İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasına ilişkin, "İşte 'hayır' demek, şu anda bölücü terör örgütüne destek vermektir. Kandil ne diyor? 'Hayır' diyor. Kandil'deki bu terör örgütünün liderleri ne diyor? 'Hayır' diyor. İmralı'daki terör örgütünün başı ne diyor? 'Hayır' diyor. İşte şu anda 'hayır' demek, bunlarla beraber aynı istikamette yürümek demektir." dedi.
A Haber-ATV ortak canlı yayınında "Cumhurbaşkanı ile Gündem Özel" programında konuşan Erdoğan, bir darbe girişimi olduğunu, Olağanüstü Hal (OHAL) ilanının hangi hallerde yapılabileceğine dair yasal dayanaklar bulunduğunu, ülkeyi tepeden tırnağa ilgilendiren meselelerin en üstünde darbenin olduğunu, bunun da gereğinin yapıldığını söyledi.
Erdoğan, şu anda da Bakanlar Kurulu'nun, aldığı OHAL kararlarını Parlamento'ya getirdiğini ifade ederek, "Bakın orada belediye karar alıyor ya. Bizde herhangi bir belediye OHAL kararı alabilir mi? Yeni sürece girildiğinde aynen bu tür kararlar Cumhurbaşkanı böyle bir kararı alsa dahi, o da Meclis onayına tabi." diye konuştu.
Disiplin mahkemelerin kalacağını, askeri mahkemelerin kaldırılacağını, onların baktığı konulara da sivil mahkemelerin bakacağını dile getiren Erdoğan, bunun Avrupa Birliği'nin de uygulamaları içerisinde olan, beklediği bir karar olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık askeri mahkemeler, sivil mahkemeler gibi çift başlılığın ortadan kalkacağını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bir diğer konu ki burada da ana muhalefetin başındaki zat burayı da çok saptırıyor, doğru konuşmuyor. Bunlar yalanı çok iyi başarıyorlar. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) üye sayısı 22'den şu an 13'e düşürülüyor. Üyelerin görev süreleri 4 yıl olarak belirleniyor. Kurulun 4 üyesini Cumhurbaşkanı, 7 üyesini Meclis seçiyor. Ne diyor? 'Hakimler ve Savcılar Kurulunun bütün üyelerini Cumhurbaşkanı atayacak' diyor. Zaten Alman devlet televizyonu ana muhalefetin başındaki zatla ortaklaşa çalışıyor. Bunun yanında tabi terör örgütleriyle de beraber çalışıyorlar. Dikkat edin Türkiye'deki bölücü terör örgütünün başının resimlerinin, posterlerinin olduğu orada salon toplantıları yapılıyor ve bu toplantılarda yapılan konuşmalar aynen Türkiye'de 'hayır' kampanyası yürütenlerin seçtikleri sloganlar nelerse konuşmalardaki ifadeler neyse onlar da aynı şeyleri konuşuyor."
Oralarda belli yerlerden belli desteklerin alındığını, devlet televizyonunda yayınlandığını aktaran Erdoğan, bakanlara ise oralarda konuşma yaptırılmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya'ya 'hayır' kampanyası yürütenler gittiğinde en uygun yerin tahsis edildiğini belirterek, Berlin'in ortasında çadır kurulduğunu ve para toplandığını, oralardaki Türk iş adamlarının haraca bağlandığını kaydetti.
"Sen Kürtsün, o zaman buraya gereken desteği vereceksin" denildiğini ifade eden Erdoğan, televizyonda, polis aracında bölücü terör örgütü mensuplarının kendilerine has işaretlerle konvoy yaptığını gördüğünü anlattı.
