ÇAYBAŞI’LI MEVLÜT AĞADAN ÖĞÜTLER

A.Cenap Kendi

       Çaybaşı ‘lı  Mevlüd   ağanın gelecek nice yıllara  hükmeden  bir serüveni   var naklediyorum.İbret alınacak  çok şey var.Olay  1930  lu  yıllarda cereyan etmiş  ve duyulmuştur.  O zamanın Çaybaşı  semti  bu günlerin  ÇAYBAŞI mahallesidir.  Konya ‘nın  güneyinde  kurulmuş ve büyümüş olan bu mahalle  adından da belli olduğu üzere  yaşanacak güzel bir coğrafya.. Hacı Fettah mezarlığının  hemen bitişiğinde  Uluırmak ve Mengene  ile kucak kucağa  yakınlıkta   yirmi beş otuz yıl kadar önce  yaz kış gümbür gümbür  sağından solundan  akıp gider çay suları ile meşhur,  temiz havası ve sakinliği ile  tercih edilen  bir  yer.

       Bu semt ötedenberi bağ ve bahceleri ile de meşhur dur. Burada  baba ocağında doğmuş büyümüş  MEVLÜT adındaki zat,  gençlik yaşlarında bir sanat edinmek için TERZİLİk  mesleğini seçer ve bir usta yanında  Kapı  Camii   yanında bir usta yanında terziliği öğrenir,   ustasından izin alır ve yine oralarda kiralık bir dükkan bulup  mesleğini devam ettirir.

       Konya da ulaşımın henüz bulunmadığı o devirde  her insan gibi yaya olarak veya hayvan üzerinde  Konya ağzı daha ziyade DABANVAY ile  iş yerine gelir gider.  Artık usta olmuştur işi iyidir,  Sabah Namazını Kapı camiinde kılar,  Allah ne verdi ise kazanır  akşam olmadan da evine döner.  Kazandığı paraları değerlendirir  satılık dükkan buldu ise kaçırmaz satın alır,zengin olur.  İki oğlu iki de kızı vardır.  Onları da evlendirmiştir. Hanımı ile  mutlu yaşamını devam ettirirken    ansızın hanımı  Hakkın Rahmetine kavuşur. Kendisi de yetmiş yaşın adamı olmuştur. Cocukları nın da işi  iyidir babalarını çalıştırmak istemezler  Baba ocağı evini dağıtmaz ama mesleki işini bırakır  ve münavebe ile evlatlarının yanında yaşamını  devam ettirmeye başlar.  Üç beş sene  böyle devam ederken  çocuklarının sözde masumane bir teklifi ile karşılaşır,   kabul eder,  öldüğünde zaten onlara kalacak olan  malı mülkü ne varsa  evlatlarına  bağışlar, yalnız baba mirası eski evini üzerinde zerinde bırakır ve çocuklarının evinde münavebe ile yaşamaya başlar. 

       Evlatlarının yanında  yaşamaya başlar ama  yavaş yavaş hor görülmektedir artık.  Hatta o güzelim gelinler   Baba biraz da öbür oğlunun yanına git  diyebilmektedirler. Mevlüt ağa  yaptığı işlerden çok pişmandır. Fakat iş işten geçmiştir.  Evde kimsenin olmadığı bir gün  şahsi eşyası ne varsa toplar bir at arabasına koyar eski baba evini açar yerleşir.   Aradan beş on gün geçer  gelip soran bile olmamıştır.  Eski komşularının  yardımı ile  geçinmektedir.  Düşünür aklına bir  kurnazlık gelir, ve uygular. Carşıya iner eski ahbabı   bir şekerciden boş bir Lokum sandığı alır, evine döner, o tarihlerde zaten çaylar akıp çıkıp gider, Ceviz büyüklüğünde  çakıl toplar yıkar kurutur  bir de  gözüne ilişen yere atılmış Koç Boynuzunu  yerden alır  evine döner, lokum sandığına çakılları yerleştirir, üzerine Koç boynuzunu da koyar,  bir de yazılı bir  Vasiyetname  hazırlayıp  sandığı çakar, yetinmez  çelik tellerle iyice   sağlamlaştırır.  Yatağında baş koyduğu yastığın altına bu sandığı koyar. Komşulardan gelip gidenlere de  soranlara Babamdan kalma  toprakta gömülü  bir küp  altınım vardı ölürsem toprakta kalmasın demek suretiyle çocuklarına bir sinyal gönderir.

       Bu haberi duyan çocukları  Babayı sık sık ziyarete gelmeye  başlamıştır, sorduklarında onlara da aynı sözleri söyler ve ilave eder öldüğüm gün gelin  beni toprağa verip  emaneti teslim alın diyerek bombayı patlatır. İşler  anında değişir, Babayı o evde bırakmazlar  yine münavebe devam eder hem de nasıl ? YARIŞ BAŞLAMIŞTIR. . Horlanan baba  el üstündedir.  Gün gelir Mevlüt Ağa   küçük  oğlunun evinde  kalırken  vefat eder.  Diğerleri hemen o evde toplanırlar,başına nöbetçiler konur, Mevta defnedilir edilmez  sandık açılmadan önce ailenin fetvacısı küçük gelin fetvayı verir. Altınları hemen üleşmek yok. Mahalleye hayrına bir Cami yaptıralım kalan paylaşılsın der. Büyük gelin karşı çıkar  ben oğlumu everip dükkan açacağım olmaz der. Damat dikelir, Ölüm hak miras helal, kimse benim parama karışamaz  iddiasında.  Torun  ben de mirasdan pay isterim demeye kalmaz  Büyük anne şaplağı  suratına yapıştırır ve mırıltısı duyulur. “ Gavurun sıpası  şimdiden  dağıtmaya başlama”Bu sırada sandık açılmıştır. İlk göze çarpan  kıvrım kıvrım KOÇ BOYNUZU ,  nefesler tutulur.  Bohca açılır Vasiyetnamenin  bulunduğu  mektubu büyük gelin kapar ve okur..”  KİM SAĞLIĞINDA   MALINI MÜLKÜNÜ  BAĞIŞLAR İSE  BU BOYNUZU  ALIN O ADAMIN KIÇINA ÇEVİRE  ÇEVİRE SOKUN “ YAZILIDIR…

          DERS ALAN OLUR MU DERSİNİZ ?

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.