Bir Cuma Gününün Anatomisi

Memleketi Kurtaran Adam

Sabah evden çıkarken şayet akla gelirse abdesti alarak çıkmak Cuma günlerinin en akıllı hareketlerindendir. Öğlen üzeri millet abdest alma telaşındayken siz, “Benim abdestim var” diyerek gururlanabilir, hatta bu husustaki dikkatinize atıfta bulunabilirsiniz. Tabii o saate kadar abdestinizi kaçırmamışsanız…

Ezanlarla beraber aceleyle yola düşer yer kapma telaşı yaşarsınız. Gittiğiniz cami büyük ve her zaman bir yer bulma imkânınız varsa aheste çekersiniz kürekleri. Camiye varınca bakarsınız ki havalandırma iyi değil, şöyle kapı ya da pencere kenarına oturursunuz. Eee ne de olsa yaklaşık yarım saat camide kalınacaktır. Terleyerek akşama kadar millete kokmak istemezsiniz doğal olarak. Her hafta aynı camiye gidenlerin neredeyse tapulu yerlerinin olduğunu da unutmayalım.

Cami girişinde bir yandan ezanlar salaha çağırırken bir yandan da seyyarlar batan geminin son mallarını size satmaya çalışırlar. Beğendiğiniz bişey varsa çıkışta almak için tezgâha yanaşır “bu kaçaymış” dersiniz. Size en fazla üç saniyesini ayıran tezgâhtara sinir olursunuz, ama yine de ucuz malları alacağınız başka da bir yer bilmezsiniz.

Camiye girilmiştir artık. Şayet çoğunluk hala namazda ise siz de sünnete başlarsınız. Değilse bir kenara sünnet namazını kılmadan geçersiniz. Kimine göre bu günün ikinci iyi olayıdır!

Hoca hutbesini vermeye başlamıştır, lakin can kulağıyla ne diyeceğini merak edene hemen hemen hiç rastlamazsınız. Bu doğaldır, çünkü okunan hutbe Diyanet tarafından haftanın ya da günün anısına kalemi kuvvetli bir din işleri kurulu üyesine yazdırılmış, heyecandan ve ciddi mesajlardan öte klasik ulvi değerlere atıflarla doludur. Tabii haklarını yemeyelim arada bir de olsa ilginç hutbelerini dinlemişizdir…

Haftanın hit anında sıra. Hoca hutbenin ardından Ardahan ya da Uşak’taki bilmem camii için sizden Allah rızası için yardım ister. Bu çok sıradan yardım talebinin ilginç yanı bu haftanın yardım gidecek yerinin merak edilmesinden başka bişey değildir. Eğer caminin giderleri için para toplanacaksa hocanın maharetine kalmıştır iş. Kimi hoca isteyemez de mahallenin ileri gelenleri el atar duruma. Bazı hocalar kendi işini kendi görür ve mahallenin yaşlılarına laf düşürmez. Postasını koyar. “Ey cemaat şu kadar şuraya, bu kadar buraya borcumuz var, verin!” deyiverir. Ya da biraz daha akıllısı parayı kolay istemek için bazı şeyler satar. Örnek, “bilmem ne hoca efendinin ilmihali şu kadara, alın. Parası olmayanlara hediyedir” gibisinden dokundurmalara da konuşmasında yer verir. Hocayla tanışık olanlar bir yerde satılanları almak zorundadır. Ötekiler sadece dinler geçerler. Oldum olası bu para faslını beğenmem. Sebebi de hocaların dilenir vaziyetlerine üzülmemdir. Çünkü biz biliriz ki bu dilenmenin hocanın şahsıyla alakası yoktur, ama iş başa düşmüştür…

Şansınız yaver gitti ve hutbe sırasında uyuklamamışsanız abdestiniz sağlam demektir. Farz namazı için rahatlıkla tekbir alabilirsiniz. Hocanın ilk rekatta fatihadan sonra “inna ağdayna kelkevser”i okuması ise sizin için günün üçüncü bingosudur. Bu namazın erken biteceğine ve sizin bir an evvel dışarıya kendinizi atacağınıza dair önemli bir işarettir. Bilirsiniz ki ikinci rekatta “gulhü vallahü ehad” okunacaktır.