- "Evet kampanyasını sürdürenlerin derdi ülkeyi kalkındırmaktır"
Vatandaşlara seslendiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"İşte 'hayır' demek, şu anda bölücü terör örgütüne destek vermektir. Kandil ne diyor? 'Hayır' diyor. Kandil'deki bu terör örgütünün liderleri ne diyor? 'Hayır' diyor. İmralı'daki terör örgütünün başı ne diyor? 'Hayır' diyor. İşte şu anda 'hayır' demek, bunlarla beraber aynı istikamette yürümek demektir. Kim olursa olsun, bu kişi olabilir, kurum olabilir. Bu ülkeyi bölmek, parçalamak isteyenler, şu anda bölücü terör örgütüyle beraber 'hayır' kampanyasında buluşanlardır. Bu kadar açık. 'Evet' kampanyasını sürdürenlerin derdi nedir? Bu ülkeyi kalkındırmaktır. İşte 14,15 senede yaptıklarımız ortadadır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'evet' kampanyasına başlanmasının en önemli adımlarından birinin hem milli, hem yerli bir duruşla ülkeyi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne, patinaj yapmadan, çok daha seri kararlar almak suretiyle çıkarmak olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanın HSYK'ya 4 kişiyi, Meclis'in 5'te üç çoğunlukla 7 kişiyi atayabildiğini ifade eden Erdoğan, "Hani Meclis'in yetkisi yoktu. 'Meclis kaldırılıyor' diyor ya. Ayıptır ya Kılıçdaroğlu. Bu kadar açık her şey ortada ya. 5'te 3 çoğunlukla orada Meclis 7 üyeyi seçer, 4 üyeyi de Cumhurbaşkanı seçer. Kalıyor 2 üye. Atadığı Adalet Bakanı bir üyedir, biri de onun müsteşarıdır. Beşte üç uzlaşma gerektirir. Uzlaşma aranacak. Uzlaşmayı aramak suretiyle o 7 sağlanmış olacak." diye konuştu.
- "Meclis onaylamadığı zaman bu bütçe geçmez"
Cumhurbaşkanının kanun noktasında tek yetkisinin bütçe olduğunu dile getiren Erdoğan, bütçenin de Meclis'in onayıyla kabul edildiğini vurguladı.
Erdoğan, "Ey ana muhalefetin başındaki zat, Meclis onaylamadığı zaman bu bütçe geçmez. Ne olur? Onun da önünü açtık. Şayet Meclis bütçeyi onaylamazsa ülkeyi krize sürüklememek için önceki yılın bütçesi yeniden değerleme oranıyla yürürlüğü girer. Nedir bu? TEFE'dir, TÜFE'dir. Yani o günden bu güne ne kadar oynamışsa aşağı yukarı bu değerlendirmeye alınır ve buna göre yeni bütçe devreye girer. Bütçesiz kalacak halimiz yok." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlık, Bakanlar Kurulu, sıkıyönetim, askeri mahkeme gibi ifadelerin artık kanunlardan ayıklanacağını, yerine yeni sisteme uygun ifadelerin geleceğini dile getirerek, askeri yargı temsilciliği çıktığı için anayasa mahkemesindeki 2 askeri yargı elemanının düşeceğini, ancak bu 2 üyenin sürelerini doldurana kadar görevine devam edeceğini açıkladı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin özellikleri konusu üzerinde durmak istediğini belirten Erdoğan, bunu milletin özellikle bilmesi gerektiğini, geniş bir mutabakat ve uzlaşmayla hazırlanan bir düzenleme olduğunu kaydetti.
- "Hükümeti seçme yetkisi doğrudan millete veriliyor"
Hükümeti seçme yetkisinin doğrudan millete ait olduğunu vurgulayan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ise "Sizin yetkileriniz elinizden alınıyor." dediğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şöyle devam etti:
"Tam aksine hükümeti seçme yetkisi doğrudan millete veriliyor. Milletvekilleri ikide bir böyle bu yollara tevessül edemeyecek. Beş sene diyor ya, 5 sene bunun için. Öyle ikide bir erken seçim, şu bu yok öyle şey. Bu istikrarı getirecek. İstikrar ve güven bir ülkede olursa o ülke sıçrar ve süratle de kalkınmaya gider. Milli irade ve millet egemenliği bu düzenlemede esastır. Milletin iradesi neyi gerektiriyorsa, 'egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir' diyoruz ya onun gereği burada yapılıyor. Dinamik ve dönüşümcü bir modele kavuşuyoruz. Bir defa işlevi çok çok seri, karar alma süreçleri çok çok seri, dönüşümcü bir yapısı var. Bürokratik oligarşide çok çektik. Onları aşma noktasında çok çektik, fakat başkanlık sisteminde bir defa bürokratik oligarşi oluşamayacak, o zemini, fırsatı bulamayacak. Niye? Güçlü bir Cumhurbaşkanlığı Sistemi var. Orada gereğini yapar, yoluna da devam eder. Çünkü reformların süratle hayata geçirilme şansını yakalıyorsunuz. Şu andaki yapıda bu yok."
(Sürecek)
AA