Ümit Savaş Taşkesen’in, 2025 yılında Hece Yayınlarından çıkan kitabı “Beş Yıl Bir Ada Londra Günlükleri” kitabını henüz okudum. Üzerimde etkisi sürüyorken bu kitap hakkındaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Londra Günlükleri, gözlemlerle örülü, düşüncelerle derinleşen bir yol haritası, Londra’da geçen beş yılın satırlara, kelimelere dökülmüş hâli. Neydi kitap bittiğinde beni bu kadar etkileyen?
Kitap bittiğinde elimde kalan; kalabalıklar içindeki yalnızlığın, şaşanın ardındaki karanlığın arasında sıkışmış bir gezginin hikayesi olmalı... Yaşanan yer değişse de yaşayan ve yazan hâlâ Taşkesenlerden Ümit. Yazmaktaki gayesi de; unutmamak, unutulmamak, kendini hatırlamak; bilinmezlikte savrulurken bildiği her şeyi yazmak. Gezdikçe yazmak, yazdıkça hissetmek… bunun için kullandığı tarz ise hâlâ geleneksel: kitap.
Kitabın ilk sayfasını açmadan önce valizinizi hazırlamanızı tavsiye ederim. Yazarla birlikte Londra'nın medeni sokaklarında(!) uzun bir yolculuğa çıkacaksınız. Eğer vizenizin olmadığından yakınıyorsanız, telefonunuzu her daim yanınızda bulundurun; çünkü anlatılan her yeri görmek, görüntü ve mekanları keşfetmek isteyeceksiniz.
Siz yazarla gezerken, o da en sevdiği yazarlarla aynı rotada Londra sokaklarında, meydanlarında ilerleyecek. Mekan seçenekleri arasında yer alan, dostlarla dolu yerlerden birinde bir fincan kahve içtikten sonra şöyle bir manzarayla karşılaşacaksınız: “Nerede cennet vatan, nerede hayaliyle avunan..."
Tabii, gösterilenin aksine Londra biraz tehlikeli bir şehir, o yüzden yazarımızın nasihatlerini de okuyup geçmek yerine zihninize not etmenizi öneririm yola çıkmadan önce.
Bu seyahat sırasında fazlasıyla memleket özlemi çekecek, bunalıma girecek, ailenizin hayaline sarılacak ve bir an önce geri dönmek isteyeceksiniz. Fakat tüm bu yaşananlara rağmen, benliğinizi kimliğinizi kaybetmeyecek ve nereden gelip nereye gittiğinizi unutmayacaksınız.
Bol bol kütüphaneye gidip yalnızlığınızı unutacak, okuduklarınız taşmaya başladığında ise yeni hayallere kapılacaksınız; kimi gerçekleşecek, kiminiyse şimdilik manifestleyerek:) beklemeye alacaksınız.
Dolaştığınız Londra sokakları bir ayna olup, yazarımızın çocukluğunu yansıtacak; okuduklarını, izlediklerini göreceksiniz her baktığınız yerde, hayatının çoğunluğunu meydana getiren parçaları… Vay be diyeceğiniz yaşamı, bilgisi, azmi ve cesareti hayran bırakacak sizi kendine.
Bir seyahatname, ansiklopedi veya otobiyografi okumayacaksınız; çünkü kayıp parçalarını kendinizce tamamladığınız veya hâlâ yazarın tamamlamasını beklediğiniz, her üç türü de içinde barındıran anlamlı küçük hikâyeler okuyacaksınız. Ne diyelim, okuyun mutlaka…