Ben siftahımı yaptım..

Prof. Dr. Ali Akpınar

Ben siftahımı yaptım, onu da komşumdan al!

Nereden nereye?

Fetih ekibini anlatırken, donanımlı bir devlet adamı Fâtih, etrafında onu yetiştiren ve onu hep doğrulara yönlendiren ilim ve irfan adamı ordusu, her türlü teknolojik donanım sahibi uyumlu ve inançlı bir ordu ve bütün bunların ardında ahlaklı bir toplum desteği.

O toplum içerisinde esnafın diğerkâmlık örnekleri hep anlatılır: Fetih öncesi Fâtih, tebdil-i kıyafet ederek esnaf arasında gezmektedir. Bedestende ilk dükkana girer ve günün ilk alışverişini yapar. Ardından başka bir şey daha almak isteyince, esnafın tepkisi çok nettir:

Ben bugünkü siftahımı yaptım, onu da komşumdan alın, o da siftahını yapsın! Siftâh kelimesinin de fetih istemek/açmak anlamına fetih kökünden geldiğini burada belirtelim.

Fâtih, gezmesini sürdürür, bir sonraki esnaf dükkânında da aynı tablo ile karşılaşır ve şu tarihî sözleriyle fetih inancını tazeler:

Bu milletin dua ve desteği ardımda olduğu sürece Allah’ın izniyle fetih müyesser olacaktır!

Gerçekten de fetih hazırlıkları başlar ve fetih gerçekleşir.

Gelelim günümüze. Geçenlerde bir ev eşyası için bir dükkâna girdik. Almak istediğimiz eşyayı söyledik, esnaf kendisinde olmadığını ve bu çevrede onu bulmamızın kesinlikle mümkün olmadığını, boşuna buralarda aramamamız gerektiğini ve başka bir iş merkezine gitmemizi söyledi.

Fazla vaktimiz yoktu, bu uyarılara rağmen yine de hemen yanı başındaki dükkana da bir soralım dedik ve içeri girdik. Aradığımız eşya orada vardı ve onu oradan aldık. Ama hayretler içerisinde kaldık. Neden mi?

Şayet aynı işi yapan yanı başındaki komşusu bize o bilgileri bilmeyerek verdiyse bu onun ayıbı. Çünkü aynı işi yapan o esnafın yanı başında bulunan dükkân komşusundan haberdar olması gerekirdi! Komşuluk hakkı bunu gerektirirdi.

Eğer o kişi, söylediklerini bilerek söylediyse bu ise hiç affedilebilir bir kusur değil. Zira bu durumda yalan söylemiş olmakta ve bu da komşusunu kıskandığının ona haset ettiğinin açık göstergesi. Fâtih’in ben siftahımı yaptım, komşuma gidin o da siftahını yapsın  anlayışına sahip esnafa karşılık; ben satamıyorum, komşum da satmasın/satamasın anlayışına sahip bir esnaf ve komşu!

Sonuçta biz nereden nereye, nasıl geldiğimiz sorusunu sorduk kendi kendimize. Gördüğü manzara karşısında Fatih, büyük fetih için ümitlenmişti. Bizse ümitsizliğe düştük. Bu iş ahlakına sahip olan daha doğrusu olmayan bu insanlarla hangi fetihlere doğru yol alınabilir ki?

Ama ümitsizlik yok bizim inancımızda. Önemli olan bu savrulma sonucu geldiğimiz bu yozlaşmadan kurtulmak için hepimizin çok çalışmasının gerekli olduğunun farkına varmak ve elbirliği ile çalışmak. Hem Peygamberler, ahlakî bakımdan en düşük toplumlara gönderilmediler mi? Bizim Peygamberimiz, cahiliye dönemi eşkıyalarından, saadet çağı insanını oluşturmadı mı? Kur’ân ve Sünnet gerçekleri, âb-ı hayat olarak ideal insanı/toplumu inşa etmek için, karşımızda ter ü taze durmuyor mu?

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.