ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed'in sosyal medya paylaşımına ilişkin, "Şimdi bakıyorsunuz maalesef oraya (Medine) yakın topraklarda bulunanlar bize utanmadan, sıkılmadan bühtanda bulunuyorlar. Önce haddini bil. Sen demek ki bu milleti tanımamışsın, sen Erdoğan'ı da tanımamışsın, Erdoğan'ın ceddini ise hiç tanımamışsın." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen "42. Muhtarlar Toplantısı"nda, BAE Dışişleri Bakanı Zayed'in, Twitter'da bir kullanıcının, Medine müdafisi Fahreddin Paşa'nın "yerel halka karşı suç işlediğini" iddia eden ve Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhinde görüş içeren mesajını paylaşmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
"Bugünlerde birilerinin bu çok önemli, büyük bühtanıyla hatırladığımız bir başka destanımız da bizim Medine müdafaasıdır." diyen Erdoğan, "Bölgemizde ve dünyada Müslümanların çok ciddi baskı, zulüm ve saldırı altında olduğu bir dönemde, zalimlerin safında yer almayı maharet sananların Medine müdafaasını ve onun büyük kahramanı Fahreddin Paşa'yı hedef almaları boşuna değildir. Çünkü Medine müdafaası, İslam'ın ve onun büyük Peygamberinin, Efendimiz Muhammed Mustafa'nın sembollerinin ve adının, şartlar ne olursa olsun nasıl korunması gerektiğini gösteren ibretlik bir hadisedir." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nedir Medine müdafaası ve kimdir Fahreddin Paşa?" sorusunu yönelterek, Fahreddin Paşa'nın, bugün Bulgaristan sınırları içinde yer alan Rusçuk'ta doğduğunu söyledi.
Fahreddin Paşa'nın, 93 Harbi'nin ardından ailesiyle İstanbul'a geldiğini, Harp Okulunu ve Erkan-ı Harbiye'yi bitirdikten sonra orduya katıldığını aktaran Erdoğan, Balkan Savaşı'nda gösterdiği kahramanlıkla Edirne'nin düşman işgalinden kurtarılmasına da büyük katkı sağladığını dile getirdi.
Erdoğan, Fahreddin Paşa'nın daha sonra Musul'da ardından da Urfa bölgesindeki Ermeni isyanlarının bastırılmasında görevler üstlendiğini belirterek, 1916'da Medine'ye tayin edildiğini, 1919'a kadar bu mübarek beldenin korunmasını üstlendiğini belirtti.
Fahreddin Paşa'nın sürgünde bulunduğu Malta'dan döndükten sonra Ankara'daki Milli Mücadele'ye katıldığına dikkati çeken Erdoğan, Afganistan Büyükelçiliği görevinde bulunduğunu, askeri yargıtaydaki vazifelerinin ardından emekli olduğunu anlattı.
- "Son ana kadar sergilediği direniş takdire şayandır"
"Medine korumasını yaparken Fahreddin Paşa, ey bize bühtanda bulunan zavallı, senin ceddin neredeydi?" diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"İstanbul'dan kalkıp Medine müdafaası için oraya gelen Fahreddin Paşa ne için geldi? O mukaddes toprakları, orayı işgal etmek için gelenlere karşı korumak üzere geldi. Peki senin ecdadın neredeydi? Fahreddin Paşa'nın 2 yıl 7 ay süreyle müdafaa ettiği Medine'de yaptığı işler, gösterdiği kararlı duruş ve son ana kadar sergilediği direniş gerçekten takdire şayandır. Utanmadan, sıkılmadan Erdoğan'ın ecdadının mukaddes emanetleri oradan çalarak İstanbul'a getirdiğini söyleyecek kadar hezeyan içerisinde olan bu zavallılar; bunun adı çalmak değil, tam aksine oraları istilaya, işgale gelenlerden onları korumaktır. Ne adına? Şehit olmak adına."
Erdoğan, İngiliz ajanı Lawrence'ın binbir vaatle Osmanlı'nın aleyhine döndürdüğü bazı Arap aşiretleriyle kuşattığı Medine'de bulunduğu süre içinde Fahreddin Paşa'nın, sadece savunma yapmadığını, şehri de adaletle yönettiğini vurguladı.
- "Batı'daki o malum yerlere mi gitseydi?"
