" Bunlar sanatçı değil, kendi önünü göremeyen topluma ne verebilir ki?

İlahi sanatçısı Mustafa Demirci Memleket'e önemli açıklamalarda bulundu

Demokrasi Nöbetleri için Konyalılarla buluşmak üzere Konya'ya gelen Demirci, "15 Temmuz gecesi anlaşıldı ki, insanımız kimseye kendi üzerinde dizayn yapma hakkını vermez" dedi. Hain darbe girişimine çok geç tepki veren ya da hiç tepki vermeyen sanatçıları da sert bir dille eleştiren ilahi sanatçısı Mustafa Demirci, bunlar sanatçı değil hepsi bir yapının kurgusuyla ortaya çıkmış ve bu kurgu çerçevesinde önümüze getirilmiş insanlardır" şeklinde konuştu.

-Türkiye’deki darbe girişimlerinin altında neler yatıyor?

Dünyada yıllardır bazı ülkelere bir takım operasyonlar yapılıyor ve bunu tüm dünya medyaları aracılığıyla görüyoruz. Türkiye’de uzun zamandır en son 1980 yılında gördük. O yıllarda ağabeyim ekmek alıp geldiğinde darbe olduğunu öğrendik. Böyle büyük bir endişe içinde o yılları geçirdik. O zaman Kenan Evren’in sözünü unutmuyorum “ tankın üzerine bir kişi dahi çıksaydı, biz bu darbeyi gerçekleştiremezdik” demişti. O zamanlarda bir kişi tanklara çıkmadı. Sebebi ise ülkenin her yerinde anarşi olayları meydanlara geliyordu. Daha sonra Turgut Özal’dan sonra Türkiye dünyaya açılmış oldu. Kapalı toplumdan, açık topluma geçiş oldu. Turgut Özal’ın bu ufuk dönemi bugün nasıl Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye bir ufuk çizdiyse, Özal döneminde de çok tabular yıkıldı. Türkiye’nin bugünkü gelişmesinde Turgut Özal’ın büyük etkisi vardır. Sonrasında bu açılımlar balkanlara, Orta Asya’ya uzandığında birileri rahatsız oldular. Rahmetli Özal’ın şüpheli bir şekilde ölüm vakası gerçekleşti. Turgut Özal'ın sonunu Orta Asya ve Balkanlar ile iyi ilişkiler yapması hazırladı diyebiliriz. Daha sonra Türkiye, çok hızlı gelişmeye başladı. Özal döneminden sonra tufanlar dönemi başladı. O dönemden sonra koalisyonlar, net olmayan sonuçlarla Türkiye yönetildi. Ardından 28 Şubat'ın gerçekleştiği Erbakan koalisyon hükümeti vardı. O dönemlerde yaşananları milletimiz unutmadı. Başörtüsü sorunundan tutun, insanların askeri okullara girememesi, üniversitelerde başörtülü öğrencilerin giremediği, işkence gördüğü kötü dönemleri yaşadık. O zamanda bir darbe yaşanmıştı. Türkiye, Suriye’ye modelinde toplama kamplarının olduğu bir hayata geçirilecekti. Sonra bu darbeyi yumuşatarak post modern bir darbe gerçekleştirmiş oldular. Bu darbenin yumuşatılmasında Erbakan’ın fedakârlık yaparak karşı koymadan çekilmesi etkili oldu. Daha sonra AK Parti iktidarı döneminde  27 Nisan e-muhtıra dönemi yaşandı. Hükümetimizin ve vatandaşımızı geren bu muhtıra, herkesi sinirlendirmişti.  Şu anki Cumhurbaşkanımıza yapılan süreçler tarihimiz boyunca devam etti. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan döneminde, insan özgürlüğü, huzuru için yatırımlar yapılmış. Halkımız kendi imkânlarıyla kendi özgürlükleriyle kendi vatanında, kendisiyle bu kadar çok oyun oynanmasına rıza göstermedi. Biz artık dünyanın önde gelen ülkesi haline geldik. Artık Türk haklı kendisiyle oynanmasına müsaade etmedi ve bundan sonra da etmeyecektir. Bizim insanımız kendi milli itibarlarıyla ülkesini yüceltmek istiyor. Başka birilerine yararlanarak itibarını yükseltmeyi istemiyor.

-Milletin darbe karşısındaki kararlılığını, darbeciler bekliyor muydu?

