Bir hayal adamı II

yazar-64

Tanpınar “Antalyalı Genç Kıza Mektup”unda kendisinde şiir düşüncesinin nasıl oluştuğunu mektubun ikinci paragrafında anlatmaya başlar. Şair mektubun bu bölümünde kendisindeki şairlik düşüncesinin Antalya’da meyve bahçelerini dolaşırken, sahillerde denizi seyrederken kendisinde hakim bir duygu haline geldiğini ve Edebiyat’tan başka bir şey yapamayacağı kanaatinin o yıllarda oluştuğunu söyler. Biz bu ifadelerinden şairdeki şair olma ve Edebiyat’tan başka bir şeyle uğraşmamaya karar verme yaşının 17/18 olduğunu anlıyoruz. Çünkü mektupta ikinci paragrafın başında “Yani 1918-1919 yılları arasında aşağı yukarı benim yaşadığım hayatı yaşıyorsunuz…”ifadesi ve doğum tarihini yine aynı paragrafın sonunda 1901 olarak belirtmesi onun şiirle münasebetinin hangi yaşlara tevafuk ettiği hakkında bize yeterli bilgiyi veriyor. Biz ileriki yıllarda şairin şiirlerinde bir imaj bir tem olarak önemli bir şekilde yerini alacak deniz, su, su şırıltısı gibi suya ait unsurların kullanımında ilk gençlik yıllarında gezdiği sahillerin tesirini de yine bu mektupta yukarıda bahsi geçen ifadelerden anlıyoruz. Tanpınar kendisindeki tabiri caizse şairlik ruhunun uyanışında babasının meslekî durumundan dolayı Anadolu’da gezdiği başka yerleri de anlatıyor. Buralarda kendisinin şiire olan istidadının uyanışında rol oynayan başka manzaraların tesirinden de bahsediyor ancak; daha çok sahilde müşahede ettiği deniz manzarası üzerinde duruyor. Bunu mektupta geçen şu cümlesinden anlıyoruz: “Hiçbirisi kumluk sahilde dalgaların birbiri ardınca çığlar halinde gelişi kadar güzel olamaz.”  

 

Şair yirmili yıllarda onun şiir estetiğini geliştirecek büyük üstatları tanımaya başlar.. “Yahya Kemal’i,Haşim’i tanıyordum. Zannederim ki o gün kendi şiirimin benim dışımdaki örneğini gördüm.” Diyen şair, yine bu ifadelerin yer aldığı paragrafta hayatı boyunca kendine tesir eden manzaraların yirmili yıllardaki panoramasını sunar. Bilindiği gibi onun üzerinde en müessir şair Yahya Kemal’dir. Şair dil zevkini ve sanattaki mükemmliyet fikrini ondan aldığını bu mektubunda da ifade eder. Ondaki şiir telakkisinin oluşumunda önemli etkileri olan batılı şairlerden de bu mektubunda bahseden şair Hoffman, Edgar Allan Poe, Faust, Gothe gibi sanat ve düşünce adamlarının isimlerini de  zikretmeden geçmez. Ondaki asıl büyük tesirin Baudelaire, Mallerme ve Valery kolundan geldiği bilgisi kendi ifadeleri ile bu mektupta yerini bulur.

 

Tanpınar’ın estetiğinin tebellüründe tecessümünde ve tekamülünde rol alan şairler elbette kendi devri ile sınırlı kalmaz. O kendinden önceki Divan şairlerinden de etkilenir. Divan şairlerini üstadı Yahya Kemal vasıtasıyla tanıma imkanını bulduğunu söyleyen şair bunu bu mektubunda şöyle ifade eder: “Gâlib’i, Nedim’i, Bâkî’yi, Nâilî’yi ondan öğrendim ve sevdim.”

 

Bütün bu tesirlerden bahseden şair şiir görüşünü bu birikimin bir toplamı olarak mektubunda şu cümle ile özetleyecektir: “Bu estetiği ve şiir anlayışını rüya kelimesi ve şuurlu çalışma fikri etrafında toplamak mümkündür.”  Onun estetik anlayışında “rüya” fikrinin oluşmasını yalnızca Valery’ye bağlamak ne derece doğru olur onu bilemiyorum. Çünkü onda bu rüya fikri Valery’den de öncesine dayanması kuvvetle muhtemeldir. Bu tahminimize sebep olan en önemli amil yine bu mektuptaki ifadeleridir: “Aynı günlerde(1921) yine bulunduğumuz memlekette  denizin bir başka manzarasıyla karşılaştım. Güvercinlik denen deniz mağarasını gördüm(…) estetiğimin temeli olan rüya fikri biraz da bu mağaraya bağlıdır.”

 

Toparlayacak olursak, bu mektuptan, şairin şiir estetiğinin  çocukluk yıllarındaki gözlemlerinin ve gözlemlediği dış dünyanın kendi iç dünyasında yaptığı inkılaplarla dönemindeki şair, düşünür, sanat adamlarının ve kendinden önceki Divan şairlerimizin tesiri neticesinde oluştuğunu anlıyoruz. Şair, şiir adlı bu mektepte yine şiire dair, “zaman”, “rüya”, “ölüm” temleri etrafında dönen, şekle üstadının da tesiri ile mükemmeliyet derecesinde önem veren bir düşünceye sahip oluyor.

 

Şiir anlayışından romanlar doğan bir şairin bu anlayışını bir yazıyla özetlemek ifade etmek elbette mümkün değildir. Sadece bu yazımızla Tanpınar’ın şiir anlayışı hakkında hülasalı olarak fikir edinilmesi açısından mektuba bir kere daha dikkatleri çekmek istedik. Tanpınar’ın estetik anlayışını etraflıca anlamada gidilecek kapı onun romanlardan kurduğu, güzellikler sarayının kapısıdır.

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.