Bukalemun Tipler

Durali Göğüş

Canlı ve cansız varlıklar kaderlerine ve özelliklerine has tahsis edilmiş sosyal alanlarında ömür sürerler. Mevlam her varlığı sayısız güzellik ve nimetlerle donatıp yaşamlarına konumlandırmış. Canlılar âleminde her varlığının muhteşem yapısını, ibretler alınması gereken fıtratını izler ve yaratana şükrederiz hep meraklı gözlerle. Buradaki konumuz canlılar ve canlılardan insan. Akıl nimeti ile cüzi bir irade musadesi verilen insan. İnsanoğlu bu cüzi irade sınırlarını çoğu kez aşarak fıtratın önüne geçirmekte. Bahşedilen hayatı külli iradeye isyanla, sınırsız bir özgürlük zannedip tüm sosyal yaşam alanlarındaki ekolojik dengeyi bozmakta. Üstün olan özelliklerini yutup yok saymakta. Öyle bir an yaşanıyor ki diğer akıl nimeti verilmemiş canlının yaşamındaki fıtrat insana sirayet etmiş sanki. Yaşamı, eylemi davranışları ve hareketi onunla aynı. Örneğin Bukalemun bir kertenkele türü. Lekamun Arapçada ‘’yutan‘’anlamında. Yunancada ‘’yer aslanı’’anlamında olduğu düşünülmektedir. Bukalemunu diğer kertenkelelerden ayıran en önemli özellik ayakların, dilin ve gözlerin alışılmadık biçimleri ve renk değiştirme özelliğidir. Dilleri boylarının yaklaşık 1-1,5 katı uzunluğunda, hareketli ve yapışkandır. Bir jet uçağıyla kıyaslanırsa bukalemunların dilleri jet uçağına oranla 5 kat daha hızlıdır. Gözler bağımsız hareket eder, biri yukarı bakarken diğeri aşağıya bakabilir.’’

Burada şimdi dönelim insana. Darılıp kızmaca yok. Bu fukara da olmak üzere herkes üzerine düşen hisseyi alacak, yarası olan da gocunacak. Bizimkisi halisane bir hatırlatma yazısı inşallah. Sosyal yaşam alanının içerisinde insan bilerek veya bilmeyerek kendi kimyasının dışında yaşıyor. Gözlemlerimizde değişimler ve yenileşmelerle bencilliği, egoyu öncelemiş ve ilk sıraya oturtmuş. Hak, adalet ve adamlık fıtratının gereği değerlerini silmiş durumda. Varsa da yoksa da hep bana, her zaman bana. Ya ben varım ya da ben varım. Ben yoksam yıkılsın dünya azgınlığında, doyumsuzluğunda. Bunun gerçekleşmesi için de ayakları daima menfaate doğru adım atmakta. Dili olmadık uzun ve süslü yalanlar söyleminde. Zihin entrikalar, düzenbazlıklar kurmada. Gözlerinin biri hanyada biri Konya’da misali ne güzellikte ne iyilikte hep üçkâğıtçılık ve haram nazarı ile fır fır dönmekte. Renk, desen değişmeyen karakteri yok neredeyse. Çıkar, menfaat, para, hırs ve makam uğruna renkten renge kılıf değiştirmede. Güç nerede ise sığıntı olarak orada konumlanmak için her çeşit kimliğe dönüşmede. El etek öpüp dolgu malzemesi olduğunu bildiği halde yer tutmada kifayetsizler. Bulunduğu konumda iğreti durduğunu herkes gibi kendiside biliyor. Sadece bir kesimde kümeleşmiş değiller bukalemun kimlikler. Aydınından tutunda, çağdaş, laik, seküler olanına, dindarı, dinsizi, milliyetçisi, sağcısı, solcusu, o,bu, şu ideoloji kılıflı hepsinde renkten renge dönüşmedeler. Hangi pirunu hangi pirunu sayalım. Tabii insan olarak acıyor hatta gülüyoruz çoğu zaman. Bu marifeti, kerameti kendinden menkul sanan kimliksizlere.

Şahsi emel ve gayelerine ulaşmak, etkin ve yetkin olabilmek amaçlı vakıf, dernek, oluşumlar kurarlar. Protokollerde en önde yer tutarlar. İç rengine zıt, dış kabuk rengini ortama uydururlar. Fırsatları değerlendirmede karakter, kifayet ve konumlanma sıkıntısı çekmezler, orada bitiverirler hemencecik. Zihinsel kodlamaları ‘’Nerede olmam gerekiyorsa orada olmalıyım.’’ Yaşam şifresi olarak belirleyen tipler bunlar. Hayat akışı sırasında bulunduğu anın ruhuna uygun kılıktan kılığa girerek gizlerler kendilerini. Akıllı, gözü açık zannederler kendilerini. Amma velâkin onları bilenler, bukalemunları çok iyi tanırlar ve önemsemezler. Çünkü fıtratı zorlasanız da, gizleseniz de asıl her zaman sizi bir şekilde ele veriyor jest ve mimikler. Testi içindekinin fıtratını yansıtır bulunduğu atmosfere. Gelecekle ilgili nüfuz elde etmek bir yaşam hedefi olmamalı insanın. Hedef insan fıtratımıza uygun kul bilincinde bir hayat yolculuğu olarak yürünmeli. Çağımızda insanın içine düştüğü Bukalemun girdabından kurtarılması için en elzem çözüm ortaya konmalı ve insanoğlu aslına dönmeli acilen. Bırakmalı Bukalemuna özenip onunla rekabeti ve yarışmayı. Geldik fani dünyaya er geç bir gün göçüp gideceğiz. Bahşedilen fıtrattan çıkılacak ‘’hak ve adalet’’ terazisine.

Kısacası bukalemun olarak sorgulanmayacak, insan olarak hesap vereceğiz. O halde üç günlük dünya için fırıldak olmanın hiçbir anlamı yok.

Ömür yolculuğumuzu külli iradeye teslim olarak ‘’Eşref-i Mahlûkat’’ şifresi ile yaşayabilmek temennisiyle…

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.