Son zamanlarda genç nesile baktığımızda oluşturduğumuz ön yargılardan dolayı, geçlerin bu tepkiyi verebileceğini sanmıyorlardı. Çünkü gençlerimiz dünyadan habersiz, kafelerde oturan, dünya dertleriyle uğraşan insanlar olarak görülüyordu. Biraz da Türkiye’de refah seviyesinin yükselmesiyle birlikte gençlerde dünyevileşme duygularının daha çok olduğu zannedildi. Bu insanlarda bir anda kalktılar, her şeylerini bir kenara atarak kendilerini tankların silahların önlerine attılar. O, Anadolu ruhunun, vatan aşkıyla oluşmuş bilincin tekrar yeşerdiğini ve toplumun kendine geldiğini gördük. Gençlerin böyle vatan savunması yapacağını kendilerini silahların önüne atacağını darbeciler hiç beklemiyordu. FETÖ’cü bir sosyal bilimci profesörü olduğunu söyleyen bir adam, ‘Bunlar korkak ve kuru kalabalık. Bir tank görseler kaçarlar. Bunlar solcu gençler gibi direnemezler. 'Cami imamının evi cami bahçesindedir, o bile korkusundan ezan okumaya gidemez’ diyorlardı. Bunlar toplumla ilgili kendince oluşturdukları bir düşünceydi. FETÖ’cüler herkesi kendileri gibi sanmışlar. Daha sonrasında neler oldu? Kıyafetiyle, görüntüsüyle yargıladıkları gençler sağcısıyla, solcusuyla, muhafazakârıyla 7’den 70’e herkes birlik oldu ve FETÖ’nün darbe planlarını engelledi. İnsanların üzerlerine tanklar sürerek, silahlar sıkarak gitmelerine rağmen, gençlerimiz bu girişimin önüne geçti. İnsanlar o gece tankları durdurmak için binlerce yöntem uygulamışlar. İnsanlar üzerlerindeki kıyafetleri çıkartarak tankların egzozlarına tıkamışlar, yetmemiş etraftakilerin üzerlerini çıkartmışlar. Bu sadece bir yerde değil, her yerde aynı mücadele var. Bizim vatan sevgimiz dünyaca bilinir ve tarih öncesine dayanır. Türkler için vatan olmadan hiçbir şeyin olmayacağı iyi bilinir. Rahatça ve başarılı bir hayat isteniyorsa vatana ihtiyaç var. Burası Suriye veya Irak değil, Burası Türkiye.

 

-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o gece vakarlı bir şekilde dik duruşunuı nasıl buldunuz?

İnsanlar, Cumhurbaşkanımızın ‘Kefenimizi giydikte öyle yola çıktık’ sözünü iyi anlamaları lazım. Cumhurbaşkanımızın, başbakan olduğu dönemlerinden bu yana birçok kez, bilinen bilinmeyen suikast girişimi gerçekleşti. Bir lider üzerine darbe girişiminde bulunulmuş, bir tim onu öldürmek için özel görev verilmiş. Bu lider hala halkının yanına gelmeye çalışıyor. Cumhurbaşkanımızın millete olan inancı, bağlılığı lider özelliğiyle birlikte darbenin başarısız olmasında en büyük etkenlerden biri olmuştur. ‘Gerekirse ölürüz ama yolumuzdan dönmeyiz’ istikrarı, düşmanın belini kıran bir karardır.

-Sanatçıların bu girişim karşısında bir anda tepki vermemesini neye bağlıyorsunuz?

Türkiye’deki sanatçı profili maalesef, topluma yön veren akılcı aydın insanlardan oluşmuyor. Toplumun ufkunun açacak, iyi gününde kötü gününde onunla birlikte bir şeyler yapacak bir profil sanatçıların birçoğunda yok. Türkiye’deki sanatçılara baktığımızda, hepsi bir yapının kurgusuyla ortaya çıkmış ve bu kurgu çerçevesinde önümüze getirilmiş insanlardır. Biraz yetenekli insanlar keşfedildiğinde o sanatçıyı besliyorlar, belirli bir yere getiriyorlar ve sonra 'biz ne dersek onu yapacaksın' diyorlar. Tanıdığımız sanatçılar bile bize bazen bir olay sonrasında tanımadığımız bir rolle karşımıza çıkıyor. İşte o sanatçıları o gün için besliyorlar, oraya getiriyorlar. Kendi önünü göremeyen adamlar, ün, şan, şöhret peşinde olan insanlar bu topluma neler kazandırabilir ki!

-FETÖ yapılanması nasıl bu kadar insanı, sapkın düşünceleriyle etkisi altına aldı?

Dünyayı yöneten, sistemleri oluşturan güçler buna benzer oluşumları eğitim, siyasi, ekonomik ve başka boyutları hesaplara katarak dünyanın birçok yerinde uygulamaya soktular ve sonuç elde ettiler. Böyle denenmiş ve sonuç vermiş bir olay neden Türkiye’de sonuç vermesin ki... Bu oluşumları kuran güçler, insanların beklentileriyle birlikte önünüze projeler sunarak gelirler. İnsanlara emelleri doğrultusu istediklerini yaptırabilecek hesaplamalar yapılıyor. Bunlardan ziyade, bizim eğitim sistemimiz de toplumuzun ihtiyaçlarını karışılama konusunda eksik kalıyor. Neden bir öğretmen veya bir aile, devletin okulları dururken çocuklarını böyle oluşumların dershanelerine versin? Bunun baştaki sorun bizim eğitim sistemimizin eksikliklerinden kaynaklanan boyutları da oluyor. Hem dini hem de normal pozitif bilim derslerindeki eksikliklerden dolayı insanlarımız böyle kuruluşlardan medet umar hale geldi. Böyle yapılanmalarda bu açığımızı en iyi şekilde kendilerine göre kullanıyorlar. Bu yüzden de FETÖ yapısı içerden ve dışarıdan desteklerle yıllarca Türkiye’de muhafaza olmuştur.

Röportaj-M.Ali Elmacı-Servet Çolak