Çıkartma Öncesi

yazar-50

 

       Denizlispor faciası yaşayan takımımızın bu haftaki oynadığı müsabaka futbol adına hiçbir şey vermeyen yavan ve on sene önce oynanan bir futbol anlayışı ile oynandığı için bazı tedirginliklerim ve cevabını kendime sorup ta bulamadığım birçok soruyu beraber paylaşmak olduk. Neden bu konuma geldik, işler nasıl odluda sarpa sardı biraz bunlardan bahsetmek istiyorum.

       İlk devre ilk beş hatta UEFA beklentilerinde olan takımımız son oynadığı dört maçtan üç malubiyet alması herkesi ve her kesimi düşünceye sokmakla kalmayıp küme düşer miyiz endişesine sevk etti. Son oynanan iki müsabakada yenilen sekiz gol ise akıllara zarar verir durumda. Hücum bölgesindeki sık sık değişikler, orta sahanın zafiyetleri ve son olarak da defans bloğunun çöküşü farklı malubiyetleri kaçınılmaz kıldı. Peki ne oldu da bu çöküş başladı. Sözleşmelerin uzatılması mı, anlaşmaların yüksek maliyetlerde olması mı, yoksa bazı futbolcular arasında uçurumlar mı?  Dahası hedeften uzaklaşmanın verdiği rehavet mi? Bu damı kaza. Açıklamalarda önümüze bakacağız derken ileriyi göremez olduk. Neler oldu Allah aşkına birileri açıklamayacak mı? Trabzon maçını oynamış olsaydık muhtemelen mağlup olacaktık. Bu hezimeti kim açıklayacak. Televizyon ekranlarında hiçbir şey yokmuş gibi davranmaktan veya kötü giden bir şeyi iyi göstermekten ne anlıyorsunuz. Konyalı sporseverlerin bunlara ihtiyacı yok. Herkesin futboldan anladığını unutmamalıyız.

       Yarın ne basını ne de taraftarı susturamazsınız. Son maçtaki kıpırdanmaları kınıyorum. Bu gün de beraber olmazsak kenetlenmezsek çıkış yolu bulamayız. Bizim elimizden tutacak kimse olmaz. Kimselere derdimizi anlatamayız. Yanımızda, önümüzde, arkamızda kimseler yok. Zaten dostumuz da yok.

       Aykut hoca verdiği demeçlerde Gençlerbirliğini iyi tahlil edip nasıl oynadıklarını futbolcu arkadaşlara ezberletmiş. Fakat kendi futbolcularımıza ne oynayacaklarını ve nasıl oynanacağını sanıyorum söylememiş. Aykut hocanın oyun anlayışına uymayan bir düzenle oynanan bu müsabakada sabaha kadar oynasak ta gol atamazdık. Uzun ve şişirme toplarla sırtı dönük oynayan Tayfunun sadece pasörlük yapabileceğini, gol vuruşu yapamayacağını düşünmeliydik. Madem Tayfunu kullanacaktık neden oyunu yanlara alıp çizgiden ortalarla sonuca gitmedik. Dikine oynanan bu uzun toplarla koca doksan dakika heba oldu gitti. Tayfunun bu pasörlüğüne çevik ve hareketli ikinci forvet oyuncumuzun da olmayışı bize maalesef bu sonucu getirdi.

       El Saka ya gelince… Nedendir bilinmez ama sağ tarafta oynatma inadını anlamıyorum. Ya stoperde ya da ön liberoda Ümit ile dönüşümlü oynaması gerekmez mi. Yıllardır o mevkide oynayan yasini kesip Saka’yı sağa çekmekte nereden çıktı. Madem kanatlarda zafiyetimiz vardı neden alınan oyuncular bu bölgelere alınmadı? Takviye yaptık diye kimi kandırıyorsunuz. Takviye yapan kulüpler ortada hepsi çıkışta. Ya biz ne yaptık Oynayanları gönderdik oynamayanları aldık geldik. Orta sahanın yükünü çeken ve gole yönelik oynayan Levent ile Ceyhun’u sattık ta ne oldu? Orta sahamız çökmedi mi?  Takviye mevcut korunan kadroya yapılır. İçi boşaltılmış takıma değil. Siz takviye değil adam aldınız. Bu takımı ikinci ligde mi zannediyorsunuz, yoksa ikinci lige mi hazırlıyorsunuz? Gönderdikleriniz çatır çatır oynarken alınanlar ise kulübede. Yürekli birinin çıkıp kulübeyi renklendirdik demesini bekliyorum.  

       Oyunun başlarında El Sakanın kendi kalesine attığı golü talihsizlik diyemiyorum. Aynı Saka geçen yılda kendi kalesine gol atmakta baya bir hünerli idi. Fakat Sakanın neden çıktığını da anlamış değilim. Bu takımda El Saka da Yasinde aynı anda banko oynar. Oynamadı mı? Bu değişimi ve değişikliği de anlamış değilim.

       Nihayet ikinci golü yedikten sonra Aykut hocada anlamış olacak ki oturduğu yerden kalkmadı. Hocamız bile iki farklı malubiyet iyi sonuç derken Üçüncü yenilen gol hiç hesapta yoktu. Buraya kadar tamam. Hocamız da anladı ki maçın dönmeyeceğini, bazı oyuncu değişiklikleri yaparak durumu idare etme yoluna gitti. Her teknik adamın yaptığı gibi.

Benim takıldığım konu da bu değişiklikler. İstikbal vadeden genç, yetenekli, süratli, hareketli, üstelik de yerli. Hatta A Milli olmaya aday Volkan dururken sen tut Bebe yi oynat, tut Mustafa Er i oynat. Pes doğrusu. Hocam kusura bakma ama bu maç böyle hatalarla dolu bir maçtı. Dahası da olmazdı zaten. Düşünebiliyor musunuz ümit vaat eden bu çocuğu siz oynatmazsanız Milli takıma nasıl göndereceksiniz. Kendi takımında oynamayan birini siz kadroya dahil ettirebilir misiniz? Seçicilerin kafasında soru işareti bırakmaz mısınız?

       Baştan beri anlatmak istediğim şuydu. Devenin neresinin eğri olduğu sorulduğunda verdiği cevap gibi bizimde doğru bir tarafımızın olmadığı. Önümüzdeki Diyarbakır maçını düşünemiyorum. Yılların verdiği sıkıntılarla gideceğimiz bu deplasmandan İnşallah hasarsız döneriz. Altını çiziyorum hasarsız döneriz diye. Yönetim kurulu çıkartma yapacağız demiş. Bu düşünce ile hava indirme yapsanız bile, ben zor diyorum. İnşallah bu sefer, bu defa dedikçe deplasmandan galip dönemedik. Bu sefer hasarsız dönelim diyorum.

       Belki karamsar tablolar çizdim . Lakin düşme kaygısı yaşamayanlardan biriyim. Bu takımın sonuna kadar da arkasındayım. Biz düşmeyiz. Fakat bizi çok terletecekler çok…

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.