Beyaz adamın siyah yüzü

Doç. Dr. Murat Kayacan

Haksöz dergisinin Ocak 2008 sayısında Amerika’da Malcolm X’in şehadetinin ardından kurulan Kara Panterler hareketinin lider kadrosunda yer almış olan Dhrouba el-Mücahid ile bir röportaj yayılandı. Bu hareket 1966 yılında partileşti ve siyahların müdafaası sorumluluğunu kendine ilgi alanı olarak seçmişti.

Partinin hala hapishanede olan liderlerinden Mumia Ebu-Cemal’in verdiği bilgilere göre (sendika.org) Partinin ilk icraatlarından biri silahlı polis izleme devriyeleriydi. Burada amaç polisin siyahlara yönelik şiddetinin önüne geçmekti. Silahlı panterler, geceleri polis çevirmelerini ve tutuklamalarını uzaktan gözlemliyor, polisin durdurduğu zanlılara hukuki haklarını bildiriyordu. Bu tür eylemler güçlü bir örgütlenme aracı oldu. Nisan 1967''de siyah bir gencin Richmond''da öldürülmesi üzerine parti yoğun protesto gösterileri düzenledi. Bu, birçok siyahın partiye katılmasını sağladı. Bu arada aynı ay ''The Black Panther Community News Service''in ilk sayısı basıldı. Parti''nin ortaya çıkışından altı ay sonra bir başka olay, örgütü ülkenin dört bir yanındaki milyonlarca insanın zihnine sokacaktı. 2 Mayıs 1967''de Parti''nin silahlı üyeleri California Eyalet Meclisi''ni işgal etti. Eylemde örgütün yirmi beş üyesi tutuklandı, ancak bu parti için büyük bir reklam olmuştu. Bu olay partiyi yerel olmaktan çıkardı. Artık ülkenin dört bir yanında genç kadın ve erkekler şube kurmak istiyordu. Parti, bundan sonra üç yıl içinde giderek genişledi. 1969''a gelindiğinde kırktan fazla şubesi ve yemin ederek parti üyeliğine alınmış binlerce üyesi vardı.

Kara Panterler''in bu derece büyük bir harekete dönüşmesinin bir nedeni de, ilk günlerinden beri topluma hizmet etmeyi çok ciddiye almasıydı. 1968'de Seattle şubesi ''Çocuklar İçin Bedava Kahvaltı Programı''nı başlattı. Panterler, esnaftan yiyecek topluyor, gerekli personeli bir araya getirip mahalle çocuklarına kahvaltı hazırlıyordu. 1971''e gelindiğinde ücretsiz sağlık, giyecek, ulaşım, ambulans gibi ona yakın program geliştirilmişti.

Örgütün etkinliklerini kısaca belirttikten sonra tekrar dergide yer alan röportaja dönelim. Bu hareketin liderlerinden el-Mücahid, Kilisenin kendilerini maymun, alt tür (subhuman) ve ruhsuz olarak gördüğünü ve siyahlar için cennetin söz konusu olamayacağı kanaati taşıdığını söylüyor. Yine ABD’de hala işkence merkezleri bulunduğunu ifade ediyor. Bu ifadelerin abartı olup olmadığını ABD’li ancak Müslüman olmayan arkadaşlarıma sorayım dedim. İşte birinin cevabı:

Ben de ABD’de işkence merkezleri olduğuna inanıyorum. Her ne kadar beni öfkelendirse de hala bu tür haberler alıyoruz. Hiçbir şey bizi İsa sevgisinden alıkoyamaz. Ne var ki, İbrani mitolojisi Nuh’un melun oğlu Kenan’ın torunları olan siyahların İbranilerin köleleri olduğu düşüncesine sahipti. Bu, Afrikalıların köleleştirilmesini aklileştiren bir şeydi. Haçlılar Hıristiyan olmayan kara derililere karşı kibirli bir tutum içine girdi. Afrika’da İngiliz ve Hollandalılar Afrikalıları “medenileştirmeyi” ilahi iradeye uygun bir kutsal görev bildiler. 1700 ve 1800’lü yıllarda bilim adamları siyahların beyazlara göre daha alt düzeyde bir ırk olduğunu, beyinlerinin küçük ve bedenlerinin de ruhsuz olduğunu çünkü kamil manada insan olmadıklarını kanıtlamaya çalışıyorlardı. ABD’nin güneydeki eyaletlerinde bu inanç muhtemelen hala devam ediyor. Bununla birlikte gerçek hiçbir Hıristiyan bunu doğru olarak kabul etmez. Ama cehaletten kendini kurtaramamış birtakım hurafeci kiliselerde bu düşünceler hala mevcut olabilir.”

Evet, “çağdaş medeniyetler seviyesi”nin bir de bu yönü var, biline!

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.