Erdoğan, Fahreddin Paşa'nın, Hicaz bölgesindeki İngiliz kuşatmasının daralması üzerine Hz. Muhammed'e ait mukaddes emanetleri, ordusunun önemli bölümünü oluşturan 2 bin kişilik bir koruma gücüyle İstanbul'a gönderdiğini anlattı.
Böylece mukaddes emanetlerin, işgalci güçlerin eline geçmesini ve muhtemelen Avrupa şehirlerindeki görkemli müzelerde sergi malzemesi haline dönüştürülmesini engellediğini kaydeden Erdoğan, "Şimdi bu emanetler nerede? İstanbul Topkapı Müzesi'nde. Türkiye olarak İstanbul'un manevi örtüsü gördüğümüz kutsal emanetleri, Topkapı Sarayı'ndaki özel bölümlerinde titizlikle koruyoruz. Batı'daki o malum yerlere mi gitseydi? Batı'daki o malum yerlerde ne olacağı, akıbeti belli olmayan yerlere mi gitseydi? Çünkü bunların kafası, zihniyeti batıcı da onun için bu saldırıyı başlattılar." şeklinde konuştu.
Erdoğan, İkinci Dünya Savaşı sırasında İstanbul'un tehdit altına girebileceği göz önünde bulundurularak bu emanetlerin bir ara gizlice Anadolu'ya götürülüp muhafaza edildiğini bildirdi.
Kutsal emanetleri İstanbul'a göndererek Fahreddin Paşa'nın rahat bir nefes aldığını belirten Erdoğan, bundan sonra tüm gücünü ve enerjisini Medine'nin korunmasına vakfettiğini söyledi.
- "Erdoğan'ı da tanımamışsın, Erdoğan'ın ceddini ise hiç tanımamışsın"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Medine'nin çevresi tamamen düşmanla ve onlarla birlikte hareket eden isyancılarla çevrildiği için şehre ne gıda ne silah ne de başka bir yardımın ulaştığını ifade etti.
İşte bu şartlarda Fahreddin Paşa'nın Medine'yi 2 yıl 7 ay boyunca savunduğunu, düşmanın baskısıyla İstanbul hükümetinden defalarca yapılan "teslim olması" telkinlerine itibar etmediğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Paşa, askerlerini ve şehir halkını toplayıp onlara neler söyledi biliyor musunuz? 'Ey nas, ey insanlar; malumunuz olsun ki kahraman askerlerim bütün İslam'ın sırtını dayadığı yer, manevi gücünün desteği, hilafetin göz bebeği olan Medine'yi son damla kanına ve son nefesine kadar muhafaza ve müdafaaya memurdur. Buna Müslümanca, askerce azmetmiştir. Allah-u Teala bizimle beraberdir. Şefaatimiz onun Resulü Peygamber Efendimizdir.'
İşte bu duygularla şehri müdafaa eden Paşa, bulduğu her fırsatta Ravza-i Mutahhara'ya, Peygamber Efendimiz'in kabrine gidiyordu. Bu ziyaretlerinde Paşa, 'Ya Resulallah, senin için savaşanlarla sana karşı çıkanları görüyorsun. Allah'ın yardımını bize ulaştır.' diye dua ediyordu. Şimdi bakıyorsunuz maalesef oraya yakın topraklarda bulunanlar bize utanmadan, sıkılmadan bühtanda bulunuyorlar. Önce haddini bil. Sen demek ki bu milleti tanımamışsın, sen Erdoğan'ı da tanımamışsın, Erdoğan'ın ceddini ise hiç tanımamışsın. Ama biz şimdi şu anda ne tür garabetler içerisinde olduğunuzu gayet iyi biliyoruz.
Sizin şu anda ne tür yanlışlar içerisinde olduğunuzu gayet iyi biliyoruz. Ama bizim ecdadımız... Şartların zorlaştığı, ilacın, yiyeceğin, içecek suyun dahi kalmadığı bir dönemde Medine'yi büyük bir çekirge sürüsü basmıştı. Fahreddin Paşa, askerlerine öyle bir dönemde ne diyor biliyor musunuz? 'Çekirgenin serçeden ne farkı var? Temizdir, tazedir, şifalıdır.' diyerek aylarca onları şehri istila eden çekirgelerle besledi. İmana bak."
Mehmet Akif Ersoy'un, "İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek, sinede yüktür." dizelerini hatırlatan Erdoğan, "İşte imanlı olanlar, işte imansız olanlar. Aradaki fark bu." ifadesini kullandı.
(Sürecek)
AA