600 bin insanın ölümüne, milyonlarca Suriyelinin mülteci haline gelmesine sebep olan Esed rejimine söz edemeyenler, kalkıp Türkiye Cumhuriyeti devletini, hükümetini, ordusunu, genelkurmay başkanını, askerini suçlayabilmektedirler. Bu kadar arsızca bir saldırıyla da karşı karşıyayız. Bu tür saldırılar aslında terör saldırıları kadar menfurdur, alçakça yapılmaktadır." dedi.
- "DEAŞ terörü ile mücadelede en ön saflarda çarpışan ülkelerden birisiyiz"
Kalın, bazı ülkelerin Türkiye'yi yabancı terörist savaşçıların geçişine izin vermekle veya onlara kolaylık sağlamakla itham edebildiğini dile getirdi. Tek bir delil yokken bile bu söylentilerin tekrar ediliyor olmasının başka amaçlara hizmet ettiğine dikkati çeken Kalın, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin yabancı terörist savaşçılara müsamaha gösterdiğini, göz yumduğunu iddia edenler öncelikle kendi ülkelerindeki radikal şiddet yanlısı terör örgütlerinin mensuplarını başka ülkelere başka kimliklerle, pasaportlarla nasıl gönderdiklerini, 'Suriye'de savaşın, iyi olur' dediklerini de biz çok iyi biliyoruz. Bununla ilgili kamuoyunda da yayınlanmış birçok haber bulunmaktadır. Halbuki biz, baktığınız zaman DEAŞ terörü ile mücadele konusunda en ön saflarda çarpışan ülkelerden birisiyiz. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da açıkladığı gibi bugüne kadar 3 bine yakın DEAŞ hedefi vurulmuş, vurulmaya da devam etmektedir. Bin 300'den fazla da DEAŞ terör mensubu etkisiz hale getirilmiştir. Bütün bunlar yaşanırken Türkiye'nin DEAŞ terör örgütü mensuplarına veya başka örgütlere göz yumduğunu vesaire dile getirmelerinin tabii ki akılla, vicdanla hiçbir şekilde ilgisi yoktur."
- "Terörü şirin göstermeye yönelik tavırlardan uzak durmalıdırlar"
Kalın, Suriye ve Irak'ın kuzeyinde yaşanan otorite boşluğunun, kaotik ortamın, güvenlik sıkıntılarının Türkiye'ye maliyetini bir kez daha gördüklerini ifade etti.
Özellikle Suriye'de atılması gereken adımlar noktasında Türkiye'nin dile getirdiği tezlerin ne kadar haklı olduğunun anlaşıldığını vurgulayan Kalın, şunları kaydetti:
"Güvenli bölge meselesini defalarca dile getirdik. Ama bize hiçbir ikna edici argüman sunmadan bunun olamayacağını, operasyonel zorlukları olacağını, maliyeti olacağını söylediler. Tablo ortada. Milyonlarca mülteci hala yollarda. Kendilerine nefes alabilecekleri bir merci arıyor. Suriye'nin birçok bölgesi, terör örgütlerinin cirit attığı bir yer haline geldi. Ülkemize yönelik terör saldırıları hem bir tarafta PKK ve onun Suriye uzantısı YPG üzerinden hem de DEAŞ terör örgütü üzerinden devam ediyor.
Bu konuda bizim uluslararası toplumdan beklentimiz, biz nasıl Paris ve Brüksel saldırılarında açık ve net bir tavır sergilediysek aynı şekilde kendileri de Diyarbakır'da, İstanbul'da, Ankara'da olan saldırılar konusunda açık ve net bir tavır sergilemelidirler. Terörü meşrulaştırmaya, şirin göstermeye yönelik tavırlardan uzak durmalıdırlar. Terörle mücadelenin başarıya ulaşması ancak böyle bir ortak duruşla söz konusu olabilir. Aynı şey tabii ki iç kamuoyunda terör saldırılarını kendi siyasi amaçları için istismar etmeye çalışanlar için de geçerlidir."
(Sürecek)
AA