Selamın verilmesiyle camiden en hızlı çıkma yarışı başlar. Zaman zaman 10 saniyeye kadar inen bu süre ortalama 15-20 saniye arası değişir. Dışarıya çıkılmıştır ve dışarıda dünya vardır. Gelecek haftaki Cumaya kadar da rahatızdır artık. Haa bu arada haftaya namazı kaçırmakta bir beis de yoktur. Üç hafta ara vermediğimize göre ‘gavur’ olma durumu ortadan kalkmıştır. Bir hafta sonrasına da Allah kerimdir…

Camiden çıkmak için kapının önünde sıkış tıkış beklemek yerine bu arada son sünnetleri kılıvermeyi düşünerek ne kadar iyi bir Müslüman olduğunuzu en azından kendinize ispatlamanız ise takdire şayandır. Selamdan sonra kapıya yönelenlerin bazıları da ancak sizinle çıkıyordur ki bu da sizin akıllı olduğunuza dair ikinci bir emaredir. Caminin önünde ayaklarınıza dolanan kadınların para istemelerine dayanamayıp 25 kuruş atmak üzeresinizdir, tam o sırada başka bir sakat belirir. Parayı kime vereceğinizi düşünürken cami görevlisi gözünüze çarpar. Bu önemli bir karardır. Parayı camiye mi vereceksiniz yoksa en az 7-8 ayrı dilenciye mi? O anki haleti ruhiyenize havale edersiniz durumu…

Girişte beğendiğiniz gömleğin birilerinin elinde olduğunu fark etmeniz önemli değildir. Zaten ucuz adi bir şeydir, belki çalıntıdır. Belki de rengi ilk yıkamada atar. Ayakkabıya yönelirsiniz. Bir ayağınızdaki perişan ayakkabıya bir de tezgâhtakine bakarsınız. Tam alacaksınız, bir tanıdık belirir ve çekinirsiniz. “Ucuz ayakkabı alıyor” denmesinden korkarsınız ve vazgeçersiniz, bir dahaki haftaya ertelersiniz ayakkabılara bakmayı.

Şöyle caminin on onbeş metre ötesine geçtiyseniz artık bir de sigara tüttürmek icap eder. Derin bir nefesten sonra Allah’a karşı vazifenin yapıldığı duygusunun verdiği derin huşu içinde yavaş adımlarla dönersiniz…

Unutmadan söyleyelim, camiye sabah alınan abdestle gelinmişse şayet artık abdest gitmiştir. Çünkü abdestle işimiz kalmamıştır. Sıra Sofu’nun orda köfte yemeye gelmiştir. Çaktırmadan cebe bi el atılır, hesap ödeyecek kadar para var mıdır acaba? Ne olur ne olmaz bir iki sinek takılır, mahcup olmamak için…

Kafaya göre takılan birisi değilseniz cami için çıktığınız yere geri döner iyi kötü bi yemek indirirsiniz kursağınıza. Ardından “ülen ne zaman geçti bi hafta, daha dün Cuma’ya gittiydik” dersiniz. “He len valla” diyerek tasdik edecek birileri mutlaka vardır yanınızda. Böyle birisi yoksa şayet, vay sizin halinize. Siz zaten yalnız bi adamsınızdır. Memur amir bi işle uğraşıyorsanız hafta sonu planları yapmaya başlarsınız. Çocukları alıp hafta sonunda Kozağaç’a gitsek türünden. Küçük esnafsanız, camiden çıkalı beşinci carayı yakmış vaziyette yarın ödenecek paralara kafa yorarsınız. Kelli felli birisi değilsinizdir ama olabilirsiniz de. Onlar için de iki günlük bi kaçamak için şeytan yoklama çeker. Antalya tarafları pek fena bu aralar…

Bencileyin emekli biriyseniz sizin için söyleyecek çok sözüm yok. hiçbir yere gitmeyi aklınızdan geçiremez, torun torba sıkıntılarıyla uğraşır durursunuz.

Cumartesi’ye doğru hızla akarken zaman, Pazartesi’nin stresine giriyorsanız sizin işiniz zor, Allah kolaylıklar versin. Kalın sağlıcakla